Son zamanlarda Jeanne D’arc’ın Öteki Ölümü, Ermişler ya da Günahkarlar gibi oyunları başarılı bir şekilde sahneye taşıyan Ekip Tiyatro’nun Genel Sanat Yönetmeni Melih Kayadelen’le Mersin’de sanatın konumu ve sanata yaklaşımlar üzerine konuştuk. Kayadelen, Mersin’de sanatın ve tiyatronun tekrar emeklemeye başladığını ve yakında eskisi rağbet görmeye başlayacağını dile getirdi.
Mersin’de sanatın tekrar emeklemeye başlamasının altında yatan sebepler neler olabilir?
‘tekrar emeklemeye başlamak’! Çok yerinde bir tespit. Yakın tarihimize bakıldığında Mersin’de sanatın çok daha gelişmiş ve halkla çok daha fazla buluşmuş olduğunu görüyoruz. Zaman içerisinde azalan bu bağ şimdi yeniden güçleniyor.
Bunun elbette siyasal ve toplumsal bir çok nedeni vardır. 1980 darbesi ve onun uzantısı iktidarların politikaları sayesinde, düşünmeyen, sorgulamayan ve üretmeyen, sadece biat eden bir toplum yaratıldı. Buna rağmen 1990’ların sonlarına kadar hala okumaya, araştırmaya ve sanata istekli bir kesim varlığını sürdürmeyi başardı. 2000’li yıllarla beraber, kavramların içlerinin boşaltılması ve yozlaşama sürecinin ivme kazanması ile birlikte sanat geniş halk kitlelerine ulaşamamaya başladı. Özellikle bu süreçte ‘Sanatçı’nın tanımı yeniden yapıldı desek yeridir. Eğlence kültürü ve bu kültürün yarattığı yeni ‘sanatçılar’, televizyon aracılığıyla insanların evlerine çok rahat girdi ve kitle iletişim araçlarının amaçlarının tam tersi bir şekilde insanların kültür düzeyini aşağılara çekti. Artık toplum iyi şeyler göremediği için talep de edemedi.
Yine bu dönemde iktidar baskılarının artmasıyla da sanat toplumun ihtiyaç listesinde çok alt sıralara indi. Bu genel tablonun içinde Mersin’de de durum çok farklı değildi. Ama Mersin’e özgü kimi olaylar ve kişiler de kentimizde sanatın ve özellikle tiyatronun yıllarca olduğu yerde saymasına neden olmuştur. Bunların başında sanat yaptığını iddia ederek sanatı katleden kişiler gelmektedir. Tiyatro adına yeni hiçbir şey yapmayan, üret(e)meyen, bildikleri bir kaç oyunu yıllarca sahnelemekten öteye gidemeyen bu insanlardan çok çekti bu kent. Bunların farklı bir versiyonu da her yıl farklı kurumlara yüksek fiyatlarla aynı oyunu ‘satarak’ geçinip gidenlerdi.
Yeni nesil genç, eğitimli ve yenilikçi tiyatrocuların sayesinde tiyatro adına iyi şeyler yapılmaya başlandı. Bu genç kadrolar ve onların grupları 2013 yılında kurulan Mersin Tiyatro Derneği çatısı altında birleşerek, birikimlerini ve imkânlarını ortaklaştırmasıyla da daha istikrarlı bir hal aldılar. Bu ve başka etkenler seyirciden karşılığını buldu.
Yerel yönetimlerin sanata bu kadar uzak durmasında ne gibi sebepler var?
Aslında son yıllarda çok da uzak durdukları söylenemez. Evet uzun yıllar sanatla hiç ‘işleri’ olmadı. Bunda yatırımlara ‘oy’ penceresinden bakılmasının büyük etkisi var. Sanata yapılan yatırımların halkta karşılık bulmayacağı ve dolayısıyla oy olarak geri dönmeyeceği gibi yersiz kaygılar olabilir. Ama özellikle son 1 yılda bazı kımıldanmalar başladı. Şehir tiyatroları, oda tiyatroları kuruluyor. Bunlar umut verici gelişmeler(!)
