Bir halkın kendi kaderini tayin edebilmesi güçle direnişle olur. Filistin Halkı, Birleşmiş Milletler’den ve başka ülkelerden yardım alarak kıt kanaat geçinen bir Halk’tır. Gerçek bu iken, Hamas’ın dronlarla İsrail’e saldırıp, festival için toplanmış olan insanları öldürmesi ve kaçırması aptallıktır. Çünkü Filistinlilerin, arkasında emperyalist ABD’nin olduğu güçlü bir İsrail’le baş etme şansı yoktur. Bu demek değildir ki, Filistin Halkı direnmesin. Filistin Halkı canını, malını, yerini, yurdunu korumak için elbette direnecek. Fakat Hamas’ın yaptığı gibi, direniş adı altında insanlık vicdanının kabul etmediği eylemlere girişmeyecek.
Peki, bu şartlar altında İsrailliler’le Filistinliler’in barış içinde komşu olarak yaşamaları mümkün mü? Göründüğü kadarıyla pek mümkün değil. Çünkü Netanyahu yönetimindeki İsrail, Filistin Devleti’nin varlığını kabul etmiyor. Barışın olması için, ya insanlık vicdanının ayağa kalkıp Filistin Halkı’nın arkasında durması ya da İsrail’in Filistin Devleti’nin varlığını ve sınırlarını kabul etmesi lazım. Bunlar gerçekleşmediği sürece bu coğrafyada kalıcı bir barışın olması mümkün değildir.
Barışın ve kardeşliğin egemen olduğu mutlu ve müreffeh bir dünyada huzur ve güven içinde yaşamamız umut ve dileğimle esen kalın!

