Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Sefa Çakır, soruları yanıtladı. Gündeme ilişkin değerlendirmeler yapan ve MTSO’nun proje ve çalışmalarını ele alan Çakır, ‘Kent lobisi’ sayesinde geçici limon ihracat yasağının kaldırıldığını söyledi. Çakır, “Bu gücü her yerde görebilecek miyiz ne dersiniz?” sorusuna, “Sabah uyandık saat 8.30’da Pazartesi itibariyle limon ihracatına yasak geliyor ne yapabiliriz diye telefonlar aldık. Aynı gün acil bir organizasyon yaptık. Milletvekillerimizle görüşerek saat 14.00’te bir toplantı organize ettik. Üretici birlikleri, milletvekilleri, hızlı şekilde Ali Kıratlı’yı davet edebildik. Odalar, Borsalar, Ziraat Odaları, limonla ilgili Silifke, Erdemli, Adana dahil herkesi Odamızda topladık. Toplantıda ortak bir sonuç raporu hazırladık. Bu raporu basınla paylaştık ve ardından bu raporu Ankara’ya gönderdik. Ticaret Bakanımız yurtdışındaydı. Milletvekillerimiz aracılığıyla Ankara’da bir toplantı organize ettik. Ardından tüm Mersin ve Adana vekillerimizle ilgili sektör paydaşlarıyla hep birlikte kalabalık bir grupla Ankara’ya gittik. Limonun yasaklanmasının çok yanlış olacağını anlattık. Onların da korkusu limonumuz az olması ve geçen yıl yaşadığımız sendromu yaşamak istememeleri. 100 liralara çıkmasın istediklerini söylediler. Biz limon üreticileriyle konuşup fiyatı yükseltmeyeceğiz. Depoda saklamadan düzenli piyasaya sunmalarını sağlayacağız dedik. Bu yasak hem ülkeye hem üreticiye zarar verecek dedik. Daha önceki yasakla döviz kazanmak yerine elimizdeki limonu çöpe dökmek zorunda kaldık dedik. Limon fiyatının yükselmeyeceği taahhüdünü verip üreticilerle konuşup çözeceğimizi anlattık ve Bakan da değerli heyeti de duruma sıcak baktı.” cevabını verdi.
“Üreticiye de ihracatçıya da tüketiciye de iş düşüyor”
Üretici ürünü elinde bekletince fiyatların yükseldiğini belirten Çakır, “Üreticiyi, ihracatçıyı düşünmek lazım ama tüketiciyi de düşünmek lazım. Onların da ürünü 100 liradan almaması lazım. Bekletip çürütmek yerine limonu taze taze piyasaya sürmek lazım. Arz düzenli olursa limonda bir sıkıntı olmayacak. Üreticiye de ihracatçıya da tüketiciye de iş düşüyor. Üretici zor şartlar yaşadı. Limonu 4-5-6 liralardan satamayınca depoya koymak zorunda kaldı. Elbette para kazansınlar ama çok yüksek fiyatlarla değil. Bakan da sıcak baktı ve olumlu gelişme oldu. Burada önemli olan konu Adana, Mersin hadi dediğimizde hemen toplanabiliyoruz. Hep bahsettiğimiz; bir olalım, beraber olalım söylemi hayat buluyor. Birbirimize küs olsak bunlar olmaz. Hadi deyince milletvekillerinden üreticilere hepimiz bir araya gelebiliyoruz. Bu birlik beraberliği her alanda sağlayacağız. Valimiz de destek veriyor, vekillerimiz de derneklerimiz de. Daha önce de bu başarıyı görmüştük teşvikte yapılmıştı. Şimdi bu yasakta yaşadık. 1.5 günde yasak kalktı. Bu, gücümüzü gösteriyor. Her konuda yapabiliriz. Bölgemizin menfaati olan bir konuda bu birlikteliği sağladık.” şeklinde konuştu.
