Mustafa Kemal Atatürk 17 Mart 1923’te Mersin ziyaretinde, “Mersin’e sahip çıkınız” demiştir.
Ancak günümüzde, 3 Ocak 1922 de kapıdan silahla kovduğumuz işgalciler, bugün para dolu çantalarla, iş vaatleriyle, çıkarcı yerli işbirlikçilerle örtülü olarak yeni bir işgali gerçekleştiriyorlar.
Maden arama ve madencilik faaliyeti yapan şirketlerin bir çoğu Türk firması görünümlü, yabancılara hizmet eden veya yabancı ortaklı şirketlerdir.
Çoğunlukla kuruluş aşamasında sahipleri ve ortakları Türk olan maden şirketleri, daha sonra hisselerinin tamamını veya önemli bir kısmını büyük paralar karşılığı yabancılara satmaktadır. Dolayısıyla ülkemizin madenleri daha çok yabancıların eline geçmektedir. Bunun yarattığı vahşi madenciliğin sonuçlarını son örneğini İliç/Elazığ’da büyük bir ölümlü kaza ile yaşadık.
ANADOLU’DA MİLYONLARCA YILDA OLUŞMUŞ SIRADAĞLARI ÜZERİNDE ÇOK ZENGİN MADEN YATAKLARINA SAHİPTİR
Jeolojik olarak, Asya kıtasının uzantısı olan Anadolu Yarımadası , Afrika kıtasının güneyden günümüzde her yıl 1-3 milim Kuzey’e doğru, Asya kıtasını (Anadolu ve ege Adaları altından geçen jeolojik katmanlardan) sıkıştırdığını bir Bilim Teknik dergisinde okumuştum.
Bu hareketlilik nedeniyle, Anadolu’da yerin kilometrelerce altında fay hatları ve kırılmalar nedeniyle yüzyıllar boyu depremler oluşmaktadır.
En son 2023 yılı başlarında Güney Doğu Anadolu Fay Hattı‘nın üzerinde bulunan on ilimizde büyük bir fay hatların harekete geçmesi ve Antalya’ya kadar uzanan domino etkisi fayların kırılmasıyla büyük bir deprem felaket yaşadık. 50.000’den fazla insanımız öldü.
Aslında, Akdeniz çanağın da ilk çağlardan bu yana büyük depremler olmaktadır. Bunun en büyük kanıtı Mersin’deki Soli antik kenti harabeleridir. Kıbrıs ve Mersin arasında yaşanan büyük bir deprem sonrasında oluşan tsunami ile yıkılmış Çamurlu topraklar altında kalmıştır.
TOROS SIRADAĞLARI NADİR ELEMENTLERE SAHİPTİR
Anadolu coğrafyamızda milyonlarca yıl önce yaşanan bu çok büyük depremlerde , ilk çağlardan beri denizin içinden veya karada mağmaya yakın katmanların yer üstünde dağ veya ova olarak yer almaktadır. Toros (Bolkarlar) sıradağları da böyle jeolojik olaylar sonucu yükselmesinden neden olmuştur .
Lise ve üniversite öğrenciliğimizde kimya derslerinde -kimyasal elementler tablosunda- okuduğumuz, ancak nerede ve nasıl çıkarıldığını bilmediğimiz bir çok kimyasal elementler vardı.
Bugün teknoloji ilerledikçe bazı nadir bulunan elementlerin önemi artmaktadır Örneğin, son yıllarda Lityum(Li) elementinin, elektrikli araçların aküsünde uzun süre depolamayı sağlayan bir element olduğunu ve gelecekte çok ihtiyaç duyulacak bir element olduğunu öğrendik .
Öte yandan ABD başkanı Trump‘ın Zelenski ve Erdoğan ile resmi görüşmelerinde magazin haberi olarak gündeme gelen -nadir elementler- konusunu dünya gündemine taşıdı.
Bugünde gündemimizde olmayan ama gelecekte bunun gibi bir çok bor madeni gibi bir çok kimyasal minerallerin ülkemizde çok olduğu anlaşılıyor. Bugün madenlerimiz en büyük . Maden ve minerallerimiz aslında bugün ve gelecekte işleyebilecek yüksek teknolojiye sahip olunca çok önemli bir gelir kaynağımız olabilecektir.
21. YY SU VE GIDANIN YÜZYILI OLACAK
20. YY petrol ve enerjinin yüzyılı idi. 21. YY Suyun ve Gıdanın yüzyılı olacağı konusunda tüm bilim insanları ve uzmanlar hemfikirdir.
Ancak, Ülkemizde bu yıl yaşadığımız büyük kuraklık nedeniyle yağışların yüzde 30 azaldığını resmi olarak ifade edilmektedir.
Öte yandan iklim krizi nedeniyle geçen yıl yaşadığımız don felaketinden dolayı bölgemizde meyve /sebze üretimi önemli ölçüde azalmıştır. Artık bundan sonra benzer gelişmelerle giderek daha çok karşılaşacağımız haberleri ulusal medyamızda yer almaktadır.
Ülkemiz, çoktan tarımda kendi kendine yeterli ülkeler içinden çıkmıştır. Tarımsal da ithalatı her geçen yıl artmakta, ülkemizin ekonomisi giderek açık vermekte açlık tehlikesi artmaktadır.
