Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

    ADD KURUCU ÜYESİ Prof. Dr. Mustafa ALTINTAŞ: BİTMEYEN SİYASAL RANT, KİN VE LİNÇ ARACI: 28 ŞUBAT 1977 KARARLARI -2

    Siyasal metaya dönüştürülen ve
    Siyasal metaya dönüştürülen ve toplum vicdanını kanatan 28 Şubat yargılamaları öncesini, önceki hafta yazmıştım. AKP Hükümeti, Cumhurbaşkanlığını üstlendikten sonra, yargıda da “mıntıka temizliğini” yaptıktan sonra, yaklaşık on yıl uyguladığı 28 Şubat Kararlarını, yargılama konusu kılmanın,, siyasal yararını da göz önüne alarak, düğmeye basmıştır.
    TBMM, 28 Şubat 1997 MGK Toplantısının üzerinden 15 yıl geçtikten sonra, 2012 yılında TBMM, “Darbeleri Araştırma Komisyonu” kurmuştur. Yargılama süreci, sonradan “kumpas” denilecek Ergenekon, Balyoz, Casusluk davaları ile başladı ve 28 Şubat Davası bunları izledi. Sanıklar, Silivri’de tutuklu olarak yargılanmaya başlandılar. İlginçlik, 15 Temmuz 2016’da girişilen FETÖ kalkışması sonrasında, kumpas tanımına alınan davalar sonlanırken, 28 Şubat Davası, sanırım siyasal rant sağlayıcı  düşüncesi ile olmalı, 14 Nisan 2018’de hüküm kuruluncaya kadar sürdürülmüştür.
    Ve 28 Şubat Kararları, tesettür yasaklarını içermemesine karşın, “tesettür/örtünme yasaklaması davası” olarak anılmıştır.
    28 Şubat 1997 MGK Kararları altında imzası bulunan ve uygulanmasını sağlayan dönemin Başbakan Yardımcısı ve DYP Genel Başkanı Tansu Çiller, 15 yıl sonra, 2 Ekim 2012 tarihinde, “mağdur/zarar gören” sıfatıyla ifade vermiştir. Atılı suç; “54. Cumhuriyet  Hükümetini , zorla devirmeye, düşürmeye ortaklık”dır. Aralarında dönemin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı, dönemin YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Güriz, dönemin Orgeneralleri Çevik Bir ve Çetin Doğan’ın da olduğu 103 sanık hakkında açılan dava Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesinde görülmüştür.
    Yargılama Heyeti, 6 yıl sonra, 14 Nisan 2018 tarihinde kararını açıklamıştır.
    Karar; “Türkiye Cumhuriyeti İcra Vekilleri Heyetini zorla düşürme veya vazife görmekten men” suçlamasına dayandırılmıştır. Aralarında dönemin Genelkurmay Başkanı Emekli Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı, dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Emekli Orgeneral Çevik Bir, Emekli Orgeneral Çetin Doğan’ın da bulunduğu 21 sanığa ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmiş, sanıkların duruşmalardaki tutum ve davranışları lehlerine kabul edilerek cezada indirim yapılmış ve ceza, müebbet hapse çevrilmiştir.
    Sanıklara, yaşları ve sağlık sorunları gerekçesiyle adli kontrol önlemi uygulanmasına karar verilmiştir.
    İlk derece mahkemesi kararı, Yargıtay’a taşınmış, Yargıtay, 9 Temmuz 2021 tarihinde,14 emekli generale verilen “ömürboyu hapis cezasını” onamıştır. Ve 19 Ağustos’ta sanıkların yakalanması kararı çıkartılmıştır.
