Ana Sayfa Arama Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

CİNSİYETSİZ İNSAN YETİŞTİRMEMİZ ŞART..!

Fadime, sessizce bir odaya çekilir. Suyu çoktan gelmiştir. Ağrıları hızlanmıştır…

Fadime, sessizce bir odaya çekilir. Suyu çoktan gelmiştir. Ağrıları hızlanmıştır…

Bir taraftan derin derin nefes alırken diğer taraftan, “Daha öncesinde de doğurdum, 6 kız çocuğu doğurdum!” cümlelerini mırıldanarak kendi kendisini teskin eder…

Yanına gelen evin en büyük kızına, kardeşleriyle ilgilenmesini, kimseye doğumun başladığını söylememesini tembihler…

Özelikle de babasına..!

Fadime’nin 7. doğumudur. Doğuracağı çocuğun oğlan çocuğu olmasını çok ister…

Bu yüzden hamile kalmıştır. Eşine, sülalesine erkek evlat bahşetmek, çevrenin alaycı, küçümseyici bakışlarından kurtulmak için..!

Sancılar, ıkınmalar, acılar içinde Fadime, 7. kızını da doğurmuştur..!

Doğum yapmanın rahatlığı kısa surede Fadime’de can sıkıntısına dönüşmüştür..!

“Bu da kız oldu..! Nasıl söyleyeceğim eşime..(?)”

Evde bir sessizlik sanki bir matem havası..!

Bir kız daha doğmuştur..!

İçeriye çocuklar doluşur, babalarıyla birlikte…

Önce bebeğe sonra Fadime’ye bakar, eşi…

Fadime’yle gözgöze gelirler.

Fadime’nin gözleri her şeyi anlatır…

Baba, hiçbir şey söylemeden evi terk eder..!

Ertesi güne kadar..!

Evde derin bir sessizlik..!

Ve sessizliği bozan yenidoğan bebeğin ağlama sesi…

Ahmet Bey’in oğlu 4. çocuk olarak dünyaya gelir…

Ahmet Bey’in yürüyüşü değişmiştir…

Kollarının altında karpuz taşıyormuş gibi, kanatları açık, başı dik bir şekilde kasıla kasıla kıraathaneye girer…

“Herkese benden bir çay, bir oğlum oldu.” diyerek cakasını atar..!

Tüm Mahallenin erkekleri oturdukları taburelerden ayağa kalkarak Ahmet Bey’i alkışlarlar..!

Vekil alkışlar gibi..!

Ortak zihniyet..!

Maytap patlatmak gibi..!

Beşinci kız çocuğundan sonra dünyaya gelen Talha bebek evin kıymetlisidir…

Sülalenin, soyun sopun simgesidir…

İsmi de büyükbabasının ismidir…

Annesi dahil olmak üzere, kız kardeşleriyle birlikte hizmetinde 6 kadın vardır…

Her şey Talha’nındır.

Her şeyin en iyisi Talha’ya ikram edilir.

Talha’dan artan kalanları kız kardeşleri yiyebilir..!

Talha sokağa çıktığında, oyun oynarken dahi, koruması olan kız kardeşleri Talha’ ya göz kulak olurlar…

Talha evin tek oğlu, prensi, kralıdır..!

İleride büyüdüğünde bütün mal, mülk Talha’nındır..!

Çünkü Talha, soyun devamıdır..!

….

Seçkin ailesinin 2 erkek, 4 kız çocuğu olmak üzere toplam 6 çocuğu vardır…

Kızların okula gitmesi yasaktır..!

Yalnızca erkek çocuklar okula gönderilir…

Kızlara biçilen kaftan, ev işleri, bağ bahçe işleri ve de annelerine yardım, büyüdüklerinde aynı işlerle birlikte kocalarına iyi bir eş olmak ve çocuk yapmaktır..!

Kız kısmı okur mu hiç..(!)

Ne kadar zeki olursa olsun..(!)

Okula giden kızlar kötü yola yola düşerler..(!)

Okuma yazma bilen kızlar sevgili edinip, aşk mektubu yazarlar..(!)

Eski köye yeni adet mi getireceğiz..(?)

Ağrımayan başımızı mı ağrıtacagız..(?)

Mantığındaki bir baba ve söz hakkı çocukluğundan itibaren elinden alınmış bir anne..!

Ayşe nefes nefese koşarak abisi Mert’i çağırır…

“Koş abiciğim, babam annemi dövüyor.” der.

İkisi birlikte can havliyle evin yolunu tutarlar…

Eve vardıklarında babanın ağzından çıkan küfürleri ve de güm diye bir ses duyarlar…

İki kardeş birbirine korku dolu gözlerle bakarlar..!

Babalarından korktukları için odaya girmeye cesaret edemezler…

İçeriden bir ses gelmemektedir…

Acaba anneleri ölmüş müdür?

Babaları büyük bir hışımla odadan çıkar…

Bu sefer ağzındaki her türlü belayla…

Karşısındaki çocuklarını dahi görmeden…

Mert ile Ayşe’nin hayatı hep böyle geçer…

Dayak atan bir baba ve hiç ağlamadan, acısını içine akıtan bir anne…

Mert, kendi kendine söz verir…

“Bir gün babama gününü göstereceğim.” der.

“Onu bir güzel pataklayacağım.”

Ancak Mert verdiği sözü yerine getiremez..!

Bir çeşit güvensizlik oluşmuştur Mert’ de..!

Annesinin dayak yediği zamanlarda kendisini dışarı atmak, uzaklaşmak, Mert’ in davranış şekli olmuştur..!

Büyüyüp evlendiğinde de, babasını eleştiren Mert, babası gibi eşini döven bir yetişkin olup çıkmıştır..!

….

“Sen kızsın, zayıfsın, güçsüzsün, utanmalısın, haksızsın, bakmamalısın, susmalısın…” dikteleriyle büyüyen bir nesil..!

Doğumdan itibaren başlayan cinsiyet ayrımcılığı..!

Babanın anneye şiddetine tanık olan çocuklar.(rol-model)

Sözel iletişimin bittiği yerde, önemsizlik duyguları ve sinir harbi sonucu şiddet kaçınılmazdır…

Çözüm olarak da eşleri ciddi, kaliteli, sorun çözmeye odaklı psikolojik, gerekirse ekonomik desteğin devlet tarafından sağlanması gerekmektedir…

Böyle büyütülüp, yetiştirilen bir neslin, topluma faydası dokunabilir mi..(?)

Hep aynı şeyleri yapıp da farklı sonuçlar beklemek gibi..(!)

Her şeye rağmen cinayetler işlenirse indirimsiz, ciddi ve ağır cezalarla yaptırım uygulanmalıdır…

Toplum olarak, anne ve baba olarak, özellikle çocuk egitiminde kilit rol oynayan anneler olarak kızlarımızı ‘kurban etmediğimiz sürece‘ göz yaşı dökmeyeciğimiz inancındayım…

Bu yüzden anneler artık kurtlarla koşan kadınlar olmalı…

Güçlü tehlikeleri sezinleyen, sezinleten, kendini koruyan, bertaraf eden, cinsiyetsiz insan yetiştirme becerisi gösteren kadınlar…

Haydi kadınlar..!