Bu koşullarda, önemli bir ihracat kalemimiz olan madencilik faaliyetlerinin yapılması esnasında Mersinliler olarak doğamıza ve suyumuza karşı çok daha dikkatli ve özenli olmamız gerekiyor.
Öte yandan, Mersin Büyükşehir Belediyesi yetkilileri, bu konuda barajların doluluk oranının azaldığını ifade ederek içme suyunun daha dikkatli kullanması gerektiğini ilan panolarında sık sık duyuruyor.
TOROS DAĞLARI GEÇİRGEN BİR YAPIYA SAHİPTİR
Jeolojik olarak Toros dağlarının (Bolkarlar) geçirgen toprak ve kaya katmanlardan oluştuğu bilinmektedir. Bu nedenle Toros dağlarında karların erimesi ile oluşan çok sayıda yeraltı ve yerüstü dereleri ve nehirleri vardır. Özellikle görünmeyen yeraltı suları ve dereleri çoktur.
Bunların en popüler olanları Mersinlerin çok iyi bildiği Narlıkuyu’daki plajlarda, deniz suyunda içinde yer yer çok soğuk su katmanları olması ve -cennet -cehennem turistik mevkiinde – mağara dibinde uğultusunu duyduğumuz yeraltı Nehri’nin varlığıdır .
MÜFTÜ DERESİNİN ÇIKIŞ NOKTASI ARSLANKÖY’DEKİ PINARLARDIR
Rahmetli babam Halil Erkan’dan çocukluğumdan beri duyduğum bu ifade, çocukluğumdan beri ben de içimde taşıdığım bir gurur kaynağı olmuştur. Bu nedenle Aslanköy’den çıkan bu pınar suları güzergahı üzerindeki pınarlardan ve derelerden beslenerek Mersin’de Müftü Deresi olarak Akdeniz’e kavuşmaktadır. Bu nedenle Arslanköy‘deki pınarlarda ve gözde olabilecek eksilme ve zararlar karışabilecek kimyasallar, Mersin’e kadar uzanan güzergahta tüm yerleşim alanlarının su ihtiyacını ve sağlığını olumsuz etkileyebilecektir.
BOKSİT MADENİ İÇERİĞİNDE SAĞLIĞA ZARARLI MİNERALLER VARDIR
Bu madenlerden -örneğin boksit madeni- hakkında arama motoru Google’da yaptığım aramada aynen şu bilgiler karşıma çıktı.
“Boksit, alüminyumun üretiminde kullanılan birincil ham madde olup genellikle alüminyum oksit mineralleri olan -gibsit, böhmit ve diasporan’dan oluşur. Boksit, yoğun kırmızı ya da kahverengi renklere sahiptir ve yüksek alüminyum içeriği ile dikkat çeker.
İlaveten:
“Havacılık endüstrisinde alüminyum oksit tozunun varlığı, özellikle bu partiküller solunduğunda, solunum yollarında tahriş, öksürük, nefes alma zorlukları ve akciğer rahatsızlıkları gibi solunum sorunlarına neden olabilecek sağlık riskleri oluşturabilir” ifadeleri yer almaktadır.
VAHŞİ MADENCİLİĞE KARŞI ÇIKMAK ANAYASAL SORUMLULUĞUMUZDUR
Anayasamızın 56. maddesi tüm yurttaşlarımıza doğanın ve çevrenin korunması konusunda açık bir -anayasal sorumluluk ve ödev – vermektedir.
Bu nedenle Maden işletmeciliği çok dikkat ve özenle(yüksek maliyetle) yapılmadığı taktirde veya vahşi (ucuz) madencilik yapıldığı zaman, dinamit de patlatma sonucu ve taşıma esnasında havanın ve suyun kirlenmesine tarım üretiminin sularımızın azalmasına ve insan ve hayvan sağlığımızın bozulmasına neden olmaktadır.
Geçtiğimiz yıllarda ülkemizde ikibinin üzerinde maden arama ruhsatı izni verildiği başında yer almıştır. Yerel basında, Toroslar ilçesine bağlı alanlarda -38 adet maden arama izni -verildiği haberleri çıkmıştır.
Bu nedenle başta çevre il müdürlüğü olmak üzere, belediye başkanlarımız ve yerel yönetimlerimizle birlikte tüm Mersinler olarak geleceğimiz adına çok hassas olmalıyız.
SONUÇ OLARAK;
MERSİN’DE TOROSLARIN ZİRVELERİNDE ÇOK SAYIDA AÇILACAK, DENETLENMESİ ÇOK ZOR MADEN OCAKLARI HAVAMIZA, SULARIMIZA VE SAĞLIĞIMIZA BUGÜN VE GELECEKTE ÇOK BÜYÜK BİR TEHDİTTİR.
MERSİNLİLER KENDİNİZ VE ÇOCUKLARINIZ İÇİN AYAĞA KALKMA VE DİLEKÇE İLE ÇEVRE İL MÜDÜRLÜĞÜNE İTİRAZ ETME ZAMANIDIR.
YA ŞİMDİ, YA HİÇBİR ZAMAN..!

