Nöbetçi Eczaneler
Mersin Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erkan Aktaş, kentin ekonomik yapısı ve gelişim sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Aktaş, Mersin’in lojistik, dış ticaret, tarım, orman ve su ürünleri, inşaat, turizm ve enerji gibi birçok alanda öne çıktığını belirterek, “Sanayi sektörü iddialı olmasa da son yıllarda belirli bir ivme yakalamıştır” dedi.
Kentin çok kimlikli ekonomik yapısına dikkat çeken Aktaş, “Sektörler doğal olarak kendi ekseninde bakıyor. Bu bakış haklı yanlar taşısa da yetersiz kalıyor. Mersin’in gelişiminde çok yönlü bakış zorunludur” ifadelerini kullandı.
İnşaat sektörü sessiz ama etkili
Son dönemde kamuoyunda daha çok lojistik, dış ticaret ve tarımın konuşulduğunu hatırlatan Aktaş, buna karşılık inşaat sektörünün sessiz ama etkili biçimde kentin büyüme dinamiklerini yönlendirmeye devam ettiğini söyledi. Özellikle Tece–Erdemli hattında hızla artan yeni yapı stokunun nüfus artışını beraberinde getirdiğini, buna karşın altyapı sorunlarını derinleştirdiğini vurguladı.
“Plansız büyüme kenti krizlere sürükler”
Mersin’in en büyük riskinin plansız büyüme olduğunun altını çizen Prof. Dr. Aktaş, “Şehir içi ve şehir dışı ulaşımda ciddi eksiklikler vardır; trafik yoğunluğu ve toplu taşıma yetersizliği kronikleşmektedir. Elektrik altyapısı artan nüfus ve sanayi talebini karşılamakta zorlanıyor, su yönetimi hem içme suyu hem de tarımsal sulama açısından kritik bir sorun haline geliyor. Bu altyapı sorunları çözülmeden sürdürülen hızlı yapılaşma, gelecekte kenti çok daha büyük krizlere sürükleyecektir” diye konuştu.
Akademik destek vurgusu
Mersin’in geleceğine dair politika üretiminde kurumsal hafıza, ortak akıl ve akademik danışmanlığın önemine işaret eden Aktaş, “Kurumlar adına yapılan açıklamaların mutlaka uzman akademisyenlerin katkısıyla hazırlanması gerekir. Aksi halde, bilimsel bir süreçten geçmemiş beyanlar olarak kalır ve yöneticiler değiştikçe görüşler de değişir. Kurumsal bakış, akademik destekle güçlendirilmelidir” dedi.
“Yeşil dönüşüm kaçınılmaz”
Mersin’in çok kimlikli ekonomik yapısının yeşil dönüşüm ve çevre hassasiyeti çerçevesinde bütünleştirilmesi gerektiğini dile getiren Aktaş, “Ulaşım, enerji, tarım ve sanayi politikalarının çevreyi gözeten, iklim değişikliğine uyum sağlayan bir yaklaşımla kurgulanması, kentin sürdürülebilir geleceği için kaçınılmazdır” ifadelerini kullandı.