Ali Erbaş Hoca, artık şu gerçeği görün! Türk Kadını, Sizin kafanızdaki gibi bir kadın değil artık. Türk Kadını, seçme ve seçilme hakkı olan ve tıpkı erkek kardeşleri gibi mirastan eşit pay alan özgür düşünceli bir bireydir ve sırf Siz istediniz diye de bu haklarından vazgeçecek değildir. Cuma hutbelerinde kadınların giyimlerine, kuşamlarına karışıp, mirastan eşit pay almalarına karşı çıkacağınıza, bu Ülke’deki haksızlıklara, hukuksuzluklara, adaletsizliklere karşı çıkın! Arsızlıklara, hırsızlıklara, yolsuzluklara karşı çıkın! Allah ile aldatanlara karşı çıkın! Sömürüye karşı çıkın! Yetim hakkı yiyenlere karşı çıkın! Fitne, fesat çıkaranlara karşı çıkın! Zulme karşı çıkın! Kadına şiddete karşı çıkın! Çocuk istismarcılarına karşı çıkın! Tacizcilere karşı çıkın! Hayvanlara kötü muamele yapanlara karşı çıkın! Yalana, dolana, talana karşı çıkın! İsrafa karşı çıkın! Lükse ve şatafata karşı çıkın! Hile yapanlara karşı çıkın! Kumara karşı çıkın! Uyuşturucuya karşı çıkın! Fırsat eşitsizliğine karşı çıkın! Karşı çıkmanız gereken o kadar çok mesele varken işi, gücü bırakmış, sürekli kadınlarla uğraşıyorsunuz. Ne istiyorsunuz kadınlardan? Türk Kadını’nı kimliksizleştirmek ve köleleştirmek gibi bir niyetiniz varsa, hiç kusura bakmayın (!) Sizin buna gücünüz ve nefesiniz yetmez. Çünkü Türk Kadını cumhuriyet aydınlanmasının yarattığı güç ve özgüvenle buna izin ve fırsat vermez. Türk Kadını, Siz ve Sizin gibiler istediler diye medeni haklarından vazgeçip de ikinci sınıf vatandaş olmaya razı olmaz. O yüzdendir ki, cuma hutbeleri üzerinden kadınlarımızı ikinci plana itme çaba ve gayretiniz boşuna. Unutmayın! Kadınlarımızı kimliksizleştirmeye dönük bu ısrarlı çaba ve gayretiniz, onların daha da bilenmelerinden ve haklarına daha çok sahip çıkmalarından başka bir işe yaramayacaktır.
Geçmiş ola!
GÜLER MİSİNİZ, AĞLAR MISINIZ?!
Ormanları ateşe vermek için bidonla benzine ihtiyaç yok ki! Bir kibrit çöpü, bir sigara izmariti yeter. Ve hatta, kırık bir cam bile yeter. Sorumsuzluk ve ihmalkarlık zaten yeter. Peki! Bütün bu gerçekler ortada iken, vatandaşa bu eziyet niye? Vatandaş bahçesini sulamak ya da bahçedeki otunu biçmek için bir bidon benzin almak isteyecek fakat kimlik fotokopini getirmezsen alamazsın denecek. Şehirden ırak bir yerde nasıl çektirsin vatandaş kimlik fotokopisini? Hem sonra, tiner benzinden daha yakıcı değil mi? Tiner için kimlik fotokopisi istenmezken benzin için istenmesinin mantığı ne? Hem sonra, bir yerde orman yangını çıksa, bidonla benzin alan bu vatandaşlar tek tek toplanıp sorguya mı çekilecek? Neresinden bakarsanız bakın saçma bir uygulama vesselam.
Orman yangınlarını önlemenin yolu bilinçli yurttaş yetiştirmekten geçer. Bir de, akılcı ve gerçekçi tedbirleri almaktan…

