Nöbetçi Eczaneler
Avrupa Birliği ile İsrail arasındaki diplomatik ilişkilerde yeni bir gerilim dalgası yaşanıyor. AB’nin Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas, İsrail-AB Ortaklık Anlaşması kapsamındaki ticaret hükümlerinin askıya alınması yönündeki planı doğruladı. Bu adım, Gazze’deki durumun ciddiyetine dikkat çekmek için atılan önemli bir diplomatik hamle olarak görülüyor.
Almanya ve İtalya’nın Kilit Rolü
Bu öneri, AB Konseyi’nde nitelikli çoğunlukla onaylanması durumunda hayata geçecek. Ancak burada kritik bir engel bulunuyor: Almanya veya İtalya gibi büyük ülkelerden en az birinin desteği gerekiyor. Şu ana kadar bu iki ülke, İsrail’in Gazze’deki askeri operasyonlarını durdurmaya yönelik AB girişimlerine karşı çıktı. Bana kalırsa bu durum, AB içindeki ortak bir dış politika oluşturmanın ne kadar zorlu bir süreç olduğunu bir kez daha gösteriyor. Büyük devletlerin çıkarları, ortak kararları engelleme gücüne sahip.
Kallas, bu ülkelerin mevcut plana karşı çıkmaları halinde, Gazze’deki durumu kabul edilemez buluyorlarsa alternatif öneriler getirmeleri gerektiğini vurguluyor. Bu yaklaşım, sadece eleştirmek yerine yapıcı çözümler sunulmasını talep ediyor.
Ekonomik Bedel ve Diplomatik Mesaj
Kallas, askıya alınacak ticaretin İsrail için “ciddi bir maliyeti” olacağını belirtiyor. 2024 yılında AB ile İsrail arasındaki 42,6 milyar avroluk ticaretin yaklaşık yüzde 37’si tercihli ticaret kapsamında gerçekleşti. Bu, AB’nin sadece siyasi değil, ekonomik gücünü de kullanarak İsrail üzerinde baskı kurmaya çalıştığını gösteriyor. Ekonomik yaptırımlar, diplomatik mesajların en etkili yollarından biri olmaya devam ediyor.
Peki bu hamle, sadece bir sembolik eylem mi, yoksa gerçek bir değişime yol açabilir mi? Bu sorunun cevabı, Almanya ve İtalya gibi kilit oyuncuların vereceği karara bağlı. Gazze’deki insani kriz devam ederken, uluslararası toplumun bu duruma kayıtsız kalması beklenemez. Ancak, AB’nin bu iç bölünmüşlüğü aşarak ortak bir tavır sergileyip sergilemeyeceği, bu krizi nasıl yönettiğinin bir göstergesi olacak.