“Bu uygulamalar dünyaya kan kaybettirdi”
Dünya için Trump’ın doğru yolda olmadığını ifade eden Çakır, “Amerika’ya da dünya da zarar veriyor. Tüm ülkelerde şaşkınlık var. Tarife savaşlarında herkes artık global, bütünleşmiş ekonomiler derken, birlikte hareket etme birlikte politika üretmeyi konuşurken Trump tüm bu söylemleri ortadan kaldırdı. Artık herkes kendi düzenini oluşturmaya çalışıyor. Amerika tüm ülkelere vergi uygulayınca Amerika’ya da vergi uygulanmaya başladı ve alternatif pazarlara bakılmaya başlandı. ABD ağabey olmaktan ziyade kendi küçük gruplarını oluşturmaya başladı. Avrupa belki kendi NATO’sunu oluşturacak. Bu uygulamalar dünyaya kan kaybettirdi. Ülkelerin kendi içinde güçlenmesine sebep verecek ama dünyaya zarar olacak. Paris İklim Anlaşması’nı kabul etmeyerek dünyanın küresel iklim değişimini önlemesine zarar verdi. Trump bunu niye yaptı? 1 trilyon dolar ticaretten dolayı açık veriyor. Dünyadaki ticaretin yüzde 70’i ABD Dolarıyla yapılıyor. İnsanlar mecbur dolar alıyor. Yüzde 50 Çin’e vergi uygularsan insanlar alternatif pazar ve alternatif para birimi arayacak. Rusya, Çin yeni para birimleriyle piyasa oluşturmaya çalışıyor. Bu da ABD ticaretini olumsuz etkileyecek. Güvensizlikler oluştu ve kartlar yeniden karılmaya başladı. Tedarik zincirinde kırılmalar meydana geldi. Türkiye için nasıl bir avantaj olabilir? Biz bu durumları gördük ve Chicago’dan TOBB’un yerleşkesi var. Buradan yetkilileri davet ettik. Nasıl yararlanıp ihracatı artırabiliriz diye üyelerimize anlatacağız. ABD Türkiye’ye yüzde 10 vergi uygulayacak. Bu bizim açımızdan bir avantaj.” ifadelerini kullandı.
“Bu durum bize, AB’ye girmemize bir avantaj sağlar”
Çin’in ciddi otomotiv yedek parça sattığı bilgisini veren Çakır, “Bu vergilerle satamayacak. Türkiye bu alanda güçlü. Süreci doğru yönetip bu pazardan pay almamız lazım. ABD bu şekilde yaparken aslında kendi kuyusunu kazdığının farkında değil. ABD dolarında güçlenme var. Bu da ABD ihracatını olumsuz etkileyecek. Asya ülkeleri şu anda Hindistan, Vietnam, Çin gibi ülkeler artık ileri gitmeye başladı. Asya yükselen bir Pazar oldu. Dünya o tarafa kaymaya başlayacak. – Biz de Türkiye olarak Asya tarafına yönelmeliyiz. Hindistan, Çin önemli pazarlar oldu. Buralara ihracat yapabilecek yeni pazarlar bulacak yapılanmalara gitmeliyiz. Bu pazarlardan avantaj sağlamalıyız. Trump NATO Üyelerine ben sizi korumak, bu kadar para vermek istemiyorum herkes başının çaresine baksın dedi. Bu sefer savunma sanayine yatırımlar açıldı. AB sanayisinde yükselme başladı. Bütçelerini çevre için, insan sağlığı için ayırırken artık savunma sanayi için açılmaya başladı. Almanya’nın savunma sanayinde bütçe kısıtlaması vardı şimdi sınırsız hale getirdiler. Herkes silahlanmaya başlıyor demek. Bu da hepimize mutlu yaşadığımız dünyayı zarar getirecek. Radikallerin gelmesi bize olumsuzluk getirecek. Türkiye 1974-75’ten sonra savunma sanayine yatırıma başladı. Bizim silahlarımıza destek verilmedi. Kıbrıs’a harekat yapıyoruz diye ambargo başlayınca Türk Silahlı Kuvvetleri Güçlendirme Vakıfı aracılığıyla birçok çalışma yapıldı. 2000’lerden sonra da bu çalışmalar büyük ivme kazandı. Şu anda diğer ülkeler bu alanda yatırıma yeni başlarken biz uzun süredir yapıyoruz ve tecrübeliyiz. Bu durum bizim AB’ye girmemiz açısından da önemli. Avrupa’nın savunmayla ilgili yalnız kalması Türkiye’nin de savunma ve askeri güç avantajı nedeniyle Türkiye ile ilişkilerine sıcak bakmaya başlamasını getirdi. Bizim de bu konuda hazır olmamız lazım. Aslında bu durum bize, AB’ye girmemize bir avantaj sağlar. Bu fırsatları iyi değerlendirmemiz lazım.” diye konuştu.
