Ana Sayfa Arama Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

“BEN YAPTIM OLDU” ANLAYIŞIYLA BU İŞLER OLMAZ!

Bu Ülke’de enflasyon düşer mi? Düşer! Hayat pahalılığı sona erer
Bu Ülke’de enflasyon düşer mi?
Düşer!
Hayat pahalılığı sona erer mi?
Erer!
Ekonomi düze çıkar mı?
Çıkar!
Vatandaş feraha kavuşur mu?
Kavuşur!
Kavuşur kavuşmasına da, bugünkü anlayışla kavuşmaz. Vatandaşın feraha kavuşması için Ülkeyi yönetme mevki ve sorumluluğunda olanların anlayış değişikliğine gitmeleri şart. Bugünkü “ben yaptım oldu” anlayışla bu işler olmaz.
Olmuyor da zaten.
Alınan karar ve tedbirlere vatandaşın inanması ve bu kararları ve tedbirleri alanlara da güvenmesi lazım.
An itibariyle böyle bir şey söz konusu değil. Daha açık söylemek gerekirse, vatandaşın büyük bir kısmında yönetenlere karşı inançsızlık ve güvensizlik hakim. Ekonominin düze çıkması ve vatandaşın da feraha kavuşması için bu iki sorunun halledilmesi lazım. Bunun da yolu belli. Vatandaş sıkıntı çekerken, yönetme mevki ve sorumluluğunda olanların sıkıntı yokmuş gibi davranmamaları lazım. Sıkıntının atlatılması ve ekonominin de düze çıkması için onların da ellerini taşın altına koymaları lazım. Onların da tıpkı vatandaşlar gibi sıkıntıya ortak olmaları ve katlanmaları lazım. En önemlisi de, adaletin araçlaştırılmaması lazım. Çağrıldıklarında koşa koşa gelecek insanların şafak operasyonlarıyla gözaltına alınmamaları lazım. Adaletin, insanları itibarsızlaştırmanın aracı olarak kullanılmaması lazım. Kısacası, herkesin hukuk güvenliğinin olması lazım. Oysa ki, yapılan kamuoyu araştırmalarından da anlaşılacağı üzere, vatandaşın ezici çoğunluğu adaletin bağımsız ve tarafsız olduğuna inanmıyor ve bu yüzden de adalete güvenmiyor. Ayrıca, kamu yönetiminin de açık ve şeffaf olmadığını düşünüyor. Demokratik bir düzende her şeyin açık ve şeffaf olması lazım. Diğer bir ifadeyle görünür olması lazım. Vatandaşın da bütün bu olup bitenleri görebilmesi lazım.
Tek başına bunlar yetmez ama! Bunların yanısıra bazı reformların da hayata geçirilmesi lazım. Bu reformların başında da eğitim reformu geliyor. Eğitim sisteminin yeni baştan ele alınıp, çağın gereklerine ve toplumun ihtiyaçlarına uygun hale getirilmesi lazım. Verilen eğitim ve öğretimin, bu sürece katılanların kişisel gelişimlerine katkı sunması ve bilgiden gayrı olarak yetenek ve beceri de kazandırması lazım.
Üçüncü olarak da, temel hak ve özgürlükleri güvence altına alan ve adalet üreten, çağdaş norm ve standartlara sahip yeni bir hukuk sisteminin yürürlüğe konulması lazım.
Son olarak da, güçler ayrılığına dayalı yeni bir demokratik sistemin kurulması ve kurulan sistemin de millet iradesini tam olarak yansıtması lazım.
Peki, Ülke’yi yönetme mevki ve sorumluluğunda olanlar bütün bunları yapar mı? Keşke yapsalar ama, göründüğü kadarıyla yapmazlar. Çünkü samimi eleştiri ve uyarıları dikkate almadıkları gibi, vatandaşın feryat figanını da duymuyorlar.
Duymadıkları için de “Ben yaptım oldu” anlayışında inat ve ısrar ediyorlar Bu anlayış değişmediği sürece, bu Ülke’de ne enflasyon düşer, ne hayat pahalılığı sona erer, ne de ekonomi düze çıkar. Ekonomi düze çıkmadığı ve hukuk da adalet üretmediği sürece vatandaşın feraha kavuşması zordur ve hatta imkansızdır.
Bütün bu olumsuzluklara rağmen umutsuz olmamak lazım. Çünkü Oğuz Kağan’ın da dediği gibi “KARA GÜN KARARIP KALMAZ!”
             ÖZLÜ SÖZLERİM
– “Bir şeyi bağırarak anlatmaya kalkmayın! Çünkü bağırdıkça sesin gücü yükselir amma sözün gücü düşer.”

– “Bu dünyada kalıcı olmak istiyorsanız, ya eşi bulunmaz eserler bırakacaksınız ya da ibretlik sözler söyleyeceksiniz!”