Nöbetçi Eczaneler
Her kişinin, olayın, dönemin, savaşın, her inancın, milletin ve her ülkenin kahramanları vardır. Kahramanlık ölüm şartına bağlı değildir.
Ömrünü bu unvanla tamamlamış insanlar da vardır. Haklı davalarda “şehitlik” ise kahramanların süsüdür.
Bizim kast ettiğimiz kahramanlığın “mihengi” kişilerin bize duygu, inanç, siyasi veya ekonomik yakınlığı değildir. Bize göre, daha önemlisi, tarihte ve bugün Dünya nimetlerinin adilce paylaşılmasına engel olan zalimlere, haksızlara, yalancılara karşı bedel ödemeyi göze alan mücadeleciler “kahramanlığı” hak ediyorlar.
Tarihte her çağın, her coğrafyanın, her ülke veya milletin inançsal ve siyasal değerleri farklıdır.
Ancak sosyal ve ekonomik açıdan “adil paylaşım” beklentileri aynıdır. Ama paylaşmaya düşman, unsurların yöntemi her yerde birbirine benzer.
Köleci toplumda köle sahipleri, Orta çağ da feodaller, kapitalizm de sömürücüler, günümüzde de “emperyalizm” en modern ve etkili araçlarla insanlık ve doğaya en büyük düşmanlığı yapıyorlar. Emperyalistler bunu zaten ülkemize ve milletimize 1. Dünya savaşında fazlasıyla yaşattılar. Vatanımız bugün de yine Batılı devletlerin tehdidi ve kuşatması altındadır.
Ülkemizin Doğu komşuları ve Filistin, Lübnan her gün acımasız “soykırımı” yaşıyor. NATO’nun patronu Amerika desteğiyle İsrail vahşeti sürüyor.
Bu eşkıyalar, Türkiye’yi de hedef tahtasına koyduklarını gizlemiyorlar.
Onun için ABD ve İsrail, bize karşı önce kuşat, sonra yıprat, sonra böl ve teslim al stratejisiyle 2. İsrail’i, “Kürdistan” planlarını PKK, PYD kuklalarıyla yürütüyorlar.
Bu nedenle gündeme gelen Suriye-Türkiye devletlerinin barışmasına yol verecek görüşmelere, “Mossad”ın (İsrail İstihbarat örgütü) suikast, sabotaj şeklinde provokasyonları olabilir.
Zalimlere ve haksızlıklara karşı direnmek en onurlu kahramanlıktır.
Bunu en büyük kahramanımız M. Kemal Atatürk’ten öğrendik. Ülkesi, milleti, dili, rengi, inancı, mezhebi ne olursa olsun kahramanlığın kıstası, ölçüsü emperyalizme karşı mücadeledir.
Hele hele ülkemizi de hedef tahtasına koyan düşmana karşı savaşan Hamas ile Hizbullah bugün cephedeki müttefiklerimizdir.
Dolayısıyla bu uğurdaki şehit olan liderleri bizimde kahramanlarımızdır. Bizler, ortak düşmana karşı nerede ve kiminle birleşeceğimizi tarihsel ihtiyaç ve mecburiyetiyle yeniden Atatürk’ü keşfedip öğrenmeliyiz. Zira, M. Kemal Atatürk 1920 yılında Afganistan’ın başında ortaçağ kurumu “Emirlik” olmasına rağmen Amentümün Han’ın İngiliz emperyalizmine karşı direnişini destekleyerek, “kahraman kardeşim” diyerek selamlamıştır.
Bugün zalimlere karşı savaşan Hamas ile Hizbullah ve şehit edilen liderlerinin inancı, Dünya görüşü, Hayat tarzı ve mezheplerine taraf olmasak da, ama düşmanlarımızın aynı olduğunu gerçektir.
Çünkü onların kime karşı savaştığı daha önemlidir. Nitekim Amerika ve İsrail vatanımız ve milletimize karşı düşmanlığın alasını yapmaktadırlar.
AKP Hükümeti, bu tehlikeyi görüyor ve Sayın Devlet Başkanı R. Tayyip Erdoğan Meclisin yeni dönem açılışında bu tehdide işaret etmiştir. Ancak tedbir almak esip gürlemekle olmaz. Böylesi hallerde icraat esastır.
Çünkü düşman konuşuyor ve yapıyor.
Bizim yapacağımız iki zorunlu iş başarının anahtarıdır. Ateş bacayı sarmadan, İncirlik ve Kürecik üslerine el konmalıdır. Suriye Devleti “Esat yönetimiyle” derhal ve askeri bir ittifak sağlanarak, ABD ve İsrail’in bölücü piyonlarını bölgeden kovmalıyız.
Böylece Türkiye ve Suriye’nin parçalanma tehdidini bertaraf ederek, Filistin halkına da nefes aldırabiliriz.
Aksi halde çekilen nutuklar gevezelikten öteye gidemez.
Bugün iç ve dış politikada başarı ancak Atatürkçülükle mümkündür.
Fakat maalesef kendine Atatürkçüyüz diyenler, ABD ve İsrail’e karşı savaşıp şehit düşen liderlerin adını anamıyorlar. Ama ‘Şero’ denen kediye cenaze töreni yapmayı Atatürkçülük sanıyorlar..!
TARİH, SAVAŞLARI HAKLI OLUP ÖLÜMDEN KORKMAYANLARIN KAZANDIĞINA ŞAHİTTİR.