Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) Ukrayna’da Vladimir Putin ve Gazze’de Benjamin Netanyahu hakkında yakalama emri çıkarmasıyla başlayan süreç, dünya liderlerinin dokunulmazlığı konusunda yeni bir dönemin habercisi olabilir. Şimdi ise gözler Fransa’ya çevrildi. Fransa’nın en yüksek mahkemesi, Cuma günü eski Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın dokunulmazlığının kaldırılıp kaldırılamayacağına karar verecek. Bu karar, sadece devrik liderleri değil, bana kalırsa şu anda iktidarda olan liderleri de kapsayan uluslararası yargılama için yasal çerçeveyi güçlendirebilir.
Esad Neden Yargılanıyor?
Beşar Esad, 2013’te Guta’da ve 2018’de Duma’da kimyasal silah kullandığı iddiasıyla Fransa’da Yargıtay önünde gıyabında yargılanıyor. Şu anda Rusya’da sürgünde yaşayan Suriye’nin eski lideri, bu kimyasal saldırıların arkasında olduğunu reddediyor. Ancak iddialar son derece ciddi ve binlerce sivilin hayatına mal olan olaylarla ilgili.
“Mağdurlar İçin Büyük Bir Zafer” ve Yeni Bir Emsal
Savaş suçlarına ilişkin kanıtları toplayan Suriye Medya Merkezi’nin başkanı Mazen Darwish’e göre, Esad aleyhine çıkacak bir karar “mağdurlar için büyük bir zafer” olacak. Darwish’in vurguladığı gibi: “Bu sadece Suriyelilerle ilgili değil, herhangi bir ülkeden mağdurlar için de bir kapı açacak ve ilk kez bir yerel soruşturma yargıcı, yönetimi sırasında bir başkan için tutuklama emri çıkarma hakkına sahip olacak.”
Bu kısım, bana göre, kararın neden bu kadar kritik olduğunun altını çiziyor. Eğer Fransız mahkemesi, görevdeki bir devlet başkanının bile (eski olsa dahi) işlediği iddia edilen suçlar nedeniyle yerel bir mahkemede yargılanmasının önünü açarsa, bu, uluslararası hukukta ve devlet başkanlarının dokunulmazlığı prensibinde önemli bir dönüm noktası olabilir. Artık liderler, işledikleri suçların bedelini sadece Uluslararası Ceza Mahkemesi gibi büyük organlarda değil, yerel mahkemelerde de ödeme riskiyle karşı karşıya kalabilirler. Bu, adalet arayışındaki mağdurlar için çok daha erişilebilir bir yol anlamına gelebilir.
Siyaset ve Adalet Arasındaki Çizgi
Bu tür kararlar, siyaset ile adalet arasındaki ince çizgiyi bir kez daha gündeme getiriyor. Liderlerin mutlak dokunulmazlığının sorgulanması, uluslararası insan hakları ve savaş hukuku açısından büyük bir adımdır. Bir ülkenin iç hukuk mekanizmasının, evrensel yargı ilkesini kullanarak başka bir ülkenin eski devlet başkanını yargılayabilmesi, adalet arayışına yeni bir boyut kazandırıyor.
Elbette bu kararın siyasi yansımaları da olacaktır. Ancak, eğer adalet galip gelirse, bu durum gelecekteki liderler için önemli bir caydırıcılık yaratabilir. Kim bilir, belki de bu karar, iktidarda olanların, güçlerini kullanırken daha dikkatli olmaları gerektiği mesajını daha net bir şekilde iletir.
Sizce bu tür kararlar, küresel siyasette liderlerin dokunulmazlığı algısını nasıl etkileyecek ve uluslararası adaletin geleceğini şekillendirecek mi?