Şantiyelerle, inşaatlarla kentin bedenini değiştirmeye yönelik çalışmalar içine giren Büyükşehir ve diğer belediyelere kentin ruhunu değiştirebilecek sanata yaklaşımlarını değiştirmeleri için nasıl bir çağrı yaparsınız?
Biraz önce değindiğim gibi belediyeler sanata yaklaşmaya başladılar. Ama bu yaklaşmalar ‘Kentin Ruhunu Değiştirmek’ değil de ‘sanatı geçiştirmek’ üzerine yapılan göstermelik şeyler. Sanatın toplumu dönüştürücü ve geliştirici gücünün farkına varmamış gibi görünüyorlar. Düşünsenize yıllardır var olan bir şehir tiyatrosunun bir sahnesi yok! Oyunlarını kongre merkezinde oynuyorlar. Kongre, seminer, sergi vs için yapılmış bir mekânda tiyatro yapmaya çalışıyorlar. Amfi tiyatro diye Atatürk Parkı’na ucube bir şeyler yapıyorlar. Ve bunları tiyatro adına yapıyorlar. Acı olan da bu.
Bir diğer belediye kültür merkezi yaptırıyor ama bir kültür merkezinde olması gereken donanımdan o kadar yoksun o kadar baştan savma yapılmış ki, binanın adındaki ‘kültür’den utanır oluyor insan.
Bir başka belediye Mersin’de hiç oynanmamış, Mersin seyircisiyle buluşmamış bir oyunu sahnelemeyi tercih etmiyor. Yani hala yeni bir şey yok, hala yeni bir proje yok, hala bir üretim yok. Hazırdan yiyorlar!
Kentimize sanat kimliğini kazandırmak için sanat daha ciddiye alınmalı, sanata yatırımlar yapılmalı ve kendini tekrar etmeyen, yeni projeler üretilmelidir. Şehir tiyatroları özerk olmalı, oyun seçimi özgürce yapılmalı, oyunlar dayatılmamalıdır. Ancak o zaman tiyatro adına iyi şeyler üretebilirler ve kentin ruhunun değişmesine katkıda bulunabilirler. Tabi oyunların sahneleneceği salonları da unutmamak gerek.
Bu konuda Yenişehir Belediyesi diğer belediyelerin örnek alması gereken bir davranış sergiledi (Şimdi bana yine kimi insanlar Yenişehir Belediyesini övdüğüm için ithamlarda bulunabilirler ama Sezar’ın hakkını Sezar’a vermek gerekiyor). Yenişehir Atatürk Kültür Merkezi Mersin’de çok büyük bir boşluğu doldurdu. Bu kültür merkezi, içinde 2 tanesi beş yüz kişilik bir tanesi 1500 kişilik toplam 3 sahneyi barındırmasına rağmen artık bu da yeterli gelmiyor. Mersin’e bunun gibi bir çok kültür merkezi yapılmalı. Ama sanata katkı vermek istiyorlarsa bu salonları yerel gruplara ücretsiz tahsis etmeliler. Ya da en azından şimdiki gibi çok yüksek ücretlerle kiralamamalılar. Yüksek salon kiraları, yerel grupların, dolaysıyla Mersin’de sanatın gelişmesinin önündeki en büyük engellerden biridir.
Mersin’de birlikte yaşam öne çıkarken sanat ve özellikle tiyatro dünyasındaki ayrışmayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Mersinde birlikte yaşamın öne çıktığı konusunda size katılmadığımı belirtmek isterim. Üstelik bunu yalnızca Mersin için değil tüm Türkiye için söyleyebiliriz. Ülke genelinde “Birlikte yaşatmamayı”, halkları, sınıfları ve hatta toplumun en küçük birimlerini bile birbirine düşman etmeyi, ötekileştirmeyi hedefleyen bir siyaset uygulanıyor.
