Bir dolabın içine kilitliysen…
Çıkmak için çaba gösterdiysen…
‘Dolap’ müzikalinde ikinci sezonu oynuyoruz. Aslında biz Covıd salgınından önce çalışmalarımıza başlamıştık.
Bu süreçte en fazla zarar gören sektörlerden biri de sanat olmuştu. Evlere kapanmak zorunda kaldığımız için ekipten ayrılanlar oldu. Ama yılmadık. Çekirdek ekip ve yepyeni oyuncularla çalışmaya başladık.
Öncelikle size birazcık oyunumuzun konusundan bahsetmek istiyorum.
Sistemin geleceklerini belirlemek ve topluluğun ortak faydası için doğru yere yerleştirmek üzere; kişilerin en belirgin özellikleri üzerinden bir sınava hazırladığı çocuklar kendilerini bulmak için çalıştırılırken sıkışıp kalmışlardır.
Oysa insan ruhu, insanın yetenekleri zengindir, yaşam kısıtlanamayacak, düzleştirilemeyecek kadar canlı ve kuvvetlidir. Hele aşk…
Bir gün gençlerden biri cesaretini aşktan alır ve açıkça kuralların dışına çıkar.
Ve herkes kendi dolabının içindekileri ortaya çıkartmaya başlar.
Hayat canlanır. Düz olan, aslen olması gerektiği gibi çeşitli iradi kavşaklara açılır.
Olmak zorunda oldukları şeyle, olmak istedikleri arasında bir köprüdeydiler.
Dolap olası bir gelecekte, zamanın belirlenmediği bir zamanda bir okul koridorunda, okul dolaplarının önünden geçer.
Gelenekler, dayatmalar ve kurallar arasında kendi kimliklerini bulmak için sistemin, öğretilmiş olanın dışına çıkmaya çalışan, en belirgin özelliklerini arayan gençlerin hikâyesini anlatır…
Gençlerin ve ailelerin ergenliği anlaması yolunda da önemli katkısı olacak,
Yonca İnal tarafından yazılan bu özgün ve farklı tekst, Orçun Tekelioğlu ve Arda Aydın’ın müzikleri ve Ece Irmak Albayrak’ın koreografisiyle buluştu.
Oyunun yazarı ve yönetmeni Yonca İnal; “Çocuklar ve gençler için güvenli bir yol çizmeye çalışıyoruz. Onlar için yapay cennetler yaratıyoruz. Bu yolda ilerlesinler diye onları çoğunlukla sıkıştırıyoruz. Kim olduklarını belirliyor, kim olmak istediklerini sormuyor, en iyi ihtimalle soruyormuş gibi yapıyoruz. Kendileri gibi olmalarına izin vermiyoruz. Şimdi bu zamanda ya da geçmişte yahut bilinmeyen bir başka zamanda, gelecekte…
Bu döngü kırılmadıkça, kendi potansiyellerini yaratamayacaklar. Dolap daha iyi bir dünya kurmak hayali için sorular soran, sorduran ve cevaplar arayan bir oyundur.” diyor.
Çocuk Genç Sanat Tiyatro Sosyal Girişimi tarafından sahnelenmekte olan Distopik Gençlik Müzikali “Dolap”, 21 kişilik çocuk ve gençlerden oluşan oyuncuları ve toplamda 35 kişilik kadroyla Türkiye’nin en büyük Çocuk Ve Gençlik Müzikali olma özelliğini taşıyor.
Her yaş gurubunun izleyip bambaşka şeyler öğrenebileceği bir oyun.
Oyunu izleyen misafirlerin kendilerine sorduğu ortak bir soru var; “Ben kimim, kim olmak üzereyim ve kim olmak istiyorum?”
İlk makalemde de bahsettiğim gibi her şeyden önce kim olduğumuzu ve kim olmak istediğimizi bilmeliyiz.
Neden mi?
Çünkü bize dayatılan bir sisteme ya da olmak istemediğimiz insana bürünmeye çalışırsak yapamayız. Çünkü o biz değiliz.
Bir oyun sonrasıydı. Fuayede seyirciyle sohbet ediyoruz.
Oyunu izleyen bir anne anlatıyor; kızı resim bölümünde okumak istiyormuş fakat aile bunu doğru bulmadığı için kendilerinin seçtiği bölümde eğitim almasını istemiş.
Kız; ailesinin seçtirdiği bölümü bölümü okumuş fakat başarılı olamamış.
Çünkü..!
En iyi yapabildiği şey bu değil…
En belirgin özelliği bunu yapmak değil.
Ve sonrasında anne gerçekten çok üzüldüğünü söyleyip, “Keşke bunu daha önce fark etseydim.” demişti.
‘Dolap’ müzikalinde oynamak bana da çok şey kazandırdı.
Mesela farkındalık.
Oyun sırasında çalıştığımız eğitmenlerimiz olsun, yönetmenimiz olsun, yapımcımız olsun, hepimiz aslında her prova öncesi ve sonrası kendimize aynı soruyu sorduk.
Biz kimiz, kim olmak istiyoruz?