Ana Sayfa Arama Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

KUTLU DOĞUM HAFTASI, MEVLİD MERASİMLERİ VE MEVLİD’İN TARİHÇESİ…

Kutlu Doğum Haftası, 1989’da başlatılan Süleyman Hayri Bolay’ın teklifi ile
Kutlu Doğum Haftası, 1989’da başlatılan Süleyman Hayri Bolay’ın teklifi ile Türkiye Diyanet Vakfı tarafından desteklenen, her sene farklı bir gündem üzerinden Peygamberimiz Hz. Muhammed’in anlatılmasını hedefleyen etkinliklerdir.
Kutlu Doğum Haftası yalnızca ülkemizde kutlanmaktadır.
Peygamberimiz Hz. Muhammed’in doğum günü kabul edilen 20 Nisan tarihinde kutlanan güne ilişkin yapılan etkinlikler son senelerde 14-20 Nisan arasında yapılmaktadır.
Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri, 1989 yılında hicri takvime göre Mevlid kandilinin ardından düzenlenirdi. 1989 yılından sonra ise miladi takvime göre uyarlandı.
Mevlid, Suudi Arabistan dışında, Kuzey Afrika’dan Endonezya’ya kadar İslam ülkelerinin bazılarında resmi bazılarında gayr-ı resmi olarak kutlanmaktadır. Türkiye’de ise Hz. Peygamber’in kutlu doğumu, 1989 yılına kadar Kamerî takvime göre Rebiülevvel ayının 12. gecesinde Mevlid kandili olarak kutlanmaktaydı.
Peygamberimizin doğum yıldönümü kutlamalarına, Hulefa-ı Raşidin, Emevî ve Abbasi dönemlerinde rastlanmamaktadır.
Kutlamalar, İslam ülkelerinde belli bir dönemden sonra başlamıştır.
İlk defa Fatımî Şii devletinde Muiz Lidinillah tarafından resmi devlet töreni şeklinde düzenlenmiştir.
Daha sonra da Eyyubîler zamanında Erbil Atabegi Muzaferrüddin Kökböri’nin bu kutlamayı halka açık bir şenlik şeklinde yaptığı bilinmektedir.
Endülüslü seyyah İbn Cübeyr’in 1183 yılında Mekke’ye yaptığı seyahatini anlattığı hatıratından, Hz. Peygamber (as)’in doğum gününde, dünyaya geldiği evin ziyarete açıldığını öğreniyoruz.
Mısır’daki kutlamalar, Memlükler döneminde de (1250-1517) ihtişamlı bir şekilde devam etmiştir.
Kuzey Afrika ve Endülüs’te, ise Müslüman halkın, Hıristiyan bayramlarını kutlamalarını önlemek için kadı Ebü’l- Abbas Ahmed es-Sebtî el-Azefî tarafından “veladet kutlamaları” şeklinde başlamıştır.
Tunus’ta Sultan Ebû Fâris Abdülaziz el-Mütevekkil zamanında (1394-1434) başlayan Mevlid kutlamaları, Hüseynîler zamanında (1705-1957) Osmanlılar örnek alınarak bir devlet törenine dönüştürülmüştür.
Osmanlı’da III. Murat, 1588 yılında resmi olarak mevlid kutlamalarını başlatmıştır.
Ancak gayr-ı resmi olarak bu tarihten önce de kutlamaların yapıldığı ve Süleyman Çelebi’nin 1409’da meşhur mevlidini yazdığı bilinmektedir.
1910 yılı itibariyle Mevlid, Osmanlı Devleti’nde resmi bayram olarak ilan edilmiştir.
Cumhuriyet’ten sonra ise bu bayram kaldırılmıştır.
Üniversitede ‘’ İslami Türk Edebiyatı ‘’ diye bir dersimiz vardı. Öğretim üyemiz Dr. Necla Pekolcay’dı.
İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü’nde öğrencilik yıllarımda İslami Türk Edebiyatı öğretim üyemiz muhterem hocam Sayın Necla Pekolcay’ın tutturduğu ders notlarında Mevlid Merasimleri ile ilgili doyurucu bilgiler vardı.
Dr. Necla Pekolcay hocamızın tutmamızı istediği ders notlarında Süleyman Çelebinin yazdığı Mevlit’inin İstanbul Kütüphanelerinde tespit edilebilen nüshalarının sayısı 51 adettir.
Sayın hocamız yaptığı araştırmada İstanbul Kütüphanelerinde 30 çeşit ve 100 nüsha Türkçe Mevlit tespit etmişti.
Bunlardan 48 tanesinin diğer şahıslara ait olduğunu belirtmişti.
Yine aynı araştırmasında İstanbul Kütüphanelerinde 71 nüsha Arapça, 55 adet Farsça, 3 adet Arnavutça, 1 adet Kürtçe, 1 adet Rumca olmak üzere 81 adet mevlit metni tespit etmişti.
Herkesçe ve Boşnakça mevlit metinlerinin varlığından da bahsetmişti.
Dr. Necla Pekolcay hocamı buradan rahmetle anıyorum.
