Kuyruktakilerin ezici çoğunluğu da altmış beşlik!
Kambur gibi görüp sürünmeye mahkum ettiğimiz emekliler yani.
Merak edip “Ne kuyruğu bu?” diye sordum!
“Ucuz yumurta kuyruğu” dediler!
Doğrusu, rüyamda görsem inanmazdım.
Çünkü inanılır gibi değil.
Gelin görün ki gerçek.
Bu Ülke nasıl oldu da bu hale geldi(?) anlamak mümkün değil!
İnsanlar, ne oldu da ucuz et kuyruğundan sonra ucuz yumurta kuyruğuna mecbur ve mahkum edildiler?
Ne oldu da elli, altmış yumurta için bu uzun ve yorucu kuyruklarda ömür tüketmek kaderleri oldu?
Bu Ülke’de insanların et ve yumurta kuyruklarında ömür tüketmek zorunda kalmaları akla zarardır.
Ayrıca, Ülke’yi yönetme mevki ve sorumluluğunda olan siyasiler için de çok büyük ayıptır.
Bir ülkenin hiç mi tarım ve hayvancılık politikası olmaz?
Dışarıdan gemiler dolusu angus (büyükbaş hayvan) getirilmese, kasaplarda ve et marketlerinde et bulamayacağız.
Şu işe bakın ki, zincir marketlerde satılan kuru soğanlar bile ithal.
Ve hatta, Tarım Kredi Marketlerinde satılanlar da öyle.
Tahin yapıp, ambalajında Türk tarım üreticisine övgüler düzüyoruz ama, o tahinlerde kullandığımız susamlar da ithal.
Nohut ithal, mercimek ithal, pirinç ithal.
Kısacası, sofralarımızda tükettiğimiz birçok tarımsal ürün ve gıda maddesi ithal.
El insaf yani!
Bu kadar verimli topraklara sahip bir Ülke’de böyle şey mi olur?
Çiftçimize ve köylümüze gerekli desteği verip kendimiz üretmek varken, niye dışarıdan tarımsal ve hayvansal ürün ithal ederiz acaba?!
Bir yetkili çıkıp, bundan murat nedir(?) anlatsa da anlasak!
Anlasak da, kafamızı başka dert ve sorunlarımıza yorsak!
Eğitime kafa yorsak mesela!
Sağlığa kafa yorsak!
Güvenliğe kafa yorsak!
Adalete kafa yorsak!
Dış politikaya kafa yorsak!
Ülkemizi ileri demokrasiye nasıl taşırız, hukukumuzu evrensel norm ve standartlara nasıl kavuştururuz (?) bu ve bunun gibi meselelere kafa yorsak!
Kimde erlik var ise?!
Merdivenden ittiler
Yüksekten bakar ise?!
Gönül yüksekte gezer
Daima yoldan azar
Dış yüzüne o sızar
İçinde ne var ise?!
Ak sakallı pir hoca
Hiç bilmez ki hal nice?
Emek vermesin hacca!
Bir gönül yıkar ise?!
Sağır işitmez sözü
Gece sanar gündüzü
Kördür münkirin (inkarcının) gözü!
Alem münevver ise?!
Gönül Çalab’ın (Tanrı’nın) tahtı!
Çalap gönüle baktı!
İki cihan bedbahtı (mutsuzu)
Kim gönül yıkar ise?!
Az söz erin yüküdür!
Çok söz hayvan yüküdür!
Biline (bilinen) bir söz yeter!
Sende cevher var ise?!
Sen sana ne sanırsan (ne layık görürsen)?!
Ayruğa da (yabancıya da) onu san!
Dört Kitabın manası
Budur eğer var ise?!
Bildik gelenler geçmiş
Konanlar geri göçmüş
Aşk şarabından içmiş!
Kim mana duyar ise?!
Yunus yoldan azmasın!
Yüksek yerde durmasın!
Sinle(mezarla) Sırat görmesin!
Sevdiği didar(Tanrı’nın çehresi) ise?!
Yunus Emre (1241 – 1321)
– “Kusursuz ve hatasız insan yoktur! Kusurlarını ve hatalarını fark etmeyen ve fark ettiği halde düzeltmeyen insan vardır.”
– “Yaratıcı bir akla ve hünerli bir ele sahip olan bir insan kimseye minnet etmez.”

