Ana Sayfa Arama Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

BİR KÜLTÜR MİRASIMIZ: HÜSNÜ HAT SANATI

Eğitim öğretim yılları içinde Türkiye’nin tüm il ve ilçelerinde Halk
Eğitim öğretim yılları içinde Türkiye’nin tüm il ve ilçelerinde Halk Eğitim Müdürlükleri tarafından Hüsn-ü Hat kursları açılmış ve pek çok sanatkar yetişmiştir.
Geleneksel Türk sanatlarının en güzel örneklerinden birisi olan hüsni hat sanatı, günümüze kadar usta-çırak disipliniyle ulaşmıştır.
Hat sanatı geçmişten günümüze kadar ulaşan tarihsel kültürel zenginliğimizi yansıtmaktadır.
Sözlük manası olarak çizgi, yazı anlamına gelen hat, belirli estetik kurallara bağlı kalarak yazı ve şekiller oluşturmayı amaçlayan geleneksel Türk sanatıdır.
Bizdeki adı hüsn-i hat olan bu sanat, batılı ülkelerde “kaligrafi” olarak bilinmektedir.
Geçmişi çok eskilere dayanan bir sanat olan hüsn-i Hat dünyada yaygındır, ancak Müslüman toplumlarda daha fazla ilgi görmektedir.
Ülkemizde büyük beğeni toplayan hüsni hat sanatı herkesin ilgisini çekmektedir. Hemen hemen her ilimizde mevcut olan hüsn-i hat kursları ile yeni sanatkarlar yetiştirilmektedir.
Hat sanatına başlamak için çok fazla malzemeye ve büyük bütçelere ihtiyaç yoktur. Kalem, kağıt, mürekkep, mühre, mürekkep hokkası, mıstar ve yazı altlığı ile hat sanatı için ilk adımdır.
Öğrencilik yıllarımda İstanbul’da Sahaflar çarşısından aldığım toplu malzemelerle bir yıl müddetle ünlü bir hattattan aldığım Hüsnü Hat kursunu hiç unutamam.
Hüsni hat sanatı kurslarının temel amacı, hüsn-i hat için mürekkep hazırlayabilen, kamış açabilen, kağıt ayarlayabilen, harfleri yazı çeşitlerine göre yazabilen, yazı çeşitlerine göre istif yapabilen kişiler yetiştirmektir.
Kursların başında, katılımcıların ayrı ayrı kişisel özellikleri, yeterlilikleri ve öğrenme ihtiyaçları belirlenir ve ardından kurslar için yıllık planlar ve ders planları hazırlanır. Öğretim materyallerinin seçimine özen gösterilir, bu materyaller eğitmen tarafından bizzat belirlenir.
Hüsn-i hat sanatı eğitim programında genellikle şu kazanımlara yer verilir;
Kamış kalem açmak hokka hazırlamak
Hat sanatında uygulanan yazı çeşitlerini tanımak
Sülüs hattıyla harfleri yazmak ve sırasıyla harflerin diğer harflerle birleşmelerini yapmak
Metin üzerinde hareke yapmak
Yazı üzerinde tashih yapmak
Yazılan yazıların murakkasını yapmak
Levha düzenlemek
Nesih hattı ve özelliklerini öğrenmek, nesih hattıyla harfleri yazmak, nesih hattıyla satır yazmak, nesih hattıyla sayfa düzeni yapmak
Sülüs-Nesih levha yapmak
Hat sanatında ilerleyen ve zamanla gelişim gösterip kendi hat ürünlerini ortaya koyan kişilere “hattat” denir
Hüsn-i Hat kursları büyükşehirlerde çok daha yaygındır. İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyükşehirlerde bu sanat dalına ait çok daha fazla kurs ve ders bulmanız mümkündür. Belediyelerin ve vakıfların verdiği kurslara katılımlar genellikle tamamen ücretsizdir.
Hüsn-ü Hat; Arap harflerini kullanılmasıyla birlikte yazıyı daha ilgi çekici şekilli ve güzel hale getirme yönteminin adıdır.
Hat sanatından yararlanılarak gerçekleştirilen desenli ve güzel yazılar, özellikle Osmanlı İmparatorluğu döneminde başlamış olup günümüze kadar gelebilmeyi başarmıştır.
Hat işçiliğinde süreç usta çırak ilişkisi şekliyle ilerlemektedir.
Pek çok cami, han, medrese ve çeşitli kurumlar hat işçiliğinden yararlanılarak süslenmiş ve bulunulan dönemi temsil etmiştir.
Arap harfleri kullanılarak meydana çıkarılan ve görsel olarak güzel yazı yazma sanatına hat sanatı adı denilmektedir.
Daha çok Osmanlı döneminden günümüze uzanan hat sanatı, yapılmış olduğu dönemin niteliklerini kendi içinde barındırmaktadır.
Hat sanatı özellikle Osmanlı İmparatorluğu döneminde son derece popüler ve gözde bir sanat olarak öne çıkmıştır.
