Ülkemizde on beş milyonu aşkın emekli olduğu söyleniyor.
Bunların emekli olmayan eşlerini de dikkate alırsak, bu sayının yirmi milyona yaklaştığı ifade ediliyor.
Bu insanların yüzde sekseni on bin Liranın altında bir maaşla geçiniyor.
Devletimizin bu insanlara layık gördüğü maaş, Ülkemizdeki sıradan bir evin aylık kirasıyla elektrik, su, yakıt, internet vb. giderini karşılayacak düzeyde değil.
Oysa ki, içlerindeki bazı engellileri hariç tutarsak, bu insanların tamamı seçmen statüsünde.
Siyasî partilerin en çok dikkate alması gereken kesimlerden biri yani.
Gelin görün ki, emekliler güçlerinin farkında değiller. Farkında olsalardı, sandıkta tek başlarına iktidar kurar, iktidar devirirlerdi.
Haliyle, iğneden ipliğe her şeye yüzde elli zam yapılırken, yüzde yirmi beşlik zamma razı olarak bugünkü sefil duruma da düşmezlerdi.
Emekliler kendi güçlerinin farkında olmadığı gibi, (maalesef!) muhalefet partilerimiz de bu gücün farkında değiller.
Marjinal muhalefet partileri neyse de, CHP ve İYİ Parti gibi partiler bu insanlarla niye gönül bağı kuramazlar hayret ediyorum?!
Bunların emekli olmayan eşlerini de dikkate alırsak, bu sayının yirmi milyona yaklaştığı ifade ediliyor.
Bu insanların yüzde sekseni on bin Liranın altında bir maaşla geçiniyor.
Devletimizin bu insanlara layık gördüğü maaş, Ülkemizdeki sıradan bir evin aylık kirasıyla elektrik, su, yakıt, internet vb. giderini karşılayacak düzeyde değil.
Oysa ki, içlerindeki bazı engellileri hariç tutarsak, bu insanların tamamı seçmen statüsünde.
Siyasî partilerin en çok dikkate alması gereken kesimlerden biri yani.
Gelin görün ki, emekliler güçlerinin farkında değiller. Farkında olsalardı, sandıkta tek başlarına iktidar kurar, iktidar devirirlerdi.
Haliyle, iğneden ipliğe her şeye yüzde elli zam yapılırken, yüzde yirmi beşlik zamma razı olarak bugünkü sefil duruma da düşmezlerdi.
Emekliler kendi güçlerinin farkında olmadığı gibi, (maalesef!) muhalefet partilerimiz de bu gücün farkında değiller.
Marjinal muhalefet partileri neyse de, CHP ve İYİ Parti gibi partiler bu insanlarla niye gönül bağı kuramazlar hayret ediyorum?!
BİR HRİSTİYAN MÜSLÜMAN OLMAYA KARAR VERİR
-Hikaye bu ya! Hristiyanın biri Müslüman olmaya karar verir. Zaten komşusu da onu Müslüman olmaya ikna etmiş, Müslüman olmanın gayet kolay olduğunu söylemiştir. Hristiyan bunun üzerine, kalabalık bir Müslüman cemaati önünde Kelime i Şehadet getirdikten sonra kalabalığa sorar!
-Şimdi ben Müslüman oldum mu? Cemaatten bir ses yükselir.
-Henüz değil! Çünkü sünnet olman da lazım.
Sünnetin ne olduğunu öğrenen Hristiyan, biraz irkilir ama sonuçta sünnet olmaya da razı olur. Sünnetten sonra da cemaate sorar!
-Peki, şimdi Müslüman oldum mu? Cemaatten gene bir ses yükselir. -Henüz olmadın! Çünkü Abdest alip Namaz kılman da lazım.
İsteklerin ardının arkasının gelmediğini gören Hristiyan, cemaate şöyle der! -Ben vazgeçtim bu işten! Tekrar kendi dinime dönüyorum.
Bunu duyan cemaat hep bir ağızdan bağırır!
-Olmaaaz!
Hristiyan merak edip “niye?” diye sorar! Cemaat hep bir ağızdan bağırır!
-Çünkü Müslümanlık’tan dönenin kellesi vurulur.
Hristiyan bunun üzerine kendi kendine söylenir.
-Bu nasıl bir din böyle? Girerken alttan kesiyorsunuz, çıkarken üstten kesiyorsunuz.