Ana Sayfa Arama Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

BU SİSTEMİN DEĞİŞTİRİLMESİ ŞART!

Kızı evden kaçan cumhurbaşkanlığına
Kızı evden kaçan cumhurbaşkanlığına başvuruyor.
Kocasından, oğlundan, damadından, komşusundan şiddet gören cumhurbaşkanlığına başvuruyor.
Ev sahibiyle başı derde giren cumhurbaşkanlığına başvuruyor.
İstediği ya da beklediği sosyal yardımı alamayan cumhurbaşkanlığına başvuruyor.
İneği, koyunu, keçisi, tavuğu, kedisi, köpeği çalınan cumhurbaşkanlığına başvuruyor.
Yolu bozulan, elektriği, suyu, doğalgazı kesilen cumhurbaşkanlığına başvuruyor.
Kanalizasyonu patlayan cumhurbaşkanlığına başvuruyor.
Kısacası, başı sıkışan ya da dara düşen hemen her vatandaş cumhurbaşkanlığına başvuruyor.
Bu nasıl bir sistemdir ki, her derdin devası olarak cumhurbaşkanlığı görülüyor. Çözümün adresinin tek adam olduğu bir sistemin sağlıklı işlemesi mümkün değildir.
O yüzdendir ki, işleyişi hızlandırıp işleri kolaylaştıralım ve hizmeti verimli kılalım diye getirilen bu sistemin değiştirilmesi şart.
İşi yapmakla yükümlü kamu görevlilerinin bir kişinin ağzına baktığı ve tepedeki atanmış bürokratların seçilmişlere ayar verdiği ve hatta zaman zaman posta koyduğu bu sistem yürümüyor çünkü. Yürümediğini de başlangıçta bu sistemi canla başla savunan birçok siyasetçi samimi bir şekilde itiraf ediyor.
Ayrıca, bu sistem kurumsal yapılara zarar verip kurumsallığı öldürüyor!
Bu Devlet’in valilikler ve kaymakamlıklar gibi güçlü taşra teşkilatları var. Valiliklere ve kaymakamlıklara bağlı da birçok kurum ve kuruluş var. Bu gerçeğin göz ardı edilerek vatandaşın tek adamdan medet umar duruma getirilmesi yanlıştır.
Kaldı ki, sorunları çözmesi gerekenler de tepedekiler değil, yereldekilerdir.
Daha açık bir ifadeyle valilikler, kaymakamlıklar ve belediyelerdir.
Bu makamların yok sayılarak ya da atlanarak en tepeye başvurulması işleri hızlandırmaz.
Tam aksine, işleri yavaşlatır ve bürokrasi de boğar!
Boğuyor da zaten.
             EMİR TİMUR
Rivayet o ki, Timurlenk ya da Aksak Timur olarak da bilinen büyük Türk İmparatoru Timur, (Emir Timur) Şiraz’ı ele geçirdikten sonra yerli halka ağır vergiler salar. Fakat birçok insan gibi Hafız da bu vergileri ödeyemez. Bunun üzerine Hafız’ı yakalayıp (ünlü bir şair olması nedeniyle) üzerindeki lime lime olmuş (içliksiz) eski ve soluk mintanıyla Timur’un huzuruna çıkarırlar.
Hafız’ı dinleyen Timur, Şair’in “Verse hani o Şirazlı Dilber gönlümün muradını Yanağındaki bir çift bene Semerkant’ı ve Buhara’yı bahşederim!” beyitini hatırlatarak, “Sevdiği güzelin yanağındaki bir çift bene Semerkant’ı ve Buhara’yı vermekten söz eden biri, nasıl olur da bu vergileri ödeyemez?” diye sorar!
Hafız’ın Timur’a cevabı bir rinte yaraşır niteliktedir.
-Cömertliğimiz yüzünden vere vere bu hallere düştük İmparatorum!
Hafız’ın bu samimi cevabı Timur’un çok hoşuna gider ve maiyetindekilere emir vererek Hafız’ın vergilerden muaf tutulmasını ister.

ÖZLÜ SÖZLERİM

– “Ezayı, cefayı görenler ve duyanlar değil, çekenler bilir.”

– “Bu dünyada en çok iftira atılan şey içkidir! Oysa ki o bir anahtardır ve sadece kapıyı açar!”

– “Akıllı bir insan sesini değil, sözünü ve işini yükseltir.”