Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Perşembe günü Avrupa Parlamentosu’nda verilen güvensizlik oylamasından paçayı sıyırdı. Ama bana kalırsa, bu zafer güllük gülistanlık bir geleceğin garantisi değil, aksine fırtına öncesi sessizlik gibi. Oylama sonuçları, von der Leyen ve ekibinin önümüzdeki dönemde Parlamento ile ilişkilerinin hiç de kolay olmayacağını açıkça gösteriyor.
Destek Azalıyor, Memnuniyetsizlik Artıyor
Güvensizlik önergesine karşı oy verip Komisyon’u savunan milletvekillerinin sayısı 360’ta kaldı. Oysa Komisyon, Kasım 2024’te 370 oyla onaylanmıştı. Aradaki 10 oy farkı az gibi görünse de, asıl ilginç olan tam 166 milletvekilinin hiç oy kullanmaması! Bazıları Strazburg’da bile değilmiş. Sosyalistler, Liberaller ve Yeşiller gibi gruplardan birçok milletvekili, aşırı sağdan gelen bir önergeyi desteklemeden von der Leyen’den duydukları rahatsızlığı böyle dile getirmişler.
İtalyan AP üyesi Cecilia Strada’nın sözleri bu durumu çok iyi özetliyor: “Aşırı sağcı önergeleri desteklemiyorum. Aynı zamanda, bir yıl önce aldığı yetkiye sistematik olarak ihanet eden bu Komisyona da güvenmiyorum.” Bu, bence Avrupa Parlamentosu’nun “ortakları” arasında bile ne kadar derin bir memnuniyetsizlik olduğunu gösteriyor. Von der Leyen’in koltuğu sallanıyor gibi hissediyorum!
İtalya’nın Kardeşleri: Ne Destek Ne Köstek
En ilginç durumlardan biri de Avrupa Muhafazakârları ve Reformistleri (ECR) grubunda yaşandı. Grubun en büyük partisi olan İtalya’nın Kardeşleri (FdI), güvensizlik önergesine oy kullanmayarak ilginç bir strateji izledi. Grubun başkanı önergeyi sertçe eleştirse de, parti Komisyon’un yanında yer almaktan da kaçındı. Muhtemelen kendi içlerindeki bazı muhalifleri (Lig Partisi gibi) kızdırmamak içindi bu.
Bu durum, von der Leyen için önemli bir işaret. İtalya Başbakanı Giorgia Meloni’nin desteği artık garanti değil gibi. Meloni, Komisyon’a sadık kalacak olsa da, AB yanlısı çoğunluğun dışında konumlanmış bir grup içindeki gerilimleri yönetmek zorunda kalacak. Bana kalırsa, bu durum Avrupa sağının kendi içinde yaşadığı çıkmazları da ortaya koyuyor.
Yeşiller’den Mecburi Destek: Nereye Kadar?
Yeşiller/EFA grubu da çoğunlukla güvensizlik önergesine karşı oy vererek von der Leyen’i destekledi. Ancak parti içinde yoğun tartışmalar yaşandığı ve birçok Yeşiller milletvekilinin (özellikle İspanyol ve İtalyanlar) oylamaya katılmayarak hoşnutsuzluklarını gösterdiği belirtiliyor.
Yeşiller, Komisyon’un çevre gündemini “rafa kaldırdığına” ve göç politikalarının kendi görüşleriyle çeliştiğine inanıyor. Bir AP üyesinin “von der Leyen’in geçmişine şiddetle karşı çıkıyoruz” demesi, bu desteğin ne kadar “istemeye istemeye” verildiğini gösteriyor. Bence Yeşiller, kendilerini paradoksal bir durumda buluyorlar: İktidar çoğunluğunun parçası gibi davranırken kendi temel hedeflerini kaybetmeye devam ediyorlar. Bu durum ne kadar sürer, merak ediyorum.
Aşırı Sağ CESARETLENDİ
Güvensizlik önergesinin (beklendiği gibi) reddedilmesine rağmen, önergenin savunucusu Gheorghe Piperea sembolik bir zafer kazandığını iddia etti. “Oy kullanan 553 milletvekilinden 175’inin lehte oy kullanması çok iyi bir oran” diyerek, kendilerine destek veren oyların sayısından memnuniyetini dile getirdi.
Parlamento kaynaklarına göre, aşırı sağcı partiler (muhtemelen Avrupa için Vatanseverler grubunun öncülüğünde) yazdan sonra yeni bir güvensizlik önergesi daha verebilirler. Piperea’nın da dediği gibi, bu ilk önerge “Pandora’nın kutusunu açtı.” Bence bu, aşırı sağın Avrupa siyasetinde giderek daha fazla ses çıkarmaya başlayacağının ve Komisyon’un işinin hiç de kolay olmayacağının bir işareti.
Sonuç olarak, Ursula von der Leyen şimdilik koltuğunu korudu ama bu oylama, Avrupa Parlamentosu’ndaki siyasi dengelerin ne kadar kırılgan olduğunu ve Komisyon’un önündeki engellerin hiç de az olmadığını gösterdi. Bakalım, bu “sessiz” memnuniyetsizlik, ilerleyen dönemde nasıl bir fırtınaya dönüşecek.

