’Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı seçimini Sayın Tufan Erhürman kazanmıştır.’’
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Ersin Tatar, KKTC’de 19 Ekim’de yapılacak cumhurbaşkanı seçimi öncesinde AA’ya açıklamalarda bulunmuştu.
Seçimi bir varoluş seçimi olarak değerlendirdiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Sayın Ersin Tatar, Cumhuriyetçi Türk Partisi cumhurbaşkanı adayı Tufan Erhürman’ın federasyonu savunduğunu belirtmişti.
KKTC Cumhurbaşkanı Tatar, son 5 sene içinde iki devletli çözüm siyasetini dünyanın gündemine getirmeye başardığını vurgulayarak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın desteğiyle bu politikanın uluslararası toplum tarafından idrak edildiğini dile getirmişti.
Sayın Ersin Tatar, KKTC’nin, Türk Devletleri Teşkilatı’nda gözlemci olarak kabul edilmesinin yine kendi döneminin başarıları arasında yer aldığını aktarmıştı.
Halkın yaşadığı bazı ekonomik sıkıntılar ile ülke idaresinde yaşanan birtakım sorunlardan dolayı şahsının eleştirilmesinin kendisini üzeceğini ifade eden Tatar, şunları kaydetmişti:
“Benim burada halkıma söyleyeceğim, Cumhurbaşkanının esas görevinin dış siyaseti yürütmek olduğu ve aynı zamanda Türkiye ile ilişkileri en iyi şekilde sürdürmek olduğudur.
Ben Türkiye ile ilişkileri en iyi şekilde sürdürdüğüme inanıyorum.
Türkiye’nin her bölgesini ziyaret etmiş ve Türkiye ile çok iyi münasebetler kurmuş bir cumhurbaşkanıyım.
İki devletli çözüm siyasetini dünyanın önüne koyduk. Türk Devletleri Teşkilatında yerimizi alıyoruz.”
Sayın Ersin Tatar, KKTC Cumhuriyet Meclisi’nde kabul edilen “Kıbrıs Sorununa İki Devletli Çözüm” konulu kararın oylanmasına ana muhalefet Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin (CTP) katılmadığını anımsatmıştı.
19 Ekim’de yapılacak seçimin iki devletli çözüm ile federasyon modeli arasında bir referandum niteliğinde olduğunu yineleyen Tatar:
“İki devletli çözüm, benim seçimi kazanmam, istikrarın sağlanması, Türkiye’yle uyumlu şekilde ekonomik istikrarın yakalanması, kalkınma için de doğru bir zemin yaratacaktır.
Dolayısıyla her bir vatandaşımızın sandığa gidip, yüksek bir katılım oranıyla halk iradesini ortaya koyması için çağrıda bulunuyorum.” ifadelerini kullanmıştı.
Gazze’de yaşananların, kendilerine, Kıbrıs Adası’nda 1960’lar ve 1970’lerde Kıbrıs Türklerinin yaşadıklarını tekrar hatırlattığını söyleyen Tatar, Türk askerinin Ada’daki varlığının kıymetli ve önemli olduğunun altını çizmişti.
Tatar, “Gazze’de yaşanan tüm bu olanlar, vatandaşlarımız tarafından önemsenmeli.” diye konuşmuştu.
Sayın Ersin Tatar, iki devletli çözüm siyasetinin KKTC’nin egemen bir devlet olarak yaşatılmasını, anavatan Türkiye ile garantörlük ilişkilerini ve adadaki Türk Silahlı Kuvvetleri varlığının sürdürülebilirliğini kapsadığını belirmişti.
Buna karşın olası bir federatif modelde ise, Türkiye AB’ye üye olmadığı için Kıbrıs Türkeri’yle ilişkilerin yavaş yavaş olumsuz anlamda değişebileceğini ifade etmişti. Sayın Tatar, böylesi bir yolda Türkiye’yi adadan çekilmeye ve garantörlük statüsünü kaldırmaya zorlayabilecek şartların gelişebileceğini ve Türkiye’yi Doğu Akdeniz’den dışlama çabalarının artacağını dile getirmişti.
Sayın Cumhurbaşkanı bu sözleriyle KKTC’nin aydınlık geleceğine parmak basmıştı.
Yeni görevinde başarılarının devamını diliyoruz.
Sayın Cumhurbaşkanının; Kıbrıs Adası’nda 1960’lar ve 1970’lerde Kıbrıs Türklerinin yaşadıklarını tekrar hatırlatması, Türk askerinin Ada’daki varlığının kıymetli ve önemli olduğunun altını çizmesi o günlerde kurulan Türk Mukavemet Teşkilatının faaliyetlerinin unutulmaması gerektiğini hatırlatmaktadır.
