Heyetimiz Tebriz’de bulunan 7. İmam Musa Kazım’ın oğlu İmam Zade Hamza’nın türbe ve dergâhını ziyaret etme imkânı buldu. Bu mekâna kadın ile erkekler ayakkabılarını çıkararak ve ayrı kapılardan giriyorlar. İçerde de ayrı ayrı gruplar halinde türbeyi geziyorlar.
Dergâhın duvarlarında, kubbe tavanlarında seramik taşlarından yapılmış resimler, ruhani figürler estetik bir güzellikle işlenmişti. Rehberimiz bu mekânların İran ve Tebriz halkı için kutsal değer ve önemini anlattı.
Türbeden çıktık. Civarında Türk usulü sebze meyve pazarlarına tanık olduk. Daha sonra rehberimiz önümüze düşerek bizleri, “Emir Bazaar” dedikleri kapalı çarşıya götürdü.
Buraya giriş kapısı önünde bulunan ağaçlı bahçede oturup dinlenirken, yabancı grup olduğumuzun farkına varan döviz simsarları Farsça, Türkçe, İngilizce, Arapça “Dolar, Euro, TL bozulur” pazarlamacılığıyla etrafımızı sardılar. Fakat rehberimizin uyarısı üzerine, kim ne kadar ve hangi tür para bozduracağına isim listemizi yaparak ve miktarlarıyla yazarak döviz işimizin topluca çözümünü sağladı.
Herkes bozdurduğu döviz karşılığı olan İran parası Tümen’i cebine koydu. Mesela ben 700 TL ile 1350 Tümen aldım.
Çok kalabalık olan ve tüneli andıran kapalı çarşıya girmeden, rehberimiz rahat gezmek için grubun 3’lü ve 4’lüler şeklinde ayrılıp 3 saat sonra da yine çarşı önündeki bahçe de buluşmamızı salık verdi.
Kapalı çarşının onlarca metre uzunluğundaki her koridoru ayrı bir meslek erbabı veya farklı satışlar yapan dükkânlardan oluşturulmuş.
Tebrizli esnaflarla Türkçe anlaşırken pek zorlanmadık. Burada en büyük ve görkemli satış alanının halıcılara tahsis edildiğini gördük. Grubumuz Tümenlerle harcama yaparken, çantaya sığacak küçük şeyler satın almayı tercih etmişti.
Akşam yemeğinden sonra otobüsle Tebriz’in meşhur “Ali Gölü” parkına giderken Tebriz’in bol miktarda yeşil alanları yoğun bir trafiği ve bu kentin bir olimpiyat stadyumunu gözlemledik.
Ali Gölü bir mesire ve dinlenme parkı. Yaklaşık 400×400 metrelik kare içine alınmış bir suni göl yapılmış. Etrafında yürüyüş ve bisiklet yolları, bol yeşillik ve ağaçlar arasında spor yapma aletleri, masa tenisi, voleybol, basket potaları, gölde kano ve sandallar, su bisikleti, başı kapalı veya açık el ele yürüyen gençler gölün içine doğru yapılan yürüyüş yolu, gölün ortasına yapılan 2 katlı gazinoya sizi götürüyor ve orada kahve, dondurma siparişiniz geliyor.
Meşhed’e nazaran Tebriz’de kara çarşaflı kadın çok daha az miktardadır. ‘Ali Gölü’ parkında yoğunlaşan insanlara burası sanki bir huzur bulma merkeziydi.
Akşam göl çevresindeki ışıklandırmalar, buraya görsel bir ihtişam veriyordu. Gölün etrafındaki tepeye kurulu turistik otel istikametinden yine göle akmasını sağladıkları suyun şelale görselliği keyif vericiydi.
Buraya ancak çok sayıda basamağı olan merdiveni tırmanarak ulaşabildik.
Akşam otelimize dönerken, Tebriz şehir merkezinin güzel bir planlama ile yerleşim haline getirildiği kanaatine varıyoruz.
Zaten İran’ın Tebriz kentinde bu son gecemiz gezimizin finali olmuştur.
Çünkü ertesi gün Tebriz Havaalanı’ndan İstanbul’a uçtuk.
Yarın ki yazımızda İran ziyareti konusunda yorumumuzu okuyucularımız ile paylaşacağız.