Akran zorbalığı okullarda sıklıkla karşımıza çıkan yaşıtlarımın kişilik gelişimlerini, akademik başarılarını ve gelecek hayatlarını olumsuz yönde etkileyen psikolojik bir baskıdır.
Zorbalığı yapan çocuğun da zorbalığa maruz kalan çocuk kadar yardıma ihtiyacı olan bir durumdur.
Neden mi?
Okullularda eğitmenler ve yöneticiler tarafından yeteri kadar ciddiye alınmasa da, bence psikolojilerini ve hayat standartlarını çok etkileyen sonuçlar doğurmaktadır.
İnsanın kendine olan güvenini azaltıyor. Sosyalleşmesini engelliyor.
Sabah okula gitmemeye kadar bütün yaptığı davranışlara neredeyse etki eden bir durum.
“Sen akran zorbalığına maruz kaldın mı?”diye soracaksanız cevabım evet…
Yedinci sınıfta akran zorbalığını uğramıştım ve gerçekten okula dahi gitmek istemiyordum.
Okulla arama bir duvar örmüştüm.
Kapıdan içeriye her girdiğimde mutsuz olacağımı hissediyordum.
Derslerime eskisi kadar önem veremiyordum daha doğrusu yoğunlaşamıyordum.
Diğer arkadaşlarıma da yakın olamıyordum.
Sonuca ulaşabileceğim tek şeyin iletişim olduğunun farkına vardım ve beni etkileyen bu sorun üstünden gelmeyi başardım. Böyle bir durumda kalan çocuğun veya gencin susmasının çok yanlış olduğunu düşünüyorum.
Yaşayan kişi kadar çevresindeki insanların da bunun farkında olması gerekiyor.
Susmasını çok yanlış olduğunu düşünüyorum.
Sadece psikolojik olarak da değil, fiziksel olarak da birçok zorbalığa uğrayan arkadaşım oldu.
Sustukça daha da çok üzerlerine gittiler. Tabi burada zorbalığı yapan çocuğun da zorbalığa uğrayandan daha fazla desteğe ihtiyacı olduğu muhakkaktır.
Ben aslında her şeyin ucunun iletişime değdiğini düşünüyorum.
Yaşımız gereği hormonlarımızın dengesizliğinden çok pay alıyoruz.
Bazen çok olgun düşünemiyoruz ama günün sonunda aslında herkes yaptığı şeyin hata olduğunu farkına varıyor.
Sonrasında iletişime geçildiğinde sorunun ne olduğu çözüldüğünde, bence problemin en azından yüzde ellisini çözmüş oluyoruz.
Şahsen ben iletişim sayesinde aramı düzeltmeyi başarmıştım.
Bazen bazı hareketleri yaparken sadece kendimizi değil, karşımızdaki kişiyi de düşünmemiz gerekiyor.
Bizim yaptığımız ufacık bir yanlış bir davranış bile, karşı tarafta çok büyük bir hasara yol açabiliyor.
Bunu unutuyoruz.
En azından, “Bana yapılsa hoşlanır mıydım, hoşlanmaz mıydım?” sorusunu sorup karşı tarafın ne hissettiğini çok daha iyi anlayabiliriz.
Yaşamak istemediğimiz hiçbir şeyi herhangi bir insana yapmanın doğru olmadığını düşünmüyorum.
Biz çocuklar ve gençlerin yarınların sağlam karakterli bireyleri olabilmemiz için yolumuza çıkan engeller;
önce kendimiz, kendimizin halledemeyeceği durumda ise eğitmenlerimiz ve ailemiz tarafından mutlaka değerlendirilmeye alınmalıdır.