YENİ MODA NÜKLEER FÜZELER..!

Son zamanlarda he-man devletlerin, güç gösterilerine tanıklık etmez miyiz?
ABD, Rusya, K. Kore, İran…
Nükleer gücü, yok oluşu elinde tutan globaller…
Her birinin birine, dişini gösterdiği durumlar…
İt dalaşı öncesi gibi…

Hırlamayı bırakın, başlayın füzelerinizi fırlatmaya..!
Hani derler ya, ısıran köpek diş göstermezmiş…
Ben de aynını diyorum.
Fırlatın, sözünüzün eri olun..!
Hiroşima ve Nagazaki’ye olanları ne çabuk unuttunuz..(?)
Balık hafızalı mısınız, desem..(?)

Değilsiniz…
Biz sıradan insanların kaybedeceği bir canları var…
Ha öyle, ha böyle..!
Gelin küresel nükleer savaşı başlatan biz olalım. Bakalım neler oluyormuş..(?)
…

Küresel savaşlar, baş üstünde baş, taş üstünde taş bırakmamıştı…
Her yer yakılmış, yıkılmış, büyük bir külden toz bulutu atmosferi sarmıştı…
Nükleer silahlar dünyayı kasıp kavurmuştu…
İnsanların birçoğu oracıkta ölmüş, geride kalanların vücutları ise, üç-dört gün acılar içinde kıvrandıktan sonra parça parça dökülüyordu…
Hayatta kalanları bekleyen kanser ve bağışıklık sistemi hastalıkları…
Geride kalanların ölmeyi tercih edecekleri bir dönem…
Nükleer bombalar, havayı, suyu, toprağı her şeyi kirletmişti…
Sığınaklarda saklananlar dahi etkisinden kaçamamışlardı…

Şanslı sayılanların dahi birkaç aylık ömürleri kalmıştı…
Kıyametin insan eliyle koparıldığı, dünyanın tanınmaz hale getirildiği bir dönem..!
Darwin’in zekiler kazanır hipotezinin çürütüldüğü bir dönem..!
Kazanan yoktur..!
Geride,
tesadüfen hayatta kalanlar kalmıştı…

Yaşayabilmek adına, insanlıktan en ufak bir kırıntısı dahi olmayan, nükleer atık insanlar…
Kötülüğün kol gezdiği, tüm insanlığını yitirmiş, hayvandan da öte bir varlık gibi hareket edenler…
Tüm devletler çökmüş, tüm ahlaki ve toplumsal kuralların yıkılıp, anarşinin hüküm sürdüğü bir insanlık…
Temiz su bulmak dahi imkansız olmuştu…
Nükleer küller ve moloz yığıntılarıyla şekillenen yeni bir dünya…

Karadaki, denizdeki tüm canlılar da nasibini almışlardı…
Kişi, tüm çıplaklığıyla tek başınadır…
Atalarımız, Adem baba ve Havva anne gibi…
Suçlayabilir miyiz babamızı ve annemizi..(?)
Bizleri, çocuklarını iyi eğitemedikleri için..!
Kalplerine sevgi ve merhameti veremedikleri için..!
Yoksa bütün suç onların mıdır..(?)
İlahi yasaya uymayıp, elmayı yiyerek” Nefsi” canlandıran anne ve babamız..!

Anne ve babamızın günahlarının kefaretini ödeyen çocukları mıyız..(?)
Peki ya hayvanlar ve doğa..(?)
Onlar da anne ve babamızın kulağına fısıldayan yılanın kefaretini mi ödüyorlar..(?)
Bu savunma sistemi işimize yarardı değil mi, oysa tek bir yaratıcının çocukları değil miyiz?
Dinlerin adı farklı olsa da
“İnsan” olmanın adı tek değil midir..(?)
Peygamberler dahi, tüm insanların kefaretini ödemediler mi..(?)
Zamanında dinler adına yapılan savaşlar bugün ne için yapılıyor..(?)
Kardeşin kardeşi ezdiği, sömürdüğü, yok ettiği kabul edilebilir mi?
Kadın, çocuk, hayvan her coğrafya da aynı değil midir ..(?)

Çok fazla kana susamışlığınız varsa, çıkarsınız er meydanına..!
Buna gücünüz yetiyorsa tabii..!