Ana Sayfa Arama Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

İran, Nükleer Eşiğe Birkaç Ay Uzakta mı?

Geçtiğimiz cumartesi günü, Birleşmiş Milletlere bağlı Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın

Geçtiğimiz cumartesi günü, Birleşmiş Milletlere bağlı Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın (UAEA) başkanı Rafael Grossi’den dikkat çeken bir açıklama geldi. Grossi’ye göre İran, birkaç ay içinde tekrar uranyum zenginleştirme kapasitesine ulaşabilir.

Yani başka bir deyişle, nükleer silah üretimine teorik olarak çok yaklaşmış olabilir.

İran’ın nükleer faaliyetleri uzun süredir dünya gündeminde. Özellikle Batı ülkeleri, İran’ın nükleer enerjiyi barışçıl amaçlarla mı yoksa silah üretmek için mi kullanmak istediği konusunda derin endişeler taşıyor.

Amerika eski Başkanı Donald Trump da bu gelişmeler karşısında sessiz kalmadı.

FOX News’e verdiği röportajda, İran’a yönelik yaptırımların barışçıl adımlar atmaları hâlinde kaldırılabileceğini söyledi. Ama Trump her zamanki gibi sert konuşmayı da ihmal etmedi:

“Yaptırımları kaldırırım ama nükleer silah üretmeye kalkarlarsa, bu iş orada biter.”

Sözlerinin devamında, İran’ın nükleer tesislerini bombaladığını da açıkça ifade etti.

22 Haziran’da ABD ve İsrail’in ortaklaşa gerçekleştirdiği bir saldırıyla Fordo, Natanz ve İsfahan’daki üç önemli nükleer tesise operasyon düzenlendi.

Trump, bu saldırılarla İran’ın nükleer programının “onlarca yıl geriye götürüldüğünü” iddia etti.

Şimdi gelelim asıl meseleye.

Bu yaşananlar bize bir gerçeği hatırlatıyor:

Nükleer silah tehdidi hâlâ dünyanın başının üzerinde sallanan keskin bir kılıç gibi. Üstelik bu sadece İran’a ya da Orta Doğu’ya özgü bir mesele değil. Her nükleer gerilim, domino etkisi yaratabilecek bir potansiyele sahip.

İran’ın gerçekten ne amaçladığını, uranyumu barışçıl mı yoksa askeri mi zenginleştireceğini zaman gösterecek.

Ancak dünya liderlerinin bu konuda net, şeffaf ve akılcı adımlar atması şart. Zira mesele sadece bir ülkenin değil, insanlığın güvenliği.

Barışın kıymetini çatışmalar başladığında değil, başlamadan önce anlamalıyız.