Mevlid ile ve mevlid merasileriyle iltili bize anlattıklarından bazılarını sizlerle paylaşmak istiyorum:
İslâm dünyasında mevlid merasimi ilk defa, Mısır’da hüküm süren Fatımîler (910-1171) tarafından tertiplenmiştir.
Bu merasimler saraya ait olup, sadece devlet erkanı arasında cereyan etmekte idi.
Fatimîler, Hz. Ali (r.a.) ve Fatıma (r.anha.)’ın doğum günlerinde de mevlid merasimleri tertip ederlerdi.
Sünnî müslümanlarda ilk mevlid merasimi, Hicri 604 yılında, Selahaddin Eyyubî’nin eniştesi ve Erbil atabeği Melik Muzafferuddun Gökbörü tarafından tertiplenmiştir.
Uzun hazırlıklarla düzenlenen merasimler, bütün halkı kapsayan bir şekilde düzenlenirdi. Muzafferuddin, çevre bölgelerden fakıh, sûfi, vaiz ve diğer âlimleri Erbil’e çağırır ve kutlamalar gayet debdebeli bir şekilde cereyan ederdi.
Daha sonra, değişikliğe uğrayarak, Mekke’de de mevlid merasimleri tertiplenmeye başlanmıştır
Mekke ve Medine’den sonra mevlid merasimleri, İslam coğrafyasının her tarafında birbirinden farklı şekillerde tertiplenmeye başlanmış ve bu, bugüne kadar sürekliliğini korumuştur.
Osmanlılar tarafından mevlid, ilk defa III. Murat zamanında, 1588’de resmi hale getirildi. Merasimler, belirlenmiş teşrifât kaidelerine uygun olarak sarayda tertiplenir, ayrıca, önceleri Ayasofya Camii’nde, sonraları ise Sultan Ahmed Camii’nde yapılan merasimlere, devlet erkanıyla birlikte halk da katılırdı.
Bu merasimlerde, önce müezzin tarafından Kur’an-ı Kerîm okunur, bunun peşinden de vaazlar verilirdi. Daha sonra mevlidhân kürsüye çıkar ve bir bölüm okuduktan sonra iner hediyesini alır ve ikinci mevlidhan kürsüye çıkarak, okumaya devam eder ve belirlenmiş kaideler çerçevesinde mevlid kutlamaları son bulurdu.
Rasulullah (s.a.s.)’ın doğumunu ve hayatını medh ve senâ eden, “Mevlid” adını taşıyan çok eser kaleme alınmıştır.
Bu eserler daha sonra, mevlid merasimlerinde, mevlidhanlar tarafından teğannî ile okunmaya başlanmıştır.
Bunların Türkçede en meşhur olanı Süleyman Çelebi’nin Vesiletun-Necât adındaki mevlididir.
Mevlid metinlerini kaleme alanlar, hiç bir zaman hanendeler tarafından camilerde, makamlı bir şekilde, ibadet yapıyor süsü verilerek türkü, şarkı söyler gibi okunmasını akıllarına getirmemişler; yalnızca Peygamber’e olan aşırı sevgileri onları, onun hatırasını canlı tutmak için bu tür eserleri yazmaya sevketmiştir.
On üçüncü ve on dördüncü asırlarda Anadolu’da dini edebiyat büyük gelişme göstermişti.
On beşinci asırda Anadolu’da görülen kültür ve edebiyatın gelişmesi Osmanlı hanedanının mensuplarının yaşadığı alanlarda görülmeye başlamıştır.
İkinci Murat, Fatih Sultan Mehmet, İkinci Beyazıt, Cem Sultan pek çok şiir yazmış Yıldırım Beyazıt’ın oğlu emir Süleyman da şairleri himaye etmiştir.
Bu arada kıymetli eserler ortaya çıkmıştır.
Mevlit; O dönemde yaşayan Süleyman Çelebi’nin yazdığı “Vesîletü’n-necat” isimli eseridir.
Süleyman Çelebi’nin hayatı hakkında fazla bilgi olmamakla birlikte Birinci Murat devri vezirlerinden Ahmet Paşanın oğlu olduğu söylenmektedir.
Yıldırım Beyazıt zamanında divan-ı hümayunda imamlık yaptığı bilinmektedir.
Mevlit; Peygamberimizin doğum yıldönümü kutlama merasimlerine özel ad olmuştur.
Mevlit merasimlerinin yapılması için 1231 yılında İbn Dıhye isimli bir din bilgini “kitabut-tenvir fi Mevlidi’s-siracii-münir.” isimli eseri yazarak Erbil Emiri Muzafferüddin Gökbörü’ye sunmuştur.
İlk Mevlit merasimini kutlayan Muzafferüddin Gökbörü olmuştur.
Mevlid merasimleri bütün İslam aleminde kutlana gelmiştir.
Sultanahmet, Ayasofya, Süleymaniye, Hamidiye gibi selatin camilerde “Mevlit alayı” adıyla geniş kapsamlı kutlamalar 100′lerce yıl devam etmiştir.
Mevlit kandili de üçüncü Muradın emriyle umumî bayram günü ilan edilmiştir.
Hoşça kalınız.