Ana Sayfa Arama Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Gümrük Masasında Siyaset: AB ile ABD Ne Üzerinde Anlaşıyor, Ne Bekliyor?

Dünya ticaretinin iki büyük aktörü olan Amerika Birleşik Devletleri ile

Dünya ticaretinin iki büyük aktörü olan Amerika Birleşik Devletleri ile Avrupa Birliği, uzun süredir sürtüşmeli geçen ticaret ilişkilerini masada çözme çabasında. İki taraf, geçtiğimiz haftalarda İskoçya’da bir araya geldi ve siyasi düzeyde bir uzlaşıya vardı. Ancak işler sadece siyasetle bitmiyor, işin teknik kısmı hâlâ netleşmiş değil.

AB Komisyonu Sözcüsü Olof Gill’in yaptığı açıklamalara göre, ABD tarafı nihai belge için önerilerini Avrupa’ya iletti. AB de bu önerileri inceleyecek ve kendi katkılarını ekleyecek. Ancak dikkat çekici olan şu: Taraflar hâlâ net bir takvim açıklamaktan kaçınıyor. “Yakında olur” deniyor ama bunun ne kadar “yakın” olduğu belirsiz.

Anlaşmanın özü şu: AB, ABD’den büyük miktarda enerji ürünü satın almayı ve yine milyarlarca euroluk yatırım yapmayı taahhüt ediyor. ABD de bu jestin karşılığında, özellikle otomotiv gibi sektörlerde uyguladığı yüksek gümrük vergilerini düşürecek. Fakat otomobil ithalatındaki gümrük vergisi hâlâ yüzde 27,5’te. Söz verilen yüzde 15 seviyesine henüz inilmedi. Bu da özellikle Avrupalı otomotiv üreticilerinin canını sıkıyor.

Öte yandan, bu anlaşmanın yasal bir bağlayıcılığı yok. Ortak bir bildiri olacak, evet, ama uygulama tamamen tarafların siyasi iradesine bağlı. Yani bugün söylenenler yarın unutulabilir mi? Maalesef uluslararası ilişkilerde bunun örneklerini bolca gördük.

Kısacası, şu anda yaşanan şey bir tür diplomatik satranç. Her iki taraf da adım adım ilerliyor, acele etmiyor. Fakat iş dünyası sabırsız. Özellikle yüksek vergiler nedeniyle rekabet gücü azalan üreticiler, net kararlar ve hızlı uygulamalar istiyor.

Bu noktada sorulması gereken soru şu: Ekonomik işbirliği siyasete ne kadar bağlı olmalı? Kararlar teknik mi olmalı, yoksa siyasi pazarlıkların gölgesinde mi kalmalı?

Cevabı henüz ortada yok. Ama bir gerçek var: Dünya artık sadece küresel krizlerle değil, küresel müzakerelerle de şekilleniyor.