Ana Sayfa Arama Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Filistin Devleti Tanıma Tartışması: Avrupa Liderleri Arasında Bölünme Derinleşiyor mu?

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un, ülkesinin Filistin devletini resmen tanıyacağına dair
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un, ülkesinin Filistin devletini resmen tanıyacağına dair sürpriz açıklaması, Avrupa’da yeni bir tartışma başlattı. Bu tarihi açıklamanın hemen ardından, Fransa, Almanya ve İngiltere (E3) liderleri ortak bir bildiri yayınlayarak İsrail’den Gazze’ye “insani felaketi” sona erdirmek için sınırsız yardıma izin vermesini talep etti. Bana kalırsa bu durum, Avrupa’nın Ortadoğu politikasında bir yandan ortak bir insani duruş sergilerken, diğer yandan da Filistin devleti tanıma konusunda derinleşen bir bölünmeyi gözler önüne seriyor.

Acil Ateşkes ve Sınırsız Yardım Çağrısı
Macron, Almanya Şansölyesi Friedrich Merz ve İngiltere Başbakanı Keir Starmer arasında yapılan telefon görüşmesinin ardından yayınlanan ortak bildiri, öncelikle acil bir ateşkese ve “sivil nüfusa temel insani yardımın esirgenmesinin kabul edilemez olduğu”na vurgu yapıyor.

Liderler, “İsrailliler, Filistinliler ve tüm bölge için kalıcı güvenlik ve barışa yol açacak bir siyasi süreci desteklemek üzere daha ileri adımlar atmaya hazır olduklarını” da belirtti.
Ancak bu “daha ileri adımların” neler olabileceğine dair somut bir açıklama yapılmaması dikkat çekici.

Bu ortak çağrı, AB’nin Gazze’deki insani krize verdiği önemi gösteriyor. Ancak benim yorumum, bu tür ortak açıklamaların, sahada somut bir etki yaratması için daha güçlü ve birleşik bir diplomatik baskı gerektirdiği yönünde.

Zira bu çağrılar, maalesef, şimdiye kadar yaşanan trajedileri durdurmakta yetersiz kaldı.

Avrupa’daki Bölünmeler Açığa Çıkıyor
Macron’un Perşembe günü yaptığı sürpriz açıklama, E3 olarak bilinen bu üç büyük Avrupa gücü arasındaki görüş ayrılıklarını net bir şekilde ortaya koydu. Her üç ülke de prensipte bir Filistin devletini desteklese de, Macron’un Eylül ayında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda resmileştirmeyi planladığı Fransa’nın adımını takip etmek konusunda aynı fikirde değiller.

Almanya:

Filistin devletini tanımak için acil bir planı olmadığını belirtti. Almanya’nın İsrail ile olan özel ilişkisi ve tarihi sorumlulukları, bu konuda daha temkinli davranmasına neden oluyor gibi görünüyor.

İngiltere:

Keir Starmer hükümeti de Fransa’yı takip etmedi. Ancak İngiltere’de hem muhalefet milletvekillerinden hem de kendi İşçi Partisi hükümetinin üyelerinden Filistin devletini resmen tanıması için artan bir baskı var. Sağlık Bakanı Wes Streeting’in “hala tanınacak bir Filistin devleti varken” bir duyuru yapılması çağrısı, bu iç baskının bir göstergesi.

Bu durum Avrupa’nın Ortadoğu politikasındaki temel bir çatlağı temsil ediyor. Bir yanda daha cesur ve proaktif adımlar atmak isteyenler (Fransa), diğer yanda ise daha geleneksel ve temkinli yaklaşımları sürdürme eğiliminde olanlar (Almanya ve İngiltere) var.

Filistin devletinin tanınması, Ortadoğu’daki barış sürecini canlandırabilecek ve iki devletli çözüme giden yolda önemli bir sembolik adım olabilir. Macron’un hamlesi, bu konuda Avrupa’da yeni bir dinamik yaratma potansiyeli taşıyor. Ancak bu tür adımların tek başına yeterli olmadığı da aşikar.

Avrupa’nın bu konudaki bölünmüşlüğü, bölgesel krizlerde tek ses olmasını zorlaştırıyor. Ortak bir dış politika geliştirmek, AB’nin küresel sahnede daha etkili bir aktör olabilmesi için hayati önem taşıyor. Filistin devletini tanımanın, bölgedeki mevcut durumu nasıl etkileyeceği ve barış sürecine nasıl bir ivme kazandıracağı ise zamanla netleşecek.

Sizce de Avrupa’daki bu farklı yaklaşımlar, Filistin sorununun çözümünü kolaylaştırıyor mu, yoksa daha da karmaşıklaştırıyor mu?