İran’da bir dönüm noktasına daha şahit olduk. Yeni Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, göreve gelir gelmez ilk ciddi krizini yaşıyor:
İsrail ve ABD’nin hava saldırılarıyla başlayan süreç, şimdi İran’ın Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (UAEA) ile tüm iş birliğini askıya almasıyla farklı bir boyuta taşındı.
Bu, sadece bir diplomatik tepki değil; aynı zamanda bir güvenlik stratejisi, bir iç politika hamlesi ve belki de nükleer satranç tahtasında yeni bir hamle.
Parlamento, Konsey, Cumhurbaşkanı:
Oy Birliğiyle Sertleşen Bir İran
Geçtiğimiz hafta İran parlamentosu, UAEA ile yapılan iş birliğini askıya alan bir yasa tasarısını neredeyse oy birliğiyle kabul etti. Ardından bu tasarı, ülkenin en yüksek denetim organlarından biri olan Muhafız Konseyi tarafından onaylandı. Şimdi ise Pezeşkiyan bu yasanın gereğini yerine getirerek süreci resmileştirdi.
İran Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi’nin yasayı denetlemesi kararlaştırıldı. Yani bu karar sadece sembolik değil; uygulanabilirliği olan, ciddi ve köklü bir adım.
Batı’ya “Artık Şeffaflık Yok” Mesajı
UAEA, İran’ın nükleer programının barışçıl amaçlarla sınırlı kalmasını sağlamak için en kritik denetim mekanizmasıydı.
Şimdi bu mekanizma devre dışı bırakılıyor. Bu, uluslararası kamuoyuna açıkça şu mesajı veriyor:
“İran artık denetlenmeye açık değil. Güvenliğini kendi belirleyecek.”
Bu karar, Batı başkentlerinde alarma neden olacak. Çünkü UAEA’nın devre dışı kalması demek, nükleer faaliyetlerin gizli yürüme ihtimalinin artması demek.
Yeni Cumhurbaşkanının İlk Krizi:
Pezeşkiyan Ne Yapıyor?
Pezeşkiyan, daha ılımlı bir figür olarak tanıtılmıştı. Ancak ilk krizinde takındığı sert tutum, İran’da liderlik makamında kimin olduğu kadar, sistemin nasıl işlediğini de gösteriyor. İran’da bireyden çok devlet aklı ve kurumlar ön planda.
Yani bu karar sadece Pezeşkiyan’ın değil, devletin tüm organlarının üzerinde uzlaştığı bir reflekstir.

