“Bir maymunu, öldükten sonra uçsuz bucaksız muz bahçeleriyle kaplı bir cennete gideceğine inandırıp, elindeki muzu vermeye asla ikna edemezsiniz.”
Yuval Noah Harari (DT. 1976)
Profesör ünvanına da sahip olan İsrailli tarihçi, yazar, entelektüel ve akademisyen
Peki ya insanoğlu öyle mi!? Nice insan var ki, onları cennet vaadiyle kandırıp, ellerindeki muzu da altlarındaki çulu da ve hatta kıçlarındaki donu da pek alâ alabilirsiniz.
Fakat gerçek olan şu ki, yaratılışın gayesini anlamış ve kavramış hiçbir insanı, ne cennet vaadiyle ne de cehennem korkusuyla kandırabilirsiniz.
YEMİŞİNİ YİYEMİYECEĞİ BİR AĞACI DİKMEK!
Doksanına merdiven dayamış bir bilgeye sorarlar!
-Yemişini yiyemeyeceğiniz bir ağacı niye dikiyorsunuz?
Yaşlı bilge cevap verir!
-Bizden öncekiler dikmişler, biz yemişlerini yedik. Biz de dikelim ki, arkadan gelenler de yiyebilsinler.
İNSANOĞLU İÇİN EN YAMAN ÇELİŞKİ!
“Akbabalar yırtıcı kuşların en masumudur! Çünkü hiçbir canlıya zarar vermezler.”
Plutarchus (MS 46 – 120)
Şu işe bakın ki, insanoğlu, ömürleri can almakla geçen yırtıcı kuşları (kartalı, çaylağı, doğanı, şahini, atmacayı, balabanı, deliceyi) asil görüp baş tacı ederken, bu kuşların en masumu olan akbabayı hakir görüp yerin dibine batırıyor.
İnsanoğlu için bundan daha yaman bir çelişki olamaz heralde?!