Hat sanatının hem Osmanlı İmparatorluğu sınırları içerisinde hem de diğer bölgelerde gelişim göstermesi ise Arap harflerinin gelişmesine paralellik taşımaktadır.
Arap harflerinin diğer ülkelerde gelişme gösterdiği dönemlerde hat sanatı da giderek yaygınlaşmış bir hal almıştır.
Hat sanatı 6.yüzyıl ile 10.yüzyıl arasındaki bir dönemde ortaya çıkmıştır. Oldukça büyük bir önem ihtiva eden bu sanat türünde hat sanatı ile uğraşan şahsiyetlere de ‘’hattat’’ adı verilmiştir.
Hat sanatının mümkün olan en güzel şekilde icra edilmesi için bazı malzemelerin gerekliliği söz konusudur.
Mükemmel bir hat sanatının icrası için gerekli olan malzemeleri ise şu şekilde listelemek mümkündür:
– İyi kesen bir makas
– Kaliteli bir yazı takımı
– Hokka
– Aharlı kağıt
– Kalemtraş
– Mürekkep
– Kalemdan
– Mühre
– Lika
Bir hattat yukarıda verilmiş olan malzemeleri kullanarak ve farklı hat yazısı çeşitlerinden yararlanarak son derece muhteşem niteliğe sahip olan hat eserleri ortaya çıkabilme olanağına sahiptir.
Hat sanatı güzel yazı yazma sanatıdır.
İslam sanatı olarak önce doğu ülkelerinde benimsenen bir sanat koludur.
Kur’an-ı Kerim’in kitap haline getirilmesinden sonra pek çok sanatkâr, Hat sanatı ile ilgilenmiştir.
Osmanlı Devleti’nde yetişen hat sanatkârlarından en başta geleni, Amasyalı Şeyh Hamdullah’tır.
Şeyh Hamdullah’ın ortaya koyduğu Divani, Celi Divani, Siyakat gibi yazı türleri beş yüz yıl süreyle kendinden sonra gelenlere örnek olmuştur.
Şeyh Hamdullah bin kadar En’am ve dua kitabı ile 47 adet elyazması Kur’an yazmıştır.
Süleymaniye Camii’nin yazılarını işleyen, ayrıca Hırka-i Saadet için büyük boy Kur’an-ı Kerim yazan Ahmet Karahisari isimli hattat da Şeyh Hamdullah ile aynı dönemde yaşamıştır.
Şeyh Hamdullah’tan 150 yıl sonra yaşayan Hafız Osman’ın açtığı Hat Sanatı ile ilgili okul, tüm Müslüman ülkelerde ün yapmıştır .
Padişah tuğralarını yapan ünlü hattat Mustafa da büyük bir hattattır.
Mahmut Celaleddin, Yesarizade Mustafa İzzet, Sami Bey gibi büyük hattatlar, güzel süslemeler yapmışlardır.
Hattın en küçük örneğine hürde (küçük), gubari (toz kadar küçük yazı) veya hafi (gizli) adı verilir.
Hürde yazı ile yazılan eserler çok azdır.
Fatiha Sûresini pirinç tanesi üzerine yazan hattatlar vardır.
Osmanlılarda hattatlık belli kurallara göre yapılmaktaydı.
Hat öğrenmeye mahalle mektebinde başlanır, çocukların kabiliyetleri rika, sülüs, nesih gibi çeşitli yazılar yazdırılarak geliştirilirdi.
Öğrencileri yetiştiren hattatların izni olmadan yetişen hiçbir öğrenci eserinin altına imza atamazdı.
Bu izne İcazetname denirdi.
Bir öğrencinin icazetname alabilmesi İçin camide icazet merasimi yapılırdı.
Bu merasimde yeni hattatın yazısı, hat üstatlarından meydana gelen bir hat jürisine sunulurdu.
Bu hattatlardan bazıları, asıl hocanın izin yazısının yanında kendilerine ayrılan yerde, ayrı ayrı bu icazeti onaylarlar ve yeni meslektaşlarını tebrik ettiklerini bildirirlerdi.
Bunlara Arapça yazı yazdırırlardı. Buna “icazet tasdiki” denirdi.
31 Mayıs 1914’de hattat yetiştirmek amacıyla Medreset’ül -Hattatin adında bir okul açılmış ve medreselerin kapatılmasıyla Hattat Mektebi adıyla faaliyet gösteren bu kuruluş, 1928 yılında yeni harflerin kabulü ile birlikte öğretimine son vermiştir.
Son yıllarda Üniversitelerimizde, İl ve İlçe Milli Eğitim müdürlüklerine bağlı Halk Eğitim Müdürlükleri bünyelerinde açılan Hüsn-ü Hat, Hat Sanatı kursları gelecek kültürümüz için ümit vaat etmektedir.
Sayın Kültür ve Turizm Bakanımızla Milli Eğitim Bakanımızın Kültür Miraslarımızı koruma ve yaygınlaştırma konusunda yapacakları çalışmalardan dolayı şimdiden kendilerine teşekkür ediyoruz.
Hoşça kalınız.