Nöbetçi Eczaneler
…
Köy yerinde sabahın erken saatlerinde uyanmanın ne olduğunu bilir misiniz?
Cevabınız “hayır” ise çok büyük bir kayıptır..!
Doğa da sizinle birlikte uyanmıştır. Hatta sizden önce uyanmış hazırlığına başlamıştır…
Alaca derenin serinliği, yaprakların gövdesine yayılmıştır.
Hafif bir ürperti yaşamanın hazzı…
Avluda odun ateşinde, mavi çinko çaydanlığın fokurdama sesi…
Yolculuk Mıla bağına…
Kır eşeğimize binme yarışı…
Zavallı eşek, beş veledi neresine yerleştirecek..?
Her zamanki gibi kuyrukta ben..!
Siz hiç eşeğe bindiniz mi?
Ahhh , binmediyseniz ne büyük kayıp…
Dıgıdık dıgıdık nal sesleri eşliğinde yolculuk…
Ağızları kulaklarında beş çocuk…
Seyre dalar bağı bahçeyi, eşek sırtında…
Geliyoruz Mıla bağına..!
Dedemin ikinci evi..!
Kavak ağaçlarından bir sera…
Hışırtılı yapraklar uçlarda…
Serilir sofra ortaya…
İster otur ister yat…
Hemen altında dedemin bostanı.
Acıktın mı, kopar hıyarı.
Kaplar kokusu her tarafı…
Durun daha bitmedi..!
Ağzınızın suyu aktı şimdiden…
Bağ ortasında vişne ağacı…
Tepesinde ablamın ayağı.
Kavun büyüklüğünde elmalar…
Kışın toplanırmış keratalar…
Karşıda bana bakan erik ağacı
Sulu, ekşi ve tatlı…
Havuzu unuttum mu sandınız..?
Suyunu içmenin tadını…
İçinde yüzen, yüzlerce larvayı…
Başları top, kuyrukları uzun.
Oynaşıp dururlar çocuklar gibi…
Aman dikkat..!
Dedem havuzu boşaltmakta..!
Tutunun annenizin eteklerinden..!
Koşuyorum sıpalar gibi otlaklarda..!
Kaçışıyor binbir çeşit kelebek…
Mavi, beyaz, sarı…
Umutlarım gibi rengarenk..!
