Nöbetçi Eczaneler
Bu Ülken’in bekası hamasi nutuklar atmaktan geçmez. Siyasi ikbal uğruna toplumu ayrıştırmaktan ve kutuplaştırmaktan da geçmez.
Bu Ülke’nin bekası iç cepheyi güçlü tutmaktan ve berkitmekten geçer.
Bunun da yolu demokrasiden, laiklikten ve sosyal bir hukuk devleti olmaktan geçer.
İnsan haklarına ve halkın haber alma hakkına saygıdan geçer. İnsan hak ve özgürlükleri ile basın ve medya özgürlüğünden geçer.
Nitekim Anayasamız da, devletin temel nitelikleri olarak bu hususlara vurgu yapar.
Ancak, Bizdeki demokrasi gerçek anlamda bir demokrasi değildir.
Çünkü evrensel norm ve standartlara sahip değildir. Bizdeki laiklik de gerçek anlamda bir laiklik değildir. En azından, bugünkü pratik böyle olmadığını göstermektedir.
Sosyal bir hukuk devleti olmadığımız da gelir dağılımı adaletsizliğinden ve hayatın her alanındaki haksızlıklardan ve dengesizliklerden bellidir. Ülke olarak beka kaygısı yaşamak istemiyorsak, Cumhuriyetimizi (en geniş anlamda) bu dört hususla taçlandırmak ve aklı ve bilimi rehber edinmek durumundayız.
Bu niteliklerden uzaklaşan bir Türkiye, sıradan bir Ortadoğu ülkesi olmaya ve beka kaygısı yaşamaya mahkumdur.
Oysa ki, Türkiye’nin gerçek yeri medeni dünyadır ve an itibariyle medeni dünyayı da, odağında Almanya, Fransa, İtalya ve İspanya’nın olduğu Avrupa Birliği Ülkeleri ve İngiltere temsil etmektedir. Ülkemizi yönetme mevki ve sorumluluğunda olan siyasilerin bu gerçeği görmeleri ve Avrupa Birliği sürecine geri dönmeleri şart. Avrupa’dan uzaklaşmış ve hatta kopmuş bir ülke pozisyonunda olmak, Halkımızın iyiliğine ve esenliğine değildir.
ÖZLÜ SÖZLERİM
“Duymak istemediğiniz bir şeyi söylemeyin, görmek istemediğiniz bir şeyi yapmayın!”