Ana Sayfa Arama Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

İNSANLIK VİCDANI HAREKETE GEÇMEDEN FİLİSTİN ÖZGÜR OLMAZ

Kuşkusuz ki, Filistin Halkı’nın kendi kaderini belirleme hakkı vardır! Bu
Kuşkusuz ki, Filistin Halkı’nın kendi kaderini belirleme hakkı vardır! Bu hak da analarının ak sütü kadar helaldir. Ancak, gerek Trump yönetimindeki emperyalist ABD’nin ve gerekse Onun Ortadoğu’da koç başı olarak kullandığı (soykırımcı) Netanyahu yönetimindeki İsrail’in, Filistin Halkı’nın bu meşru hakkını tanıma gibi bir niyetleri yoktur. Filistin Halkı’nın da kendi kaderini belirleyebilecek kadar gücü ve takati yoktur. Kapasitesi zaten yoktur. Maalesef(!) insanlık vicdanı da Filistin Halkı’nın arkasında durabilecek kadar güçlü değildir. En azından, an itibariyle durum böyledir. Başlarında birçoğu emperyalistlerin uşağı olan Müslüman Ülkeler’in hali de ortadadır. Çoğunluğu kadın, çocuk ve yaşlı olmak üzere, yetmiş beş binden fazla Filistinliyi katleden, yüz binlercesini sakat bırakan ve milyonlarcasını da yerinden, yurdundan eden Netanyahu Yönetimi’ni cesaretlendiren de bu olmuştur.
Gazze Halkı’nın temsilcisi olduğunu iddia eden Hamas da, İsrail’de düzenlenen bir festivale saldırıp, değişik milletlere mensup yüzlerce masum insanı katlederek ve bir kısmını da rehin alıp kaçırarak, Filistin Halkı’na çok büyük kötülük yapmıştır. Netanyahu da bu durumu fırsat bilip, soykırım da dahil, Filistin Halkı’na akla hayale gelmedik zulmü yapmıştır. Öyle ki, okul, hastane, ibadethane demeden, Gazze’de taş üstünde taş, omuz üstünde baş bırakmamıştır. Bütün bunları da dünyanın gözünün içine bakarak yapmıştır.

Bir halkın kendi kaderini tayin edebilmesi güçle direnişle olur. Filistin Halkı, Birleşmiş Milletler’den ve başka ülkelerden yardım alarak kıt kanaat geçinen bir Halk’tır. Gerçek bu iken, Hamas’ın dronlarla İsrail’e saldırıp, festival için toplanmış olan insanları öldürmesi ve kaçırması aptallıktır. Çünkü Filistinlilerin, arkasında emperyalist ABD’nin olduğu güçlü bir İsrail’le baş etme şansı yoktur. Bu demek değildir ki, Filistin Halkı direnmesin. Filistin Halkı canını, malını, yerini, yurdunu korumak için elbette direnecek. Fakat Hamas’ın yaptığı gibi, direniş adı altında insanlık vicdanının kabul etmediği eylemlere girişmeyecek.

Peki, bu şartlar altında İsrailliler’le Filistinliler’in barış içinde komşu olarak yaşamaları mümkün mü? Göründüğü kadarıyla pek mümkün değil. Çünkü Netanyahu yönetimindeki İsrail, Filistin Devleti’nin varlığını kabul etmiyor. Barışın olması için, ya insanlık vicdanının ayağa kalkıp Filistin Halkı’nın arkasında durması ya da İsrail’in Filistin Devleti’nin varlığını ve sınırlarını kabul etmesi lazım. Bunlar gerçekleşmediği sürece bu coğrafyada kalıcı bir barışın olması mümkün değildir.

Barışın ve kardeşliğin egemen olduğu mutlu ve müreffeh bir dünyada huzur ve güven içinde yaşamamız umut ve dileğimle esen kalın!