İÇ CEPHEYİ GÜÇLÜ TUTMANIN YOLU!

Bir ülke için iç cephenin güçlü olması ya da güçlü tutulması elbette önemlidir. Bu husus, beka probleminin yaşandığı çatışmalı dönemlerde daha da önemlidir.

Soykırımcı İsrail’in önlenemeyen ve durdurulamayan saldırganlığından sonra, İktidar Cephesi sürekli olarak iç cepheyi güçlendirmekten ve güçlü tutmaktan söz ediyor.

Gelin görün ki, bu çağrıyı yapanlar şu yalın gerçeği ya görmüyor ya da görmek istemiyor.

İç cepheyi güçlendirelim demekle iç cephe güçlenmez.

Salt çağrı yapmakla güçlenmez yani.

İç cepheyi güçlendirmek ve güçlü tutmak için ayrıştırıcı, ötekileştirici politikalardan ve yakıcı, acıtıcı (ve hatta yaralayıcı) dilden ve söylemden uzak durmak lazım.

Daha doğrusu, vazgeçmek lazım.

Sadece bu yetmez ama! Hakkın ve adaletin safında da olmak lazım.

Elimizi vicdanımıza koyup öyle söyleyelim!

Bu Ülke’yi yönetme mevki ve sorumluluğunda olanların, hakkın ve adaletin safında olduklarını söylemek mümkün mü?

Öyle olsaydı, bu Ülke’de liyakate, adalete ve siyasete duyulan güven bu kadar dip yapar mıydı?

Öyle olsaydı, Ülkemizin en gözde üniversitelerini bitiren pırlanta gibi gençlerimiz yurt dışına kapak atmanın hesaplarını yapar mıydı? Hakkı bilen ve vicdan sahibi olan yediden yetmişe herkes biliyor ki, bu Ülke’de liyakatin L’sinden, adaletin A’sından, sosyal adaletin de SA’sından eser yok.

İç cepheyi güçlü tutacaksak, önce bu ayıplardan kurtulmamız ve hayatın her alanında hakkı ve adaleti egemen kılmamız lazım.

Hiç kimse kusura bakmasın! Bu ayıplardan arınmadan ve hakkı, adaleti hayatın her alanında egemen kılıp, tasada, kederde, kıvançta ve sevinçte duygudaşlık yaratmadan iç cephe güçlenmez.
Ülkemizin bekası ve Halkımızın da iyiliği ve esenliği için tüm bu gerçekleri görüp, ayıplarımızdan tez zamanda arınmamız umut ve dileğimle esen kalın!

ADALETE SUSAMIŞ İNSAN!

“Dünyanın bütün nehirlerini bir araya getirseniz, adalete susamış bir insanın susuzluğunu gideremezsiniz.”

Sadi Şirazi (1210 – 1292)
Türk kökenli İranlı şair ve düşünür.