Bu işin toplumsal ve siyasi boyutu. Sorunuzda belirttiğiniz tiyatro dünyasındaki ayrışmaya gelirsek; Aslında herhangi bir ayrışma yok. Aksine Mersin Tiyatro Derneği çatısı altında bir birleşmeden söz edebiliriz. 2013 yılında kurulan derneğe bağlı grupların dayanışması ve birlikte üretmesi söz konusu. Tabi ki bu çatı altında olmayı istemeyen kişi ya da gruplar var. Onların bu tercihlerini ayrışma olarak değerlendirmek çok gerçekçi olmayacaktır. Olsa olsa ‘hazımsızlık’ denebilir. Bunun da herhangi bir “dış mihrak”dan kaynaklı durum olmadığını söylemeliyim. Tamamen bireylerin egoları, hırsları ve en çok da ticari kaygılarından kaynaklı bir durum.
Oyunlarda hep aynı izleyici yüzleri mi var?
Elbette ki kemikleşmiş diye tabir edebileceğimiz ve her oyunumuza gelen bir seyirci kitlemiz var ve bu her oyunumuzda daha da artıyor. Her oyunda yeni yüzler görüyoruz. Mersin’in nüfusu göz önüne alındığında daha ulaşmamız gerek çok fazla seyirci olduğunu biliyoruz. Amacımız bu ulaşamadığımız insanlara ulaşabilmek.
Salon sıkıntısı sanatınızı etkiliyor mu?
Mersin’de salon sıkıntısı olduğu sanırım herkes tarafından biliniyordur. Bunu burada bir kez daha uzun uzun anlatmaya gerek yok. Sorunuzun cevabı ise ‘sadece maddi anlamda etkiliyor’. Biz oyunlarımızı oynayacak salon bulmakta zorlanıyoruz. Bulduklarımızın da kira bedelini ödemekte zorlanıyoruz. Dolayısıyla da oyunlarımızı bir sezonda en fazla 4 ya da 5 kez oynayabiliyoruz. Bu durum da biraz önce sorduğunuz sorudaki ‘aynı izleyici yüzleri’ değiştirmemizi, çoğaltmamızı zorlaştırıyor. Tiyatro seyircisini arttırmayı daha uzun süreye yayıyor ve daha çok emek harcamamızı gerektiriyor.
Bunun dışında salon sıkıntısının bizim sanatımıza olumsuz bir etkisi bulunmuyor. Maddi kaygılardan kaynaklı sanat anlayışımızdan ödün vermedik bugüne kadar. Vermeyi de düşünmüyoruz.
Saydığınız onca olumsuz şartlara rağmen Ekip Tiyatro hala niye tiyatroyla uğraşıyor? Bildiğim kadarıyla Ekip’teki herkesin başka bir mesleği var. Günün onca yorgunluğu üzerine akşam mesaiden sonra bir de tiyatroyla uğraşacağınıza neden gidip Marina’da bir yorgunluk kahvesi içmiyorsunuz? Ekip Tiyatro’nun beklentisi ne?
Bizim amacımız, kendi imkânlarımız ve birikimlerimiz dahilinde yaşadığımız kente, tiyatro aracılığıyla bir şeyler katabilmek. Aynı zamanda kendimizi de geliştirmek. Şimdilik zor şartlarda tiyatroyla uğraşıyoruz ama çok da uzak olmayan bir gelecekte Mersin’e tiyatro adına çok daha fazla şeyler kazandıracağız. Bunun ön çalışmalarına başladık. Konuşmanın başından beri bahsettiğimiz olumsuzlukları aşmak için Ekip tiyatro olarak bir proje hazırladık ve 1-2 yıl içinde de hayata geçireceğiz.
YORUMLAR