Ana Sayfa Arama Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

SATRANÇ VE TAVLANIN İLGİNÇ HİKAYESİ!

Rivayet o ki, Hintliler

Rivayet o ki, Hintliler santranç oyununu icat ettikten sonra, zamanın Hint İmparatoru, Pers Hükümdarı olan Nevşiyan’a, kısa ve alaycı bir mektup eşliğinde fildişinden yapılmış santranç takımı hediye eder. Büyükelçi kanalıyla Hükümdar’a iletilen mektupta şöyle denmektedir!
“Ekselansları! Kim daha çok düşünür, kim daha çok bilir, kim daha çok ileriyi görürse, o başarır. İşte, hayat budur!”
Mektubu ve fildişinden yapılmış santranç takımını alan Hükümdar, devrin en akıllı ve en bilgili insanlarından biri olan Başveziri Buzur Mehir’i çağırıp, bu oyunu hemen çözmesini ve Hint İmparatoru’na hediye olarak gönderilmek üzere karşı bir oyunu icat etmesini ister. Başvezir, hemen kolları sıvar ve hummalı bir çalışmanın sonunda santranç oyununu çözer. On gün içinde de tavla oyununu icat edip, bir mektup eşliğinde Hükümdar’a sunar.

Karşı mektupta şöyle denmektedir!
“Evet ekselansları! Kim daha çok düşünür, kim daha çok bilir, kim daha çok ileriyi görürse, o başarır. Ancak, hayat biraz da şanstır.”
Baş Vezir Buzur Mehir’in, bundan bin dört yüz yıl önce on günlük hummalı bir çalışma sonunda zamandan esinlenerek icat ettiği, günümüzün en popüler oyunlarından biri olan tavla oyununun, birçoğumuz tarafından bilinmeyen yönleri şunlardır!

Tavlanın dört köşesi dört mevsimi, içindeki karşılıklı altışar hane on iki ayı, pulların toplamı bir ayın otuz gününü, siyah – beyaz pullar gece ve gündüzü, karşılıklı on ikişer hane günün yirmi dört saatini simgeler. Oyunun oynandığı kemikten yapılmış bir çift zar da hayatın bir gerçeği olan şansın simgesidir.
Tavlada dört bin beş yüz civarında hamle ihtimali vardır. Oyunu kazanmanız için doğru hamleler yapmanız yetmez, şansınızın da yaver gitmesi lazım.
Hamleleriniz doğru, şansınız bol olsun ve hayat size hep iyilikler, güzellikler sunsun!
Esen kalın!

SEVGİYİ YAŞAMAK!

*Sevgiyi kana kana yaşayın ve yaşatın!
*Aşkınızı, heyecanınızı ve umudunuzu hiçbir zaman yitirmeyin!
*Sadece kendinizi değil, (kurdundan kuşuna, taşından toprağına kadar) doğadaki tüm yaratılmışı sevin!
*Doğanın iyileştirici gücünden her fırsatta ve her zeminde yararlanın!
*Güzel düşünün, güzel bakın, iyi ve güzel işler yapın!
*En iyi terapistin iyi bir dost olduğunu unutmayın!
*En büyük gücün moral güç olduğunu bilin!
“SU AKTIKÇA DURULAŞIR, SEVGİ SEVDİKÇE ARILAŞIR.”