Ana Sayfa Arama Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

İD DE TAKILIP KALAN GÜRUH..!

Ünlü psikanalist Sigmund Freud,

Ünlü psikanalist Sigmund Freud, insan kişiliğini, id, ego ve süperego olarak üç kısma ayırmıştır…

İdi(ilkel duygu), haz duygusunun anında tatmin edilmesi olarak.

Egoyu(benlik), kabul edilebilir gerçeklik algısıyla haz duygusunun tatmin edilmesi olarak.

Süperegoyu(toplumun kuralları) ise, vicdan, aile, arkadaş çevresi ve toplumun izin verdiği şekilde hazzın tatmin edilmesi olarak tanımlamıştır…

Sigmund Freud, kişiliği bu üç temel öğeye ayırırken insanın kademeli büyüme dönemleriyle birlikte değerlendirmesini yapmıştır.

Bebeğin acıktığında emme isteğini hemen gerçekleştirmek istemesini, idsel dürtülerinin yani hazzın giderilmesi olarak görmektedir…

Egosal dürtülerde ise bir kontrol mekanizması işlediğini savunmuştur.
Ego, dürtülerini kontrol altında tutmayı öğrenmiştir. Hazzını gerçekleştirmeden önce neyi nasıl yaparsam daha düzgün işler, gerçekliğiyle ilgilenir.

Uykusu gelen bireyin, bebekler gibi her anda uyumayıp, kendisine uygun zaman ve mekanlarda uyumayı tercih etmesi gibi…

Superegoya örnek verecek olursak, cinsel dürtüleri etkisi altındaki bir birey topluluk içinde bu dürtülerini tatmin edemeyecektir.
Ettiği anda toplumun tepkisine yol açacağını bilir…

Bu üç silahşör sürekli olarak birbiriyle çatışsa da, Freud’a göre sağlıklı bir insanda bu kavramların birbiriyle uyumlu olma zorunluluğu vardır…

Bebeklik dönemindeki İd, ile yetişkinlik dönemindeki idi birbirine karıştırmayalım. Bebeklik dönemindeki id, gelişimin bir parçasıdır…

Bebeğin önceliği fizyolojik ve psikolojik ihtiyaçlarıdır. Karnı acıktığında veya susadığında ağlayarak ihtiyacını giderecektir. Uykusu geldiğinde anne kokusunu isteyecektir…

Bebeklerin ihtiyaçları ertelenemez.
Ve bebeklerin ihtiyaçları anında yerine getirilmelidir. Bunun bebeğe herhangi bir zararı olmadığı gibi güven duygusu gelişmesi açısından da önemlidir.

Bebeklerin bilişsel gelişimleri tamamlanmadığından ego veya süperego da gelişmiş değildir.
Bu da gayet normal bir süreçtir.
Bebek yaptığı hiç bir davranışın bilincinde değildir…

Yetişkinler ise;
bebeklikten çıkıp ego ve superego bilincine varırlar. Kendi ihtiyaçları karşılanırken(idsel-ilkel ihtiyaçları) egonun ve de superegonun denetimi altındadır.
Ego, idi hizaya sokar.
Onun ihtiyacını kabul edilebilir şekile sokarak gerçekleştirirken, Süperego da toplumun onayından geçmesini sağlar…

Ancak yetişkinlik döneminde İdsel(ilkel) dürtülerinde saplanıp kalmış bireyler, ego ve superegodan bağımsız bir şekilde hareket edebilmektedirler.
En ilkel ve bencil hazları doğrultusunda, dürtüsel ve kontrol edilemez eylemlerde çok rahat bulunabilirler…

Bu durumdan da hiç rahatsızlık duymazlar. Verdikleri kararlar ve bu kararların sonuçlarından ötürü sorumluluk duymazlar. Bu insanlar için cinsel dürtülerde bulunmak, öldürmek, gibi eylemleri o anlık idsel(ilkel) dürtüleriyle gerçekleştirirler.
Bu tür insanlar, empati, sempati, vicdan, ayıp gibi kavramlardan oldukça uzaktırlar.

Aklına gelir ve yapma dürtüsüyle eylemini gerçekleştirir.
Sonucunu veya sonunu hiç düşünmeden, anlık yaptığı eylemin hazzını alırlar…

Toplumdaki adlarını sapık, cani, sosyopat, psikopat… gibi betimleyebilirim.

Gün geçmiyor ki, iki yaşındaki çocuğa tecavüz edilmesin..!
Gün geçmiyor ki, küçük çocuklar acımasızca öldürülmesin..!

Gün geçmiyor ki, yakıp yıkan, saldırıp, öldüren id seviyesinde kalmış bir güruh haberleri duymayalım..!

Küçük bir çocuğun öldürülmesinde sekiz, on kişinin adı geçebiliyor..!

“Sekiz, on kişi mi idsel dürtüler yaşıyor?” diye soracak olursanız.
Cevabım “evet” olacaktır. Hatta bir adım daha ileri giderek izleyicilerin de aynı idsel zaafları olduğunu iddia edebilirim…

Sekiz, on kişinin gücü ancak bir çocuğa mı denk gelebiliyor(!)

Bu idsel dürtülerde kalmış güruh ile ilgili maalesef örnekler çığ gibi büyümekte…

Muska satıp, insanları aldatan güruha karşı çıkan Ferhunde’yi, aynı güruh linç etmedi mi..?

Önce yumruklar savruluyor, yere düşen Ferhunde’nin kafasını ezmek için taşlar atılıyor.

Ölmüş olan bedeni, işkenceden kurtulamıyor..!

Bir binanın tepesine taşınıp oradan da atılıyor,
o da yetmiyor arabayla üzerinden geçiliyor,
o da yetmiyor yakılıyor..!

Yine başka coğrafyada kız çocuğuna toplu tecavüz yapılıyor!
Hastaneye kaldırılıyor, hastanedeki eğitimli doktorumuz da tecavüz ediyor..!

Yine ismini vermek istemedigim başka bir ülkede, orman yangınlarını sanal ortamda paylaşıp, üzüntüsünü dile getiren doğa sever youtuber, yangını söndürmeye, yardım etmeye gidiyor…

Başka bir güruh tarafından yangının bu “youtuber” ın başlattığı iftirasına maruz kalıyor ve hemen id seviyesinde kalmış güruhlar topluluğu biraraya gelerek, yuotuberi oracıkta öldürüyor.

Yangından daha hızlı bir şekilde..!

Ölüm şekli Ferhunde’yle aynı.

Youtuber yakılarak öldürülüyor. Bir ağaç gibi.
Bir orman gibi..!

Ülkemiz de gülü gülistan değil..!

İd seviyesinde kalmış güruhlar silsilesi..!

Bu güruhlarla hiç karşılaşmamak dileğiyle…