Teknoloji: Öğrencinin Yeni Sınıf Arkadaşı

Eğitimde teknoloji doğru kullanıldığında öğrencinin başarısını artıran güçlü bir araç. Ancak aşırı ekran süresi ve rehbersizlik, akademik başarıyı düşürebiliyor.

Eğitim artık dört duvar arasında değil. Bugün öğrenciler, dünyanın öbür ucundaki bir profesörden çevrim içi ders alabiliyor, yapay zekâ destekli uygulamalarla eksik konularını analiz edebiliyor. Teknoloji, öğrenmenin sınırlarını yeniden çiziyor.

Yapılan araştırmalar da bunu doğruluyor. UNESCO’nun 2024 Eğitim Teknolojileri Raporu’na göre, teknoloji destekli öğrenme ortamlarında öğrencilerin akademik başarı oranı ortalama %23 artış gösteriyor. Özellikle etkileşimli simülasyonlar ve oyun tabanlı öğrenme sistemleri, öğrencilerin derslere katılımını iki katına çıkarıyor.

Ancak bu tablo tamamen pembe değil. OECD’nin “Dijital Eğitim ve Başarı” araştırmasına göre, öğrenciler günde 4 saatten fazla ekran başında kaldığında dikkat dağınıklığı oranı %38, yüzeysel öğrenme oranı ise %42 artıyor. Yani teknoloji, doğru kullanılmadığında öğrenmeyi desteklemek yerine zayıflatabiliyor.

Uzmanlar bu konuda bir “denge modeli” öneriyor. Teknoloji, öğrencinin hızına ve öğrenme biçimine uyum sağlayan bir rehber araç olmalı. Sanal laboratuvarlar deney imkânı sunarken, çevrim içi kütüphaneler farklı bakış açılarını öğrenciye kazandırıyor. Ancak bu araçlar bilinçli kullanılmadığında sadece birer dikkat dağıtıcı hâline gelebiliyor.

Sonuç olarak, teknoloji ne iyi ne kötü; onu nasıl kullandığımız belirleyici. Eğitimciler, veliler ve öğrenciler birlikte bir öğrenme ekosistemi oluşturduğunda, teknoloji gerçekten öğrencinin en çalışkan sınıf arkadaşı olabilir.

Bilgi:

UNESCO verilerine göre, dijital araçlarla desteklenen derslerde öğrencilerin öğrenme kalıcılığı %25 oranında artıyor.