Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı sayın Özgür Özel, “Biz, yerel seçimde birinci parti olduk amma erken seçim isteme gibi bir niyetimiz yok! Çünkü vatandaş Bizi sadece yerelde birinci parti yaptı” diyordu.
Fakat meydanlardan yükselen, “açız, geçinemiyoruz” çığlığını duyduktan sonra politika değişikliğine gitmek zorunda kaldı ve “GEÇİM YOKSA SEÇİM VAR!” demeye başladı.
İktidar Partisi Genel Başkanı ise,
“NE SEÇİMİ?! 2028’E KADAR SEÇİM FALAN YOK! SEÇİM ZAMANINDA YAPILACAK!” diyor.
Bu Ülke’de 2028’den önce bir seçim olur mu bilmiyorum?!
Fakat bildiğim bir şey var! Sayın Cumhurbaşkanı Meclis’i feshedip de Ülke’yi erken seçime götürmez. Cumhur İttifakı’nın sayısı da erken seçim kararı almaya yetmez. Cumhur İttifakı’nın yetmediği gibi, Muhalefet’in sayısı da yetmez. Geriye kalıyor tek seçenek! İktidar’la Ana Muhalefet Partisi’nin seçimin erkene alınması konusunda oturup anlaşmaları.
Ana Muhalefet Partisi Lideri, “Hodri meydan! Buyurun, 2027 Yılı’na girmeden seçimi yapalım!” diyor. Cumhurbaşkanı’nın tekrar aday olma gibi bir niyeti varsa, bu çağrıya olumlu cevap vermesi gerekir.
Aksi halde, onca zorlamaya rağmen 2027’den önce seçim olmaz.
Ana Muhalefet Partisi de 2027’den sonra yapılacak bir erken seçime “evet“ demez.
Öteki muhalefet partileri zaten evet demez.
Geçim sıkıntısı çekenlerin “açız, geçinemiyoruz“ çığlıkları her geçen gün artacağına ve Ana Muhalefet Partisi de erken seçim çağrısından vazgeçmeyeceğine göre, seçim baskısı altındaki Türkiye Ekonomisi nasıl düze çıkacak merak ediyorum?!
Görünen o ki, her bakımdan sıkıntılı bir dört yıl geçireceğiz ve bu süre zarfında Ana Muhalefet’in seçim baskısının daha da artacağına ve meydanlardan yükselen açız, geçinemiyoruz çığlıklarının arş-ı alâya çıkacağına tanık olacağız!
Ana Muhalefet Partisi baskıyı ne kadar artırır ve İktidar bu baskıya ne kadar dayanabilir, bekleyip göreceğiz?!