Bir zamanlar tarih kitaplarında kalmış gibi görünen “İpek Yolu” hayali, bugün yeniden canlanıyor. Ancak bu kez, kervanların değil; veri akışının, enerji hatlarının ve stratejik ticaret yollarının geçtiği bir çağdayız. Ve bu çağın merkezinde sessiz ama derinden yükselen bir aktör var: Türk Devletleri Teşkilatı (TDT).
Son dönemde Brüksel’deki temaslarıyla dikkat çeken TDT, artık yalnızca kültürel bir birlik ya da sembolik bir dayanışma zemini olmaktan çok öteye geçmiş durumda. Rakamlar bunu açıkça söylüyor: 2,1 trilyon dolarlık bir GSYİH, 1,1 trilyon dolarlık ticaret hacmi… Üstelik bu rakamlar, üye ülkelerin tamamının potansiyelini henüz tam anlamıyla devreye sokmadığı bir dönemde karşımıza çıkıyor.
Brüksel’in Duyduğu Yeni Ses
Avrupa Birliği, uzun süredir doğuya baktığında Çin’i, enerji söz konusu olduğunda da Rusya’yı görmeye alışmıştı. Ancak şimdi tablo değişiyor. Brüksel’in kapısını çalan, Kazakistan’dan Kırgızistan’a, Azerbaycan’dan Özbekistan’a kadar uzanan bir dayanışma zinciri.
TDT Genel Sekreteri Kubanıçbek Ömüraliyev’in son açıklamaları, bu yeni jeoekonomik tabloyu özetler nitelikteydi: “Avrupa ile Asya arasında gerçek bir bağlantıyız.” Bu cümle, aslında geleceğin ticaret haritasının koordinatlarını veriyor.
Orta Koridor: Bir Alternatiften Fazlası
Rusya-Ukrayna savaşı, küresel ticaretin ne kadar kırılgan olduğunu bir kez daha gösterdi. Kimi rotalar kapandı, kimi limanlar sessizliğe büründü. İşte bu noktada “Orta Koridor”adını verdiğimiz hat, adeta küresel lojistiğin yeni atardamarı olmaya aday.
Bu rota sadece daha kısa değil; aynı zamanda jeopolitik açıdan daha güvenli ve ekonomik olarak daha sürdürülebilir bir alternatif. Avrupa ile Çin arasında iki bin kilometre daha kısa bir yol, milyarlarca dolarlık tasarruf anlamına geliyor. Üstelik bu hattın merkezinde Türk devletleri var.
Enerjiden Dijitale Yeni Bir Güç Haritası
TDT ülkeleri, yalnızca coğrafi konumlarıyla değil, sahip oldukları genç nüfus, enerji kaynakları ve yenilenebilir enerji potansiyelleriyle de dikkat çekiyor. Dünya enerji krizinin eşiğinde, Avrupa’nın Rus gazına bağımlılığını azaltma çabaları sürerken, bu potansiyel daha da anlam kazanıyor.
Orta Asya’nın enerji rezervleri, Kafkasya’nın stratejik konumu ve Türkiye’nin Avrupa’ya açılan kapı rolü birleştiğinde, ortaya sadece bölgesel değil, küresel bir enerji ekseni çıkıyor.
Kültürel Kardeşlikten Ekonomik Güce
Birliğin temelinde tarihsel bağlar, ortak dil ve kültür var. Ancak bugün, bu kardeşlik duygusu sadece geçmişin romantizmiyle değil, geleceğin ekonomik vizyonuyla da şekilleniyor. Türk Devletleri Teşkilatı, artık “ortak geçmiş” kadar “ortak gelecek” fikrini de temsil ediyor.
Belki de TDT’nin asıl başarısı burada: Politik kutuplaşmaların ötesinde, pragmatik bir ekonomik akıl inşa edebilmekte.
Sonuç: Avrupa İçin Yeni Bir Yol, Asya İçin Yeni Bir Umut
Avrupa, uzun süredir kendi iç meselelerine gömülmüş durumda: Yeşil Mutabakat, göç politikaları, enerji dönüşümü… Fakat göz ardı edemeyeceği bir gerçek var: Yeni İpek Yolu’nun kalbi artık Türk dünyasında atıyor.
Eğer Brüksel, bu yükselen gücü zamanında fark eder ve gerçek ortaklıklar geliştirirse, hem Avrupa’nın hem de Asya’nın geleceği daha dengeli bir zemine oturabilir.
TDT’nin yükselişi, belki de bugünün değil; ama yarının dünya düzenini anlamak isteyenler için en dikkatle izlenmesi gereken hikâyelerden biri.

