Ana Sayfa Arama Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

SOHBET KÖŞESİ: TASARIM MI, TESADÜF MÜ? ALLAHIN VARLIĞINI ANLAMAK VE DİNE İNANMAK ( 16 )

Allah’ın varlığını ve birliğini

Allah’ın varlığını ve birliğini kabul etmek demek o yüce yaratıcıyı sevmek demektir.
Allah’ı seven, O’nun emrine ve O’nun peygamberi olan Hz. Muhammed’e (a.s.) itaat eder, hayatına bu doğrultuda yön verir. Ayeti kerimede buyrulur:
“De ki: ‘Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.’”
Kur’an-ı Kerim’de mü’minlerin, Allah’ı sevmesinden söz eden ayetler bulunduğu gibi, Allah’ın da sevdiklerinden ve sevmediklerinden bildiren ayetler vardır.
Allah, iyilik yapanları, tövbe edenleri, temizlenenleri, kendisine karşı gelmekten sakınanları, sabredenleri, tevekkül edenleri, adaletli davrananları ve kendi yolunda savaşanları sever. Haddi aşanları, bozguncuları, kâfirleri, zalimleri, kibirlenenleri, savurganları, hainleri sevmez. Allah’ın kulunu sevmesi kulu için mutluluk kaynağıdır. Çünkü bu sevgiyi O’nun yardımı ve koruması, kulunu başarılı kılması, lütuf ve ikramları takip eder.
Allah’ın varlığını ve birliğini kabul etmek demek o yüce yaratıcının gönderdiği dini de kabul etmek demektir.
Allah tarafından gönderilen din nedir?
Dine inanmanın sebepleri nelerdir?
Acaba din doğuştan mıdır?
Sonradan mı insanların zihnine yer etmiştir?
Dinlerde ortak özellikler nelerdir?
Hak dinler, batıl dinler günümüzde nasıl algılanmalıdır?
Allah tarafından gönderilen Hıristiyanlıkla, Musevilikle, Müslümanlığın konumu nasıldır?
Varlığını ve birliğini akli ve nakli delillerle anlatmaya çalıştığımız Cenab-u Allah tarafından gönderilen hak dinler ile batıl dinler konusunu enine boyuna sizlerle paylaşmak istiyorum.
Din; Allah’ın görevlendirdiği Peygamberler tarafından akıl sahibi insanlara tebliğ edilen, onlara rahat, huzur, saadet yollarını gösteren, onları dünya ve ahirette mutluluğa ulaştıran bir inanç sistemidir.
Bazı fikir ve düşünceler insanlarla birlikte doğmuşlardır.
Din fikri de insanlarla birlikte doğmuş, insanlık var olduğu sürece onunla birlikte yaşayacaktır.
Allah yarattığı varlıklar içerisinde insanları kötülüklerden uzaklaştırma, iyiye güzele, doğruya yöneltmek için gönderdiği emirleri peygamberleri aracılığı ile göndermiştir.
İlk insan ve ilk Peygamber Hz. Âdem’den, son Peygamber Hz. Muhammed (SAV)’e kadar 124 bin (bir rivayete göre, 224 bin) Peygamber gönderilmiştir.
Peygamberler insanlık tarihi boyunca, Allah’ın emir ve yasaklarını insanlara bildirmiş, son Peygamber Hz. Muhammed’in gelişiyle birlikte Peygamberlik halkası tamamlanmış ve ilahi emirler onun bildirimi ile son bulmuştur.
Peygamber; Cenabı Allah’ın, Cebrail (A.S) vasıtasıyla insanlara tebliğ etmek üzere vahiylerini bildirdiği seçkin kimsedir.
Peygamberler; İnsanların dünya ve ahrette saadete ulaşmaları için lüzumlu prensipleri, Cenabı Allah’tan, Cebrail vasıtasıyla alan ve bu İlahi hükümleri ümmetlerine tebliğ eden İlahi elçilerdir.
Peygamberlerde bulunan ortak özellikler; günahtan, isyandan masum olmaları yani günah işlememeleri…
Emanete riayet etmeleri…
Doğru sözlü olmaları…
Akıllı, uyanık, zeki olmaları…
Ve… Allah’tan aldıkları emirleri ümmetlerine ulaştırmalarıdır.
Bugün bütün insanlık en son gönderilen gaye-insan, ufuk-Peygamber Hz. Muhammed’in getirdiği dine uymakla yükümlüdür.
Allah’ın, peygamberleri aracılığı ile gönderdiği din öyle ilahi bir kanundur ki; İnsanlara yaradılışlarının gayesini ve onlara mutluluk yollarını öğretir. İnsanların kendilerini yaratan yüce Allah’a karşı nasıl teşekkür edeceklerini, hangi ahlak kurallarına uymalarının gerektiğini hatırlatır.
İnsanları en fazla etkileyen duygu din duygusudur.
Bu duygu sonradan öğretilmiş bir inanç şekli olmayıp doğuştan bir özelliktir.
Bu özellik Hz. Âdem’le birlikte doğmuş ve sonsuza kadar devam edecektir.
Dünyada kurulan devletlerin ortaya koyduğu anayasa benzeri fikirler o devletlerle birlikte yok olmuşken, unutulmayan sadece din fikri, dini kurallar, dini gelenek ve görenekler, örf ve adetlerdir.
Din, tarihin her döneminde cemiyetlerin temel kavramları şeklinde etkin bir güç olarak kendini göstermiştir.
İnsanlar yapı ve yaradılış itibariyle dindar olmak ve dinin varlığını kabul etmek durumundadır.
Dinin varlığını kabul eden, Allah’ın emirlerini yerine getiren, yasaklarından kaçınan, iyiliklere yönelen, kötülüklerden uzaklaşan insanlar mutlu olagelmişlerdir.
Din inancı; Âdem Peygamber’den bu yana asırlar boyunca her türlü aleyhte propagandalara, her türlü baskı, zulüm ve işkencelere rağmen varlığını sürdüre gelmiştir.
Bu inanç; Terbiye ile verasetle, mizaçla da izah edilemez.
Eğer bunlarla izah edilecek olsaydı bir önceki insanlara bu inanç nereden gelecekti?
Dini inancın başlangıcı ilk insan Hz. Âdem’e dayanmaktadır.
Sonucu da insanlığın sonuna kadar devam edecektir.
Din inancı Allah’la insanlar arasındaki ilişkileri düzenler, insanların Allah’a karşı görevlerinin ne olduğunu öğretir.
Allah’ın yarattıklarına karşı nasıl hareket edilmesinin gerektiğini gösterir. İnsanların birbirleri ile olan İlişkilerini düzene koyar.
İlmi veriler, tarihi araştırmalar dinin insanlarla birlikte doğduğunu göstermektedir.
Allah’ın yarattığı İlk insan Hz. Âdem aynı zamanda bir Peygamber olarak görevlendirilmiş ve Allah’tan aldığı emirleri insanlara duyurmuştur.
(Devam edecek )