Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Katar ziyareti sonrasında gazetecilerle sohbet etti. Erdoğan, dış politikadan iç politikaya ve ekonomiye kadar önemli açıklamalarda bulundu.
Konuşmasının başında ebediyete irtihal eden Prof. Dr. Şaban Teoman Duralı’ya rahmet dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Duralı hacının oğlu Deniz ile görüşerek başsağlığı dileklerini ilettiğini belirtti. Teoman Hoca’nın felsefe alanında Türkiye’nin müstesna isimlerinden biri olduğunu, Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülüne de layık görüldüğünü kaydeden Erdoğan, “Çok dinç bir dimağa sahipti. Teoman Duralı Hoca’mızı ilmiyle, birikimiyle, yetiştirdiği öğrencileriyle ülkemizin kültür hazinesine yaptığı eşsiz katkılarla daima hayırla yâd edeceğiz. Milletimize, talebelerine, ailesine başsağlığı diliyorum. Rabbim makamını âli, mekanını cennet eylesin diyorum. Rabbim inşallah cennetinde bizleri haşr-u cem eyler” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aziz kardeşim” dediği Katar Emiri Şeyh Temim’in davetine icabetle Yüksek Stratejik Komitesi 7. Toplantısını Doha’da gerçekleştirdiklerini belirterek, “Şeyh Temim’le ikili ve heyetler arası olmak üzere son derece verimli görüşmeler yaptık. Katar’la iş birliğimizin derinleştirilmesi ve yeni alanlara genişletilmesi hususunda karşılıklı siyasi irademizi teyit ettik. Yaptığımız anlaşmalarla birlikte Türkiye-Katar ilişkileri çok daha farklı bir zemine kavuşmuş oldu. İkili ilişkilerimizde son yıllarda kaydedilen mesafeden duyduğumuz memnuniyeti karşılıklı olarak dile getirdik. Bölgesel ve küresel meselelere yönelik tutumlarımızın örtüştüğünü bir kez daha müşahede ettik” şeklinde konuştu.
“Kıskanma, çalış senin de olur”
Bir gazetecinin, Selahattin Demirtaş’ın cezaevinden yaptığı “Muhalefet birleşip bir miting yapmalı” çağrısı üzerine CHP ve İYİ Parti’nin miting yapma kararı verdiklerini söylemesi üzerine Erdoğan, “Meydanların dili bana ‘AK iktidar, ak günlere yürüyüşünü aynen devam ettirsin’ diyor. Geçen gün çok rahatsız olmuş Bay Kemal. Biz Siirt’te köprü, baraj, fabrika ve diğer projelerin toplu açılış törenini yaptık. Siirt’teki o meydan yıllar önce bana cezaevi yolunu göstermişti. Biz oradan cezaevine yürümüştük. Fakat o gün baktım ki Siirt’te o meydan neredeyse iki katı dolu. Aynı anda bu beyefendi de Mersin’deydi. Ama tabi Siirt, Mersin’den daha kalabalıktı. Oradan bize bir laf attı; ‘Herhalde bu rakamı TÜİK’ten aldı’ dedi. Çok zavallı bu adam. TÜİK neyle uğraşır, Emniyet neyle uğraşır, bundan da haberi yok. Emniyet’ten aldığımız rakamlarla Siirt’teki katılımın Mersin’e göre daha yüksek olduğunu öğrenmiş olduk. Kıskanma, çalış senin de olur. Biz çalışıyoruz, bunun neticesinde de Siirt’te elhamdülillah meydanlar tıklım tıklım doluyor. Halbuki ondan öncekileri de takip etmiş olsa; Mersin’e biz de gittik, Mersin’de nasıl bir katılım olduğunu öğrenirdi. Ama tabi takip edemiyor zavallı. Aynı şekilde Adana’yı bir takip et bakalım, neredeydik, nasıl oldu. Bundan sonraki süreçte de bunlar aynı şekilde evelallah devam ediyor, devam edecek. Hiç endişemiz yok. Meydanların dili şu anda çok çok olumlu bir şekilde gelişiyor. Bundan sonraki süreçte de böyle gelişecek. Yağmur, çamur demeden eyvallah meydanlar bizimle hemhal oluyor, bizimle bütünleşiyor” diye konuştu. (İHA)