Danışman, Anamur’un 7 -8 km. batısında ovadan birazca yüksekte denize bakan bir düzlüktür. Selçuklulardan yakın zamana değin bir eğlence yeriymiş burası. Yayla göçünün başlayacağl Nisan ayının ortalarında bu ıssız yer insanlarla dolup taşar, davulların, gırnataların sesi Toroslara vurur, yankılanırmış.
Çevredeki beyler gelip en önce yerleşirlermiş. Kıldan çadırlarını kurarlar, sonradan Toroslardaki yörük beyleri birer birer inerlermiş düze. Kılcal giysili görkemli çobanlar yağ, kaymak getirirlermiş katırlada, develerle. Sürmeli koçlar keserler orta yerde yanan meşe odunlarının közünde külleme edilir, yavşan kokulu kınalı keklikler kızartırlarmış. Canlı kekik kafeste, yamaçlarda öterken. Saz ustaları, kaval ustaları yörenin, Karacaoğlan’ın türkülerini çalar, söylerlermiş. Kıbrıs’tan getirilen Rum dilberleri dökülüp saçılırlar, bel kırarlarmış. Al yanaklı, tokucak beIikli, kara gözlü yörük güzelleri ateş düşürmüş genç beylerin, yüreğine. Bir hafta süren yemeli, içmeli, davullu, zeybekli eğlenceler bütün bir yaz yaylalarda dilden dile dolaşıp masal olurmuş. Sonunda da Danışman eğlenceleri türkü olmuş, dudaklarda, oyun olmuş ayaklarda. Gelmiş bugünlere değin.
Danışman düzlüğü Şenliklerinin üçüncü gününde gençler kendi aralarında oyunlar oynar gösteriler sunar, yarışmalar yaparlardı.
Orta yaşlı tecrübeli Yörükler gençlere yön tahminleri, yön bulma, çadır kurma, koyun ve keçilerde ayak kırılma – çıkma – burkulma esnasında yapılacak işlerle ilgili bilgiler verirlerdi.
Onlarca oyundan bir tanesi şöyle idi :
Gençler kızlı erkekli bir yuvarlak daire şeklinde oturarak dizilirler, bir tanesi dairenin dışında ayakta kalırdı.
Ayakta kalan Yörük gencinin elinde ucu düğümlü bir peşkir olurdu.
Arkalarında dolaşırken peşkiri birinin arkasına bırakır kaçmaya başlardı.
Arkasında peşkir bırakılan genç peşkiri alarak onu kovalar yetişirse arkasına vurur ve yerine otururdu.
Yetişemezse peşkiri bırakan onun yerine oturur ve kendisi ayakta kalırdı. Oyun bu şekilde devem ederdi.
Çom oyunu, çellik oyunu, halat çekme oyunu, birdir bir oyunu, eşyaları tanıma oyunu, Yörük çadırı kurma oyunu, yer kapmaca oyunu, ses tanıma oyunu, sopa atıp tutma oyunu, cıngırtlak oyunu… gibi pek çok oyunlar oynanırdı.
Bu oyunlar hiçbir zaman vakit doldurmak için oynanmaz, öğretici, eğlendirici olmasına özen gösterilirdi.
Orta yaşlı Yörük’ler yaylalarda keçi otlatan gençlerin gece gündüz yönlerini bulabilmeleri için onlara değişik bilgiler verirlerdi.
Yıldızlarla yön bulmayı anlatırken kutup yıldızının, büyükayı ve küçükayı’nın yerlerinin sabit olduğu anlatılırdı.
Yön bulmada karıncaların yuvalarından çıkardıkları toprakları daima güneye yığdıkları, ağaçların rüzgâr sebebiyle devamlı güneye doğru eğik oldukları, kayalardaki yosunların genelde kuzey tarafta bulunduğu öğretilirdi.
Kara çadır kurma yöntemleri, insanlar ve hayvanlar için gerekli olan ilk yardımların nasıl yapılacağı ile ilgili bilgiler verilirdi.
Yörük ateşinin nasıl yakılması gerektiği anlatılırken üç uzun ağacın bir idam sehpası gibi üsten birleştirilmesinin, bağlanmasının gerektiği, ortasından yere doğru taşıyıcı bölümün sallandırılmasının icap ettiği, altına yakılan ateş ile nasıl yemek pişirileceği, kütüklerin nasıl üst üste birbirine paralel vaziyette konup tutuşturulmasının icap ettiği tatbikatlı bir şekilde anlatılırdı.
Danışman düzlüğünde en az 10 ayrı yerde geceleri yörük ateşi yakılır her yer gündüz gibi aydınlanırdı.
Dördüncü gün şenliklerinde davullar, sazlar, kavallar, klarnetler, kemanlar çalınır; Türküler söylenir Anamur – Bozyazı ve civar illerden gelen aşıklar ellerinde sazlar ile karşılıklı atışmalar yapar, söylenen sazlı sözlü türküler şenliklere damgasını vururdu.
Yörükler arasında saz ve kaval çalma adeti çok eskilere dayanmakta idi.
Aşıklar arasındaki atışmaların sonunda Yörük ağaları, Anamur beyleri aşıklara hediyeler verir o yıl derledikleri yöreye has manileri de söylemeleri istenirdi.
Maniler dört mısralık bağımsız şiirlerdi.
Halkın ortak malı olan maniler her yıl yerli âşıklar tarafından derlenir ve Danışman şenliklerinde söylenirdi.
O yıl yerli âşıkların derledikleri maniler şunlardı;
İnanma zemheri ayazına
Gün var iken kar yağar
Güvenme avrat sözüne
Eri var iken er arar.
***
Ortaköylü azgın olur
Sarıcağı düzgün olur
Nasradın’dan gız alan
Canından bezgin olur
***
Ala kilimin yüzüyüm
Buğday ununun özüyüm
Aslımı sorarsanız
Ahmet ağanın gızıyım
***
Anamur’un darısı
Tatlı olur sarısı
Yiyen bilir dadını
Bulunursa irisi
***
Maniler saz ve kaval eşliğinde söylenirdi.
Saz ve kaval; Yörüklerin çadır kültürüne girmişti.
Saz ve kavalın asılacağı direkler bile belirlenmişti.
Danışman düzlüğü’ne kurulan çadırlarda yörük çadırı kültürünün görüntülerine rastlanırdı.
Çadır içinde; Kilimler, çullar, çuvallar, heybeler, duz torbaları, orta direğe asılı Kuran’ı Kerim, silah, fişeklik, saz torbası, kaval Torbası, İdare lambası, yayla çadırlarında olduğu gibi burada da görünürdü.
Danışman şenliklerinin beşinci gününde el sanatları sergilenirdi.
El sanatlarının içinde özel desenli kilimler, çullar, çuvallar, heybeler, duz torbaları, eğirtmeçler, tahtadan yapılan ibrikler, kaşıklar, tokucaklar, sini – şiş – oklava – senitler, sazlar, kavallar, erkek- kadın kıyafetleri, tülbent için boncuk örme, dantel, yün el örgüsü, ceket ve kazaklar sergilenir ve satışa sunulurdu.
El sanatlarının en güzel örnekleri kilim’lerdi.
( devam edecek)

