Ana Sayfa Arama Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

ARAYIŞLARIN SONU

Arayış sadece nostalji değildir. Bazen çok daha ağır bir yüzleşmeyle

Arayış sadece nostalji değildir.
Bazen çok daha ağır bir yüzleşmeyle karşılaşıyorum.
Mesela, bir yetimin son bakışı gibi…
Sokaklarda, hastane koridorlarında, eski bir gazete haberinde karşıma çıkan o bakış.
Ölümle tanışmış, henüz hayatı tam anlamamış bir gencin gözlerindeki o son parıltı.
İşte o an, bütün arayışlarımın anlamsızlaştığını hissediyorum.

Hayat bu kadar kırılganken, bu kadar geçiciyken, neyi arıyorum ki ben?
Kendimi mi, yoksa kendimden kaçmanın bir yolunu mu?

O bakış, bir ayna gibi; kendi kırılganlığımı, kendi faniliğimi hatırlatıyor.
Ama yine de durmuyorum, duramıyorum. Aramak, yaşamak demek benim için.
Hayat, bir dizi sembol gibi. Her şey bir şeyin yerine geçiyor; her nesne, her an, bir anlamı işaret ediyor.

Bir sokak lambası, yalnızlığımın bekçisi; bir kahve fincanı, geç kalmış sohbetlerimin tanığı; bir eski şarkı, ruhumun unutamadığı bir yara.
Post modern bir çağda yaşıyoruz, her şey parçalı, her şey yeniden kurgulanabilir.
Ben de kendimi yeniden kurguluyorum.
Ama bu kurgu, bir yerlerde hep aksıyor.
Sanki bir yazar, hikayesini yazarken kalemi kırılmış gibi.

Ben de o yazarım belki, kendi hikayemi yazarken sürekli silip baştan başlıyorum.
Nedir insanın kendini bulması?
Bir varış noktası mı, yoksa yolculuğun farkına varması mı?
Bazen düşünüyorum, belki de kendimi bulmak, mükemmel bir “ben” yaratmak değil, eksikliklerimle barışmak.
Ama bu barış, kolay bir anlaşma değil.
İçimde sürekli bir çatışma, sürekli bir sorgu.

Hayat, bir mahkeme salonu gibi bazen; ben hem savcıyım, hem sanık, hem hakim.
Kendi kendimi yargılıyorum, sonra beraat ediyorum, ama vicdanım rahat değil.

Yine de devam ediyorum, çünkü arayış, benim için bir seçenek değil, bir zorunluluk.
Belki bir gün, bir köşe başında, bir çocuğun ağlayışında ya da bir yetimin son bakışında kendimi bulacağım.

Ya da bulamayacağım, ama bu arayışın kendisini sevmeyi öğreneceğim.
Şimdilik, sadece yürüyorum;
şehrin gri sokaklarında, ruhumun loş koridorlarında, hayatın kırık dökük manzaralarında.
Ve her adımda, kendime bir soru daha soruyorum:
Ben kimim ve neden hâlâ arıyorum?

Sizlere Gelecekte Görüşmek üzerine Meydan Okuyorum.
Orada Görüşelim…