Mersin Kadın Platformu üyelerine, yapılmamış bir eyleme katıldıkları iddiasıyla idari para cezaları gönderilmişti. Mersin Kadın Platformu Mersin Adliyesi önünde cezaları protesto etmek adına basın açıklamasında bulundu. Açıklamayı okuyan Fatoş Sarıkaya, “16 Eylül 2025 tarihinde hiçbir biçimde gerçekleşmemiş bir eyleme katıldığımız iddiasıyla, en az 17 kadına Kabahatler Kanunu’nun 32. maddesi kapsamında “mülki amirin emrine aykırı davranmak” gerekçesiyle idari para cezaları tebliğ edildi. Bu hukuki görünümlü saldırı, kadınların kamusal alanda görünürlüğünü, sözünü ve örgütlü mücadelesini bastırma amacı taşıyan erkek devlet politikalarının güncel bir tezahürüdür. Tebligatlarda belirtilen yer ve tarihte herhangi bir eylem yapılmamış olmasına rağmen düzenlenen bu cezalar yalnızca keyfiliğin değil, kadınlara yönelik sistematik bir gözdağının göstergesidir.” dedi.
“Adalet mücadelesi bu tip cezalarla durdurulamayacak!”
En çarpıcı örneğin, söz konusu gün Kayseri Bünyan T Tipi Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan Akdeniz Belediyesi Eş Başkanı Nuriye Arslan’a da aynı gerekçeyle para cezası gönderilmesi olduğunu belirten Sarıkaya, “Bir kadının cezaevinde bulunduğu tarihte dışarıda eyleme katıldığının iddia edilmesi, idarenin ne denli gerçeklikten koptuğunu, kadınları sindirmek adına hukuku dahi araçsallaştırmaktan çekinmediğini açıkça ortaya koymaktadır. Bu cezalar, maddi hatayı dahi aşan bir hukuksuzluk ve açıkça siyasi bir baskıdır. Bu tip baskılar, Mersin Kadın Platformu’nun on yılları bulan mücadele pratikleri, dayanışmadan aldığı gücü ve kararlılığı karşısında hiçbir zaman engelleyici bir noktada olmamış ve olamayacaktır. Kadınların ve LGBTİ +ların eşitlik, özgürlük ve adalet mücadelesi bu tip cezalarla durdurulamayacaktır. Avukat arkadaşlarımızla birlikte tüm bu idari yaptırımlara itiraz edeceğimizi kamuoyuna bildiriyoruz.” şeklinde konuştu.
“Bu saldırının karşısında duracağız”
Sarıkaya şöyle devam etti;
“Daha önce benzer keyfi cezalara karşı yürüttüğümüz hukuk mücadelesinde mahkemeler tarafından haklı bulunmuş, Anayasa Mahkemesi’nin lehimize verdiği kararlarla barışçıl toplanma hakkımız defalarca tescillenmiştir. Bugün de aynı kararlılık ve hukuk bilgisiyle, kadınların anayasal haklarına yönelik bu saldırının karşısında duracağız. 8 Mart’tan bu yana kadınlara yönelik polis şiddetinin, çanta arama dayatmalarının, barikatların ve gözdağı politikalarının giderek sertleştiğini görüyoruz. Gökkuşağı bayrağının suç sayılmaya çalışılması, kadınların en temel demokratik haklarını kullanmasının ‘tehdit’ olarak değerlendirilmesi, erkek devlet aklının kadın düşmanı politikalarının bir parçasıdır. Bu ülkenin hukuki güvenliği, kadınların hak mücadelesi zayıfladıkça değil; aksine kadınların ve LGBTİ+ların ısrarı, dayanışması ve hukuka sahip çıkma kararlılığıyla güçlenecektir.”
“Dayanışmamız, sözümüz ve feminist direnişimiz büyüyerek sürecek”
“Biz kadınlar ve LGBTİ+lar, korkutma ve para cezaları üzerinden yaratılmaya çalışılan baskıya boyun eğmeyeceğiz. Yazılı hukuka da, sokaklara da, haklarımıza da sahip çıkmaya devam edeceğiz. Bugün burada baskılar karşısında mücadelemizden bir adım bile geri atmayacağımızı yıllardır olduğu gibi belirtirken, bugün burada gösterilen mücadelenin onlarca katı yarın 25 Kasım’da yine sokaklarda olacak. Yarın sokakları dolduracak binlerce kadın ve LGBTİ+ yaymaya çalıştıkları korku iklimine nasıl direnildiğinin, mücadelenin önündeki engellerin nasıl aşıldığının en büyük kanıtı olacak. Mücadelemizden de isyanımızdan da bir adım geri çekilmeyeceğiz; dayanışmamız, sözümüz ve feminist direnişimiz büyüyerek sürecek.”

