Ana Sayfa Arama Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Erdoğan SERİN: HDP’YE OY VERMİŞ VATANDAŞLARIMIZI ŞEYTANLAŞTIRMAK DA NE OLUYOR?!

Herhangi bir siyasi partiye
Herhangi bir siyasi partiye oy veren vatandaş o partinin tapulu malı değildir! Hatta, partilerin kayıtlı üyeleri ve delegeleri bile tapulu malları değildir! Öyle olsaydı, bütün seçim sonuçları aynı çıkardı. Siyasi partiler açısından her seçimde değişik sonuçlar ortaya çıktığına göre, vatandaş duruma, şartlara ve konjonktüre göre farklı partilere oy veriyor demektir. Sanırım demokrasinin güzelliği de buradadır. Hal böyle iken, herhangi bir siyasi partiye oy vermiş vatandaşlarımızı şeytanlaştırmak da ne oluyor?! Hiç kimse kusura bakmasın! Bu zihniyet, insanlıktan ve demokrasiden zerre kadar nasibini almamış hastalıklı bir zihniyettir. Demokrasimizi hastalandıran ve zaman zaman komaya sokan zihniyet de bu zihniyettir. Demokrasimizin gelişmesi ve esenliği açısından, bu hastalıklı zihniyetin siyasette olmaması lazım. Hiç kimse, siyasi tercihi nedeniyle vatandaşa virüslü muamelesi yapamaz. Bana oy verirsen cicisin, vermezsen kakasın diyemez. Siyasi tercihleri nedeniyle vatandaşa virüslü muamelesi yapanların aktif siyasette olmamaları lazım. Yavuz Ağıralioğlu gibi dar, sığ ve kör bir zihniyete sahip olanların olmaması lazım mesela. Vatandaşın oyunu yeren bu çarpık zihniyetin, Ülkemiz siyasetine de, demokrasimize de verebileceği hiçbir şey yoktur. Tam aksine, bu gibiler siyaseti de bozarlar, demokrasimizi de tahrip ederler. Nitekim ediyorlar da…
Bu Ülke’nin kaderinde siyaset yoluyla söz ve yetki sahibi olmak istiyorsanız, ocudur, bucudur, şucudur demeden her görüşten ve her anlayıştan seçmenin oyuna talip olmak durumundasınız. Katilin oyunu, hırsızın oyunu, uyuşturucu kaçakcısının oyunu istemem diyemiyorsunuz ama, HDP’ye oy vermiş vatandaşların oyunu istemem diyebiliyorsunuz. Böyle bir saçmalık olabilir mi?! Cumhurbaşkanlığına aday olduklarını açıklayan Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun da, sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın da ve hatta öteki tüm adayların da, geçmişte farklı siyasi partilere oy vermiş seçmenlerin oylarına talip olmalarından daha doğal bir şey olamaz.
14 Mayıs’ta yapılacak seçimin, siyasi ikballeri uğruna toplumu ayrıştıranların, ötekileştirenlerin ve düşmanlaştıranların itibar görmeyeceği temiz bir seçim olmasını umuyor ve diliyorum!
Esen kalın! Aşkınızı, heyecanınızı ve umudunuzu da yitirmeyin! Umutsuzluğun içinde dahi umut olduğunu da unutmayın! Ramazanınız hayırlı olsun ve yaşam size hep iyilikler, güzellikler sunsun!
“UMUTSUZKUK GİRDABI ÖYLE BİR GİRDAPTIR Kİ, BU GİRDABA KAPILIP DA KURTULAN YOKTUR!”
DUVAR!
Kudüs’te görev yapan Amerikalı bir gazeteci, Ağlama Duvarı’nın yanından geçerken, bir Musevinin Duvar’ın önünde diz çöküp, her gün dua ettiğini görür. Aynı manzara kesintisiz bir biçimde haftalarca devam edince, en sonunda dayanamayıp, adamla röportaj yapmaya karar verir.
Adamdan izin aldıktan sonra teybini açar ve başlar konuşmaya.
-İsminiz?
-David
-Bana kendinizi tanıtır mısınız?
-Polonya asıllı altmış beş yaşında bir Yahudiyim. Smalla’da bir manav dükkanım var! Evliyim ve iki çocukluyum. Çocuklarım Tel Aviv’de bir çiçek serasında çalışıyorlar.
-Sizi her sabah Burada dua ederken görüyorum.
-Evet! Her sabah dükkanımı açmadan önce buraya gelir, ulusların kardeşliği ve dünya barışı için dua ederim. Öğle aralığında yine Buraya gelir, bu kez de yeryüzünde acıların dinmesi ve insanlarım refaha ermesi için dua ederim. Akşam dükkanımı kapadıktan sonra tekrar Buraya gelir, iyi ve dürüst insanların esenliği için dua ederim. Cumartesi günlerimin tamamını da burada geçirir, gün boyu aynı konular için dilekte bulunurum.
-Peki! Bu durum ne zamandan bu yana devam ediyor?
-İsrail Devleti kurulup da Buraya göç ettiğimden bu yana.
-Yani kırk yıldır Burada dua ediyorsunuz öyle mi?
-Evet! Tam kırk yıldır Burada dua ediyorum.
Bu durumdan çok etkilenen gazeteci sorar!
-Söyler misiniz lütfen? Bunca yıldan sonra nasıl bir duygu var içinizde? An itibariyle nasıl hissediyorsunuz kendinizi?
Yaşlı Yahudi, ümitsiz, bitkin ve üzgün bir edayla Duvar’a bakar ve yorgun bir sesle şöyle der!
-Bilmiyorum! Sanki duvara konuşuyormuşum gibi bir his var içimde.