    28 Şubat 1997 öncesi ve sonrasında yaşananlar, Türkiye’de yargının, “iktidarın silahına” dönüşmesinin örneğini oluşturmuştur. 2012’nin Nisan’ın sabahında savcı eşliğinde  güvenlik güçlerince evi aranan, İstanbul Adliyesinde ifadesi alınan ve Ankara’ya, Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü aracılığı ile sağlık denetimine götürülen, denetim yapılmaksızın raporu düzenlenen ve  Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde üç gün konuk edilen, sonrasında ise, Savcı Mustafa Bilgili tarafından ifadesi alınan, nöbetçi mahkeme tarafından 15 Nisan 2012’de Orgeneral Çevik Bir’in ibretlik yakınmasını aktarmak isterim: “…Silahlı Kuvvetlerde kahraman subaylarla, Mehmetçiklerle tam 41 yıl vatan görevi yap, “terörü yok edeceğim” diye çeşitli rütbe ve görevlerle Genelkurmay Karargahı’nda, cephede, yurt dışında gece, gündüz çalış… T.C.nin korunup kollanması yolunda mücadele sürdür…Sıkı sıkıya bağlı olduğumuz Atatürk İlkeleri’nin, Anayasa’nın, yasaların savunucusu ol, yalana-dolana sapma, hırsızlık yapma, sahtekarla-sahtekarlıklara hep karşı çık, emekli ol… Sonra bir sabah gelsinler, seni evinden alıp “darbeci” diye, “hükümeti devirmek için çalıştın” suçlamasıyla götürsünler, demir parmaklıklar arasına tıksınlar…”
    (Bkz.Mehmet Bican, (E)Org.Çevik Bir ile Söyleşi; Darbeci mi? Kahraman mı? Galeati Yayıncılık,(1. Baskı), Kasım 2022, Ankara, s.145+). 1
    “Laik, demokratik ve sosyal hukuk devleti” olarak tanımlanan Türkiye Cumhuriyeti’ni korumak ve kollamakla yükümlü TSK’ni çökertmek, bağırsakları temizleme, mıntıka temizliği yapmak  olarak başlatılan “kumpas davaları” amacına ulaşmış, TSK’i, okulları, hastaneleri, yetkin kadroları ile ortadan kaldırılarak,” şahsım ordusu” oluşturulmuştur. Bu oluşum, ilk meyvesini 15 Temmuz 2016 FETÖ Silahlı Kalkışması ile vermiş ve “Tanrının lütfu” olarak kutsanan bu girişim sonrasında, yeni bir rejim kurulmuştur.
    Bu gerçekler ortada iken, 28 Şubat 1997’da gerçekleştirilen ve dönemin Hükümetleri tarafından uygulanan MGK Kararlarının yalnızca biri,“başörtmeyi/sarmalanmayı yasaklama” olarak gündemde tutularak, siyasal sömürü aracına dönüştürülmüştür. “28 Şubat Süreci”nin kurbanı kılınanlardan Vural Avar, hapiste yaşamını yitirmiş, 3 Mart 2023 günlü Cumhurbaşkanı Kararnamesi ile, 91 yaşındaki emekli Orgeneral Ahmet Çörekçi ile, 75 yaşındaki emekli Tuğgeneral İdris Koralp’in cezaları ”kocama hali” gerekçesi ile kaldırılmıştır. Geride yaşları 77 ile 83 olan beş emekli general, 568 gündür tutuklu olarak içeride tutulmaktadır.
    Bunlar; Org. Çetin Doğan, Org. Fevzi Türkeri, Korg. Yıldırım Türker, Tümgenerallar, Cevat Temel Özkaynak, Erol Özkasnak’tır.
    Unutulmaması gereken ise, “adaletin” herkes için yaşamsal değer taşımasıdır.
    Yararlanılan Kaynaklar: Mehmet Bican;
    1)“(E) Org. Çevik Bir İle Söyleşi: Darbeci mi? Kahraman mı?” Galeati Yayıncılık.”
    2) Adım Adım İrtica…, (Birinci Baskı) Galeati Yayıncılık, Şubat  2021.
    3) “28 Şubat’ta Devrilmek, (Birinci Baskı) Truva Yayınları, Temmuz 2012.