Ana Sayfa Arama Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

SURİYE’DE Kİ KAOSUN ADI, AMERİKA VE İSRAİL’İN EMPERYALİST SALDIRISIDIR! (2)

Suriye ordusu, 13 yıldır

Suriye ordusu, 13 yıldır ABD, İsrail ve batılı emperyalist ülkelerin her nevi imkânla desteklediği Heyet Tahrir Şam (HTŞ) ve diğer terör örgütleriyle “vatan savaşı” yapıyor.
Savaş, ambargolar, üretimsizlik ve 6 Şubat depremi Suriye ekonomisini çökertti.
Kişi başına gelir 500 Dolara düştü.
Bu imkânsızlıkla ve bu kadar uzun süren bir savaşa katlanan veya ayakta kalan ülke tarihte çok az görülmüştür.
Zaten Suriye ordusunu da pasifize etmiştir. Kaldı ki 26 Kasım gününe kadar Suriye’ye Rusya, İran desteği sürerken 27 Kasım günü neyin sonucu kesildiği halen tam belli değildir!
Zaten Türkiye ile Suriye’nin görüşme diyaloğu gündeme geldiğinde, ABD ve İsrail T. Erdoğan ile B. Esat’a dolaylı olarak tehditler yağdırmıştı. Nitekim “ateş kes” ilanının bir yalan ve tuzak olduğunu İsrail’in devam eden bombaları söylüyor.
Bunu Amerika ile İsrail ve besledikleri cihatçılar itiraf etmektedirler.
Dün ve bugün Suriye’nin toprak bütünlüğünden yanayız diyen hükümetler, Şam’ın düşmesi ve Suriye devletinin dağılmasıyla Terörist örgüt HTŞ ile sevinç ortağı oldular.
Bu olay maalesef ki ülkemizin bazı basın, yayın organı siyasetçi ile akademisyenin Amerika ve İsrail’in yanına düştüğünü göstermiştir.
Oysa, “Kim kazanmıştır?” sorusunun cevabı; Amerika, İsrail, (PYD-PKK)ve yobazlığın kazançlı olduğu sahadan da anlaşılmaktadır. İsrail toprak genişletiyor, PYD-PKK özerkliğe hazırlanıyor, HTŞ, “Şeriat devleti kuracağım.” diyor ve bayrağını hazırlamış.
Daha da önemlisi, bunların hepsi Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı düşmanlıkta anlaştıkları görülmelidir.
Suriye bu kaostan sonra muhtemelen 3-4’e bölünebilir.
Hâkimiyet alanları için mezhep, aşiret, kabile ve etnik savaşlar Irak ve Libya’da olduğu gibi sürebilir.
Böylece Suriye’de leş kargaları çoğalacaktır. Türkiye AKP Hükümeti’nin cambazlık politikasıyla, “Ben de oradan ne koparırsam kârdır“ derse ülkemiz için korkunç zararı olur.
Çünkü Türkiye ABD’nin kara gücü ve beslemesi bir İsrail Kürdistanı devletçiği ile bölünme tehdidi altındadır. Zaten Amerika AKP hükümetine, “Havuç veya sopa” tehdidini tekrarlıyor. Hatta bunu ABD ağzıyla DEM Milletvekili fırıldak Cengiz Çandar TBMM de “Ya büyüyeceğiz yada küçüleceğiz.” şeklinde dillendirdi.
Amerikan emperyalizmi ve NATO bölgemizdeki son gelişmelerle ülkemizi bir ateş çemberine almıştır.
Milli devlet ayakta, ama AKP iktidarıyla “yumuşak karnı” maalesef ekonomisi ipotek altındadır.
Maşallah Ekonomi Bakanı Mehmet Şimşek bütün “manevralarını” dış ülkelerden faizli borç bulmak için yapıyor, ‘hünerini’ de “Ülkede ne varsa onu satalım.” diye kullanıyor.
Bu durum devletimizi batılılar karşısında, başta güvenlik ve pek çok konuda zaafa düşürmektedir.
Zaten Suriye ve diğer ülkelerden bize gelen sığınmacılar milli gelirimizi, sosyal, ekonomik ve siyasi yük sorunlarımızı daha da ağırlaştırmıştır.
Suriye devletinin yıkılmasıyla ülkemizin cadde ve sokaklarında Suriyeli sığınmacıların pervasızca yaptıkları kutlama ve çığırtkanlıklara, AKP hükümeti ve güvenlik birimlerinin hoşgörüyle seyirci kalması, TC vatandaşlarını rahatsız edip endişelendirmiştir.
Öte yanda aynı ülkede aynı hükümetimiz ne yazıktır ki, İstanbul’da Ürdünlü bir patronun “POLONEZ” fabrikasında yasaları çiğneyip işten attığı emekçilerin, hak arama yürüyüşünü polis engellemiştir.
Kendi ülkesinde Anayasal hakkını arayanlara karşı hükümet Polis barikatıyla engel oluyor ama, vatandaşı endişelendiren Suriyeli çılgınlıklara hoşgörü ve korumalı davranıyor.
Şimdi hangi Türk vatandaşı bu iktidarın adaletli refahı sağlayacağına inanabilir? Zaten 2025 Bütçesinin yeni yılda milletin üstüne ceza yağmurları gibi zamların akacağı şimdiden anlaşılmaktadır.
Suriye’de mazlumlar cephesi düştü ama savaş devam edecektir.
Herkese tarihi derstir. Iraklılar şimdi Saddam’ı, Libyalılar Kaddafi’yi mumla arıyorlar.
Suriyelilerin de bir süre sonra Esad’ı arayacaklarına şaşmam.
Çünkü devlet ve ordusuz kalan toplumlar yerde sürünürler…
Hülasa ülkemiz devlet eliyle planlı bir üretim devrimine mecbur ve mahkûmdur. Türkiye, ‘kuşatılmışlık’ tehdidini zaaflarına rağmen, Rusya ve İran’la olan Astana ittifakıyla Amerika ve piyonlarına karşı güvenliğini sağlamak zorundadır.
HİÇ BİR PARTİNİN İKTİDAR HIRSI ATATÜRK’ÜN MİRASI OLAN CUMHURİYET’TEN DEĞERLİ OLAMAZ…