DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Mersin Milletvekili Mehmet Emin Ekmen ve 20 milletvekili tarafından zeytin ve zeytinyağı sektöründe yaşanan sorunlar için Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına araştırması önergesi verdi. Ekmen, “Mersin’in Mut ilçesi 14 milyon zeytin ağacıyla Türkiye’de ilk 10’da yer alan bir havza ve buranın bir özel, spesifik mikroklimatik özelliği var; Toroslar, hemen altında Göksu Deltası, onun da altında Akdeniz; bir Allah vergisi olarak başta mantar olmak üzere sıfır hastalık, sıfır hastalık olduğu için de sıfır ilaç kullanımıyla zeytinlerimiz yetişiyor. Eğer bu konuya yerel idare ve merkezi idare özel bir gündem başlığıyla eğilse bunların organik olarak sertifikalandırılması kaçınılmaz olur. Ben de, Mut Ziraat Odası Başkanımız ile Mut’tan zeytin üreticisi, hem bahçe sahibi hem yağ fabrikası olan bir Beyden bilgileri alıyordum. Zeytinyağı mevzusu her açıldığında AK Partililer haklı olarak 2002’de 90 milyon olan zeytin ağacı sayısının 2024’te 200 milyonu aştığını söyledi. Biz de bu veriyle konuşuyoruz. Yani bu noktada zeytin ağacı sayısının artması, bugüne gelmesi gibi mevzuların dışında, bu yıl Türkiye hem kuraklık hem don etkisi nedeniyle 2024 yılına göre yüzde 35 zeytinyağı kaybıyla hasadını tamamlamış bulunuyor.” dedi.
Uluslararası Zeytin Konseyi’nin 27-28 Ekim tarihlerinde Madrid’de yaptığı toplantıların ardından ortaya çıkan rakamların dünyada en yüksek verim kaybının Türkiye’de gerçekleştiğini gösterdiğni belirten Ekmen, ”Avrupa ülkelerinde de… Fas’ta yüzde 35’lik bir artış var, Türkiye’de yüzde 43’lük düşüş ile en keskin düşüşün olduğu görülüyor. Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi Başkanı Mustafa Tan’ın açıkladığı bilgilere göre ise Türkiye’nin bu sezon zeytin üretimi 2 milyon 450 bin ton olacak. Bu zeytinin 740 bini sofralık, kalan 1 milyon 710 bin tonu ise yaklaşık 310 bin ton zeytinyağına dönüşecek. Bu da az önce ifade ettiğim gibi yüzde 35’lik bir kayba tekabül ediyor. Tabii ki bazı ön tedbirlerle hasar miktarı azaltılabilirdi ama bu tabloda kuraklık ve donun belirleyici bir etkide bulunduğu gözüküyor. Sadece üreticiler değil ihracatçılar ve sanayiciler de zeytinyağı üretim maliyetinin arttığından müşteki çünkü girdi fiyatları artıyor ve âdeta 1 litre zeytinyağının maliyetinin 200 liraya kadar yükseldiğini ifade ediyorlar. İspanya’da 4-5 avroda; Amerika, Japonya, Kanada pazarlarında benzer fiyatlarla rekabet eden Yunanistanlı, İspanyalı, İtalyalı üretici ile Türkiyeli üretici de rekabet edemiyor, ihracatçı da rekabet edemiyor.” şeklinde konuştu.
Açıklama şöyle devam etti;
”Türkiye zeytinyağında ilk destekleme primi 98 yılında litre başına yaklaşık 40 sent olarak başladığı. Ancak sonraki yıllarda TL’ye çevrildi. Arkadaşlar, 2024’te İspanya kendi zeytin üreticisine ton başına 1,2 euro destek verirken Türkiye sadece 3 sent -evet, sadece 3 cent- destek veriyor ve böyle bir destekle de tabii ki ne üreticinin ne ihracatçının rakipleriyle mücadele etmesi mümkün değil. Arkadaşlar bir konuda uyarıda bulunuyor, evet, bu yıl yüzde 35 üretim düşüşü var, evet, üretici de ihracatçı da zor durumda ama sakın ha, üretim yüzde 35 düştü diye diğer kalemlerde olduğu gibi burada da ithalatın kapısını açmayın, üreticinin elindeki malı iyice değersiz hâle getirmeyin; birinci uyarımız bu. Birinci uyarımız ithalatın kapısının açılmamasıydı. İkincisi, doğrudan üreticiye ve ihracatçıya zeytinyağında özel destek paketleri açıklanmalı ki biri üretmeye devam etsin, öbürü de üretilmiş bir malı dünya piyasasında rakipleriyle rekabet edebilecek şekilde sunabilsin. Bir başka alınabilecek tedbir, ormanlarda bulunan zeytinliklerin yasal bir statüye kavuşturularak üretiminin devam etmesi; gübre, işçilik, enerji, ambalaj, nakliye gibi birçok kalemde hem üreticinin hem de fabrikacının kaynağında desteklenmesi gerekiyor ve bu konularda alınacak tedbirlerin behemehal alınması gerekiyor tıpkı donda olduğu gibi. Biliyorsunuz, şubat ayının don felaketinin ödemeleri henüz bu ay yapılmaya başlandı. Gecikme mevcut tabloyu ağırlaştıracak.”

