Görünen ki, HDP (yeni adıyla YEŞİL SOL PARTİ) kendi tabanındaki rasyonel değişimi doğru okuyamadı.
Doğru okuyamadığı için de genel seçimde ciddi miktarda oy kaybına uğradı.
Oysa ki, HDP’ye oy veren yurttaşlar da tıpkı öteki yuttaşlar gibi huzur ve güven içinde yaşamak istiyorlar ve tamamen işlerini, aşlarını, geleceklerini düşünüyorlar.
Bu yüzden de terörün bitmesini ve Ülke’de huzurun, güvenin egemen olmasını istiyorlar.
Daha açık bir ifadeyle, terörün Ülke gündeminden çıkmasını istiyorlar.
Çünkü huzura ve refaha ermenin yolunun buradan geçtiğini biliyorlar.
Gelin görün ki, HDP’li birçok siyasetçi (özellikle de, Meclis’ten değil de dağdan medet umanlar) bu gerçeğin ayırdında değiller.
Ya da, işlerine ve hesaplarına öyle geliyordur, bilmiyorum?! Fakat bildiğim bir şey var ki, HDPli siyasetçilerin önemli bir bölümü bu işin ayırdında. Farkında yani.
En çok farkında olan da eski eş genel başkanları Selahattin Demirtaş’tır.
Dikkat ederseniz, Demirtaş, HDP’nin Türkiye partisi olması yönünde hem çaba gösteriyor, hem de önemli uyarılarda bulunuyor.
Ne var ki, HDPli yöneticiler tarafından bu uyarıları pek dikkate alınmıyor.
Hatta, hiç dikkate alınmıyor. Cezaevinden kaynaklı olarak, İletişim sıkıntısı çekmesi nedeniyle de vermek istediği mesajlar toplumda yeterince yankı bulmuyor.
Lideri’nin politikaları yüzünden CHP gittikçe sağa doğru kayarken ve HDP’nin de CHP’den boşalan alanı pek alâ doldurma imkanı varken, HDP’nin Türkiye partisi olmama yönündeki inadı ve ısrarı hayret vericidir.
HDP kitle partisi olarak varlığını sürdürmek istiyorsa, Türkiye partisi olmak zorundadır.
Türkiye partisi olabilmesi için de terörle arasına mesafe koymak durumundadır.
Bunun da yolu, yöntemi bellidir. Terörün her türlüsünü reddedeceksiniz ve gerektiğinde de lanetleyeceksiniz.
Sorunların çözümünü de başka yerlerde değil, yüce Meclis’te arayacaksınız.
Hukukun, demokrasinin, insan haklarının ve özgürlüklerin egemen olduğu mutlu ve müreffeh bir Türkiye’de huzur ve güven içinde yaşamamız umut ve dileğimle esen kalın!