“Bir insan, bilgisine ve görgüsüne yaraşır şekilde davranmıyorsa, bilin ki o insan cahildir” der Sadi Şirazi.
Farklı eğitim düzeyine sahip insanlarla sohbet ettiğimde, eğitimli kesimlerin algı operasyonlarından daha çok etkilendiklerini (hatta, algıya yenik düşüp teslim olduklarını) görüyorum ve hayretler içinde kalıyorum!
Ülkemizde büyük bir değişimin ayak sesleri duyulurken ve eğitimden yeterince nasibini almamış birçok insan bile bu durumun ayırdında iken, aydın geçinenlerin azımsanamıyacak bir bölümünün, algıya hizmet eder türde ahkam kesmeleri düşündürücüdür.
Sadece düşündürücü değil, aynı zamanda üzücüdür de…
Aydın duyarlılığı ve sorumluluğu denen bir şey var!
Aydınım diyorsan, toplumu karamsarlığa ve umutsuzluğa sevkedecek tutum ve davranışlardan kaçınacaksın. Ben şahsen, ne kadar eğitimli olurlarsa olsunlar, toplumu karamsarlığa ve umutsuzluğa sevkedenlere aydın demem! Aydın insanın, içinde yaşadığı toplumu aydınlatma ve ona sağlıklı çıkış yolu gösterme gibi bir yükümlülüğü var çünkü.
KURTULMAMIZ LAZIM!
MİLLETİMİZ, YÜZÜ GÜLMEYEN VE SABAH, AKŞAM KAKIYIP DURAN (KIZAN, BAĞIRAN, ÇIĞIRAN) SİYASETÇİLERDEN BIKTI, USANDI!
Bu Ülke’de en çok göz önünde olan insanlar siyasetçilerdir.
Çünkü her yerde karşımıza çıkıyorlar ve sürekli olarak da konuşuyorlar.
Dolayısıyla bu insanların güler yüzlü ve tatlı dilli olmaları lazım.
Daha açık bir ifadeyle, her bakımdan örnek olmaları lazım.
Milletimiz, yüzü gülmeyen ve sabah, akşam kakıyıp duran siyasetçilerden bıktı, usandı. Ülkemizin ve Milletimizin iyiliği, esenliği için, bu zihniyette olanlardan kurtulmamız lazım.
Hem de bir an önce kurtulmamız lazım.
Umarım ve dilerim, 14 Mayıs bu konuda bir milat olur?!