Acil Ateşkes ve Sınırsız Yardım Çağrısı
Macron, Almanya Şansölyesi Friedrich Merz ve İngiltere Başbakanı Keir Starmer arasında yapılan telefon görüşmesinin ardından yayınlanan ortak bildiri, öncelikle acil bir ateşkese ve “sivil nüfusa temel insani yardımın esirgenmesinin kabul edilemez olduğu”na vurgu yapıyor.
Bu ortak çağrı, AB’nin Gazze’deki insani krize verdiği önemi gösteriyor. Ancak benim yorumum, bu tür ortak açıklamaların, sahada somut bir etki yaratması için daha güçlü ve birleşik bir diplomatik baskı gerektirdiği yönünde.
Avrupa’daki Bölünmeler Açığa Çıkıyor
Macron’un Perşembe günü yaptığı sürpriz açıklama, E3 olarak bilinen bu üç büyük Avrupa gücü arasındaki görüş ayrılıklarını net bir şekilde ortaya koydu. Her üç ülke de prensipte bir Filistin devletini desteklese de, Macron’un Eylül ayında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda resmileştirmeyi planladığı Fransa’nın adımını takip etmek konusunda aynı fikirde değiller.
Almanya:
İngiltere:
Bu durum Avrupa’nın Ortadoğu politikasındaki temel bir çatlağı temsil ediyor. Bir yanda daha cesur ve proaktif adımlar atmak isteyenler (Fransa), diğer yanda ise daha geleneksel ve temkinli yaklaşımları sürdürme eğiliminde olanlar (Almanya ve İngiltere) var.
Filistin devletinin tanınması, Ortadoğu’daki barış sürecini canlandırabilecek ve iki devletli çözüme giden yolda önemli bir sembolik adım olabilir. Macron’un hamlesi, bu konuda Avrupa’da yeni bir dinamik yaratma potansiyeli taşıyor. Ancak bu tür adımların tek başına yeterli olmadığı da aşikar.
Avrupa’nın bu konudaki bölünmüşlüğü, bölgesel krizlerde tek ses olmasını zorlaştırıyor. Ortak bir dış politika geliştirmek, AB’nin küresel sahnede daha etkili bir aktör olabilmesi için hayati önem taşıyor. Filistin devletini tanımanın, bölgedeki mevcut durumu nasıl etkileyeceği ve barış sürecine nasıl bir ivme kazandıracağı ise zamanla netleşecek.

