Nöbetçi Eczaneler
Ne diyordu Devlet Bahçeli?
“Kaldırın tecriti, Öcalan gelsin, DEM’in Meclis Gurubu’nda konuşsun! Konuşsun ve örgütü lağvettiğini ilan etsin! Bunu yapsın ve sonrasında da umut hakkından yararlansın!”
Peki, sonra ne oldu!?
Başta Ana Muhalefet Partisi CHP olmak üzere, muhalefet partilerinin tamamı,
“Burası Gazi Meclis, bir terörist bu Meclis’te konuşamaz!” diyerek Bahçeli’ye tepki gösterdiler.
Bahçeli bu tepkiler üzerine geri adım attı ve “DEM Partililer İmralı’ya gitsin ve silahı bıraktırması için Öcalan’la görüşsün!” demeye başladı.
Bütün bunları yaparken de ne şehit yakınlarının, ne de gazilerin görüşlerine başvurdu.
İktidarın harici ortağı olarak, bu konuda tek yetkili kendisiymiş ve İktidarmış gibi hareket etti.
Kabul etmek gerekir ki, Bahçeli’nin bu yaklaşımı son derece sorunlu bir yaklaşımdır ve gerçeklikten de ıraktır.
Çünkü bu sorunun gerçek çözüm adresi Gazi Meclis’tir. Bu çağrının, Meclis çatısı altındaki partilerle görüşülerek belli bir mutabakat çerçevesinde yapılması gerekirdi.
Sadece bu yetmez ama, şehit yakınları ile gazilerin de olurlarının alınması icap ederdi.
Bunların hiçbiri yapılmadığı gibi, Öcalan’ın neyin karşılığında bu çağrıyı yapacağını da bilmiyoruz. Bildiğimiz tek şey, Öcalan’ın, sorunun çözümü konusunda bazı koşullar çerçevesinde katkı sunacağını, DEM Parti üzerinden ifade etmiş olmasıdır.
Bunun dışındaki her şey, siyasetçilerin ve gazetecilerin sezgiye, öngörüye ve kısmen de çıkarsamaya dayalı iddialarıdır.
Kimi gazeteci ya da siyasetçi diyor ki;
“Demokrasinin kalıcı ve köklü kılınması talep edilecek.”
Kimisi diyor ki;
“Dışardakiler de dahil olmak üzere, örgüt üyelerinin tamamının affedilmesi istenecek.”
Kimisi de diyor ki;
“Kayyum atamalarına mahkeme kararı şartının getirilmesi istenecek.”
Talepler bu kadar basit ve sınırlı olsaydı, bu örgüt Türkiye Cumhuriyeti’ne baş kaldırıp da dağa çıkmazdı herhalde?!
Öcalan’ın neyin karşılığında silah bırakma çağrısı yapacağının kamuoyuna açıklanması lazım.
Devletin de bu talepler karşısındaki yaklaşımının ortaya konulması lazım. Milletimiz, Öcalan’ın taleplerini de, Devlet’in bu talepler karşısındaki yaklaşımını da bilmek istiyor. Çünkü Türk Milleti için asıl olan, Anayasamızın değiştirilemez maddelerinin ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin üniter yapısının korunmasıdır.
Aksi hiçbir şeyi bu Millet kabul etmez. Dahası, kabul etmeye kalkanları da affetmez.
ÖZLÜ SÖZLERİM
– “Bilmiş bir cahilin açılmış ağzı, patlamış lağımdan bin kat beterdir!”
– “Gaflet, dalalet ve atalet içinde olan toplumlar hem güvenli değildirler hem de güvende değildirler.”
Gaflet: Bir şeyin ayırdında olmama hali, aymazlık
Dalalet: Doğru yoldan sapmak, sapkınlık
Atalet: Boş vermişlik, tembellik.