Yaşam öykünüzü altı kelimeye sığdırmak isteseniz ne yazardınız?
Bazen onlarca kelimeyi arka arkaya sıralasak daduygularımızı ifade etmeye yetmez.
Ancak öyle bir cümle çıkar ki karşımıza, gizemi uzun ya da kısa oluşunda değil, derin oluşunda saklıdır.
“For sale: Baby shoes. Never worn.” (“Satılık: bebek ayakkabısı, hiç giyilmemiş“)
Bazı kaynaklar bu öyküyü kısa öykü konusunda eserleri bulunan Ernest Hemingway’e atfediyor.
Bazı kaynaklar ise bu cümlenin Hemingway’den çok daha önceki yıllarda bir gazetenin seri ilânında yayımlandığını iddia ediyor.
Kimin yazdığının ya da hangi dönemde yazıldığının sizce önemi var mı?
Bence yok.
Benim açımdan her ikisinin de yaşattığı duygu aynı…
Hemingway’in Öykü kitapları incelendiğinde, romancı yönünden çok hikâye ve kısa öykü yazımcılığının daha etkin olduğu görülür ve bu kısa öykünün Hemingway tarafından peçeteye yazılmış, fakat kitaplarında bulunmayan bir öykü olduğu pek çok kaynakta geçer.
Rivayete göre, Ernest Hemingway bir gün yazar arkadaşlarıyla öğle yemeğindeyken arkadaşının biri Hemingway’a ne kadar yetenekli olduğunu sorar. Hemingway ise, “Ne kadar yetenekli olduğumu ispatlamamı ister misiniz?” diye yanıt verir.
Bunun üzerine arkadaşı o’na,10 kelimeyi geçmeyen, etkileyici bir öykü yazıp yazamayacağını sorar ve bahse girer.
Hemingway ise bu iddia karşısında 6 kelimelik bir hikâye yazacağını söyler.
Elbette ki diğer yazar arkadaşları buna ihtimal vermezler ama Hemingway peçeteye uzanır hızlıca bir şeyler karalar peçeteyi arkadaşına uzatır ve bahsi kazanır.
İşte edebiyat dünyasında yeni ufuklara yol açar kısa öykü şudur:
“For sale: Baby shoes. Never worn.” (“Satılık: bebek ayakkabısı, hiç giyilmemiş.“)
Öyküyü okuyan yazar arkadaşları son derece şaşırırı ve hüzünlenir.
Yıllar sonra, “Satılık: Bebek ayakkabısı. Hiç giyilmemiş.” hikâyesi “dünyanın en kısa öyküsü” olarak edebiyat tarihinde yerini alır.
Hatta “gelmiş geçmiş en hüzünlü hikâye” olarak da betimlenir.
Kısalığına rağmen bir roman derinliği etkisine sahip olan bu esrarengiz sunumda Hemingway, örtük yazımı tercih ederek okuyucuyu bilinmeyene ve yazılı olmayan sonuca götürerek yazım ötesini düşündürmüş ve anlamlandırma kısmını tamamen okuyucuya bırakmıştır.
Okuyucu, yazarın öyküde bıraktığı boşlukları, kendi yaşamındaki tecrübesinden yararlanarak yorum gücüyle doldurmasını istemiştir.
Her okuyanın giriş, gelişme, ve sonuç bölümünün kendi zihinsel düşlemesiyle cevabını bulacağı bu kısa cümleyle baş başa bırakıyorum sizleri.
“For sale: Baby shoes. Never worn.” (“Satılık: bebek ayakkabısı, hiç giyilmemiş“)