Bir zamanlar, “İmralı Canisi asılmalı” diyerek meydanlarda yağlı urgan atan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, şimdilerde çözümden söz ediyor ve adresin de İmralı olduğunu söylüyor.
Bununla da yetinmeyip, umut hakkından (İmralı Canisi dediği Öcalan’a af yolunun açılmasından) dem vuruyor.
Hatta, daha da ileri gidip, Öcalan’ın Gazi Meclis’te ve DEM Gurubu’nda konuşmasını talep ediyor. Bunun için de tecritin kaldırılması gerektiğini savunuyor.
Haliyle, DEM’liler de Bahçeli’ye arka çıkıp destek veriyor.
Türk Milliyetçisi olduklarını ifade eden ve MHP’ye gönül verip umut bağlayan milyonlar da, Bahçeli’nin bu hızlı u dönüşünü şaşkınlıkla izliyor.
Bu Ülke’de Kürt Sorunu diye bir sorun var mı?
Var!
Peki, bu sorun çözülmeli mi? Tabi ki çözülmeli!
Hem de vakit geçirilmeden çözülmeli!
Ancak, bu sorunun (gerçekte) demokrasi, insan hakları ve özgürlük sorunu olduğu bilinmeli.
Bu gerçek bilinmeden ve kabul edilmeden Kürt Sorunu çözülmez.
Sadece Kürt Sorunu değil, hiçbir sorun çözülmez.
Ülkemizde gerçek anlamda bir demokrasi var mı?
Yok!
Gerçek anlamda insan hakları ve özgürlük var mı?
O da yok.
Peki, sosyal adalet ve adalet var mı?
Sosyal adalet ve adalet olsaydı, güzel Ülkemiz bu durumda olur muydu? İnsanlar “Açız, geçinemiyoruz!” diye meydanlarda çığlık atar mıydı?
“Olmaz olsun böyle adalet!” diye feryat figan eder miydi?
Daha önce söyledim, yine söylüyorum!
Bu İktidar Kürt Sorunu denilen kronikleşmiş sorunu çözemez.
Çünkü bu sorunu çözecek iktidarın derin bir demokratik kültüre ve olgunluğa sahip olması ve hukukun üstünlüğüne inanması lazım.
Bunun ilk şartı da Anayasa’ya ve Anayasa Mahkemesi kararlarına uymaktır.
Bir de, milli irade denilen şeyin iktidar gücünden ibaret olmadığını bilmektir. Demokrasilerde muhalefet de milli irade kapsamı içindedir ve demokrasinin işleyişi ve esenliği açısından önemlidir.
Dolayısıyla, sorunların çözümünde bu kesimin hassasiyetlerini de gözetmek gerekir.
Peki, var mı muhalefetin hassasiyetlerini gözeten bir iktidar?
Yok!
O halde nasıl çözülecek istismara da (provokasyona da) son derece açık olan bu kullanışlı sorun?
Bahçeli’nin çıkışının iktidarın ömrünü uzatmaya dönük bir hamle olduğu dillendiriliyor ve kırk bin insanımızın katlinden sorumlu birini çözümün adresi olarak göstermesi de eleştiriliyor.
Ayrıca, bu beklenmedik çıkışın, terör örgütünü meşrulaştırmaktan ve şımartmaktan başka bir işe yaramayacağı da ileri sürülüyor.
Bu meselenin çözüm adresinin (İmralı değil) Meclis olması gerektiği de ısrarla belirtiliyor.
Hiç kimse kusura bakmasın! Bu mesele Bahçeli’nin baktığı pencereden çözülmez.
Bahçeli’nin zihniyetiyle de çözülmez.
Samimiyet olmadan zaten çözülmez.
Bu meselenin kalıcı çözümü için devlet aklının ve kurumlarının devrede olması ve meşru güçlerin muhatap alınması lazım.
DELİ VE AHLAKSIZ..!
“Bir deliye kılıç vermek ne kadar tehlikeliyse, ahlaksız birine güç vermek de o kadar tehlikelidir.”
Pisagor (MÖ. 570 – 495)
Pythagoras (Pisagor) kimdir?
Pisagorculuk Akımı’nın kurucusu da olan ve Pisagor Teorisi’yle bilinen İyonyalı (Samoslu ya da Sisamlı) matematikçi ve düşünür.
Pisagorculuk nedir?
Bilgi yoluyla arınarak, Evren’in ruhuyla birleşmeyi ve bunu bir yaşam biçimine dönüştürmeyi amaçlayan felsefik düşünce.
Pisagor Teoremi nedir?
Bir dik üçgenin iki dik kenarının uzunluklarının karelerinin toplamının, hipotenüs olarak adlandırılan diğer kenarının uzunluğunun karesine eşit olduğunu ispatlayan teoremin adıdır.
HAR VE DEVLET ÇARKI..!
Asiyab-ı devleti (devletin değirmenini) bir har da (eşek de) olsa döndürür.
Ziya Paşa (1829 – 1880)
Asiyab-ı devleti (devletin değirmenini) bir har da (eşek de) olsa döndürür
Döndürür amma, mili kırar, çarka sıçar, harabeye döndürür
Şair Eşref (1847 – 1912)
Öyle harlar (eşekler) koştular kim (ki) asiyab-ı devlete (devletin değirmenine)
Birbirini çiğnemekten dolab-ı devlet (devletin çarkı) dönmüyor.
Neyzen Tevfik (1879 – 1953)
AKIL VE ADALET
“Aklı ve adaleti olan bir devletin varsa korkma!
Çünkü ne kervanın dağılır ne de kervanına kurt ya da kıran girer.”