Türk Mukavemet Teşkilatını anlayabilmek için Kıbrıslı Türklerin çektikleri sıkıntıları iyi bilmek lazımdır.
Türk Mukavemet Teşkilatı (kısaca TMT), Kıbrıs Türk toplumunun taksim hedefini gerçekleştirmek için faaliyet gösteren silahlı örgüttür.
İlk olarak Kıbrıslı Rumların EOKA örgütüne karşı faaliyet göstermek üzere 1957’de kurulan Türk Mukavemet Teşkilatı, 1958’de fiilî olarak faaliyet göstermeye başlamıştı.
Daha sonraları Millî Muhafız Ordusu, Akritas örgütü ve EOKA-B ile mücadele etti. 1 Ağustos 1976 tarihinde Kıbrıs Türk Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı’na dönüştürüldü. Üyelerine “mücahit” denmekteydi.
Kıbrıs Harekatı’nın başladığı 20 Temmuz 1974 tarihinde Türk Mukavemet Teşkilatı üyesi 17.151 mücahit bulunuyordu.
Türk Mukavemet Teşkilatı, 23 Kasım 1957 akşamı, Lefkoşa varoşlarındaki Eğlence ‘de, Türkiye Kıbrıs Büyükelçiliği görevlisi Mustafa Kemal Tanrısevdi’nin evinde, Rauf Denktaş, Burhan Nalbantoğlu ve Mustafa Kemal Tanrısevdi tarafından kurulmuştu.
Geçtiğimiz yıl finali gerçekleştirilen “Bir Zamanlar Kıbrıs” adıyla başlayan ve ‘’Kıbrıs Zafere Doğru’’ diye devam eden dizi, Kıbrıslı Türklerin var oluş mücadelesini anlatıyordu.
Dizi; 1963 ile 1974 yılları arasında Ada’daki Türklere uygulanan Rum-Yunan zulmünü gerçek olaylardan esinlenerek ekrana taşınmıştı.
Kıbrıslı Türkler, o yıllarda Ada’da yaşadıklarını en zorlu zamanları olarak hatırlıyor. En büyük istekleri ise o günleri tekrar yaşamamak.
“Kıbrıs Zafere Doğrunun konusu şöyleydi;
Rauf Denktaş, Makaryos tarafından adadan sürgün edilmiş, Kıbrıs’a alınmamaktadır.
Denktaş, yanında Türk Mukavemet Teşkilatının efsane bayraktarı, komutan Ali Rıza Vuruşkan ile birlikte gizlice deniz yoluyla adaya girer.
Diğer tarafta ailesine kavuşmuş olan Kemal Dereli, artık tam anlamıyla mücahit olmaya hazırdır.
Gizemli bir törenle Türk Mukavemet Teşkilatı yemini eden Kemal ve Derviş, Ankaralı ile gizli görevlerine başlar. Nişanlısı Ayşe’nin Kıbrıs’a geldiğinden habersiz Ankaralı, Mücahit Kemal ve yeni mücahitlerden oluşan ekip ayrılmaz bir operasyon takımıdır.
Tarihe geçen bir direniş gösteren Türk Mukavemet Teşkilatına bağlı bu 713 kişilik mücahit topluluğu, kendilerini dört taraftan sarmış 15 bin düşmana karşı savaşacak, bir direniş destanı yazmıştır.
Onlara katılıp son darbeyi indirecek olan Pilot Yüzbaşı Cengiz Topel ise Türkiye’den gelen 64 savaş jeti ile Rum tarafını bombardımana tutup Türkiye’nin ilk hava şehidi olarak yürekleri dağlayan bir ölümle tarihe kahraman olarak geçecektir.
TRT 1’de yayımlanan dizide merhum Rauf Denktaş’ın Türkiye’den Kıbrıs’a gizlice geçmesinden bahsedilmiştir.
Dizide Mersin adının geçmesi Anamur için de bir gurur kaynağı olmuştur.
Anamur Kıbrıs için o dönemde çok önemli görevler üstlenmişti.
Reo’larla yüzlerce araç Kıbrıs’a gitmek üzere Anamur iskelesine silah ve mühimmat taşımış ve geceleri gizlice kayıklarla Anamur’dan Türk Mukavemet Teşkilatına yani Kıbrıs mücahitlerine ulaştırılmıştı.
Anamur’a Hava Radar Mevzii Komutanlığı kurulmuş ve Kıbrıs savaşı buradan yönetilmişti.
Anamur’da KIBRISIN SESİ adıyla bir radyo istasyonu kurulmuş ve buradan Mücahitlere mesajlar gönderilmişti.
Sayın Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’a yeni görevinde de başarılar dileriz.
Hoşça kalınız.