“Mersin ihracatı 10 milyar doları aştı ve Türkiye’de ilk 7 ili arasında”
Mersin ekonomisi, havalimanını, Silifke’de oluşacak limanlar serbest bölge ve OSB’leri de değerlendiren Çakır, “Mersin’in kimseyle kıyaslanmaması lazım Antep sanayi kenti. Mersin bir sanayi, turizm, tarım, lojistik kenti. Şu anda lojistikte Türkiye’de en önemli sıralardayız. Tarımda iyiyiz bakir bir turizmimiz var. Antalya gibi olmadık diyoruz ama modern bir turizmi devam ettirecek durumdayız. Katma değeri yüksek bir sanayiye doğru gidiyoruz. Mersin ekonomisinin çok çeşitli olması büyük avantaj. Spor turizmi de var. Antep’i bir turizm, tarım kenti olarak göremiyorsunuz, lojistik olarak göremiyorsunuz. Bizde her şeyi konuşabiliyoruz. Antalya’da sadece turizm var. Oralarda yumurtalar tek sepette duruyor. Bir kriz olursa sıkıntı oluyor biz daha katma değerli bir alandayız. Mersin ihracatı 10 milyar doları aştı ve Türkiye’de ilk 7 ili arasında. Biz dış ticaret kentiyiz. Limanımızla, havalimanımızla TIR filomuzla, üretimimizle sanayimizle, tarım ve turizmimizle uçakları da TIR’ları da dolduracağız. Büyük avantajımız var. Dış ticareti iyi yönde kullanmalıyız. Seferlerimiz çok artacak değişik destinasyonlara çalışıyoruz. Direkt seferler için. Adana ile birlikte çalışıyoruz seferler artınca turizm, ticaret sanayi her alanda olumlu yansıyacak. Mersin büyüyen bir dış ticaret şehri ve bizim her alanda genişlememiz, bunun altyapısını oluşturmalıyız.” dedi.
“Hiç gitmeyenleri yurtdışına götürmemiz lazım!”
Yabancı dil bilen insanlarımızın olması gerektiğini ifade eden Çakır, “Yurtdışını bilen insanlarımız olmalı. Neden yurtdışına gidiyorsun ticaret odası diyorlar. Keşke daha çok gitsek hiç gitmeyenleri yurtdışına götürmemiz lazım. Çin için pilot bir çalışma yaptık. Çin’le ticaret yapan iş insanlarını fuara götürüyoruz. Yüzde 50 Ticaret Bakanlığı destek veriyor. Meclis üyelerimize yüzde 50 de biz veriyoruz. İlk kez olan bir şey. Bundan sonra ticaret heyetlerini artıracağız. Sadece meclis üyeleri değil isteyenleri alabileceğiz sayıyı artırabileceğimiz bir çalışma olacak. Bakanlık desteğiyle olacak. Neden yurtdışına gidiliyor? Odanın parası harcanıyor deniyor. Hiçbir meclis ve komite üyemizin yemeğe de bin dolarlık yurtdışı desteğine de ihtiyacı yok. Herkes kendi imkanıyla gidebilir ama kalabalık grup gidince hem kendi içlerinde organize olabiliyorlar hem yeni projeler çıkıyor hem de orada daha etkili sonuçlar alınıyor. – Hannover fuarına katılmıştık. Makine ile ilgili olmayan, akaryakıt sektöründe çalışan bir meclis üyemizi götürmüştük. Oradaki yeni enerji sistemlerini anlattılar. Hidrojen sistemini anlattılar. Akaryakıt üzerine çalışan bu arkadaş dönünce hidrojen tesisi kurdu. Bununla ilgili çok sonuç var. Bizim gezmemiz daha çok seyahat etmemiz lazım. Bu seyahatleri gezme olarak görmemeli orada projeler yapıp sektörümüze kazandırmalıyız.” şeklinde konuştu.
“Tekstilde ciddi işçi kaybımız başladı!”
Fuarlar hakkında da konuşan Çakır, “Bizim en son Turizm İl Müdürümüz ve Meclis Başkanımız Moskova’ya gitti. Çok güzel bağlantılar yapıldı. Ana noktamız Rusya olmalı. Oradan direkt uçuşlarla buraya misafir getirmemiz lazım. İhracatçı Birliği’nin bir organizasyonunda Kanada’da yaş meyve sebze fuarına gidiliyor diğer bir grup inşaat fuarında. Dünyaya açılmalıyız. Size biraz da Mısır’ı anlatayım. Kendi işimle ilgili gitmiştim. Mısır’da TOBB Başkanımızın dengi Başkan El Vekil’i ziyaret etmiştik. Sektörümüzde, Mısır nereye gidiyor. Tekstil sektöründe oraya kayma var. Yerinde görmek istedik. Fabrikaları ziyaret ettik. Mısır 110 milyon nüfuslu bir ülke. En büyük gücü Tanzanya’dan başlayan 6 bin 650 km uzunluğundaki Nil Nehri. Dünyada kuramayacak iki nehir Nil ve Fırat. Toprakları çok verimli ve suyu bol. Buradaki insanlar 3 dolara çalışıyor. 100-120 lira. Bizim burada bin-bin 500 lira arasında çalışıyorlar. Buradan kaybımız var. İkincisi suyla ilgili avantajları var ve büyük arazileri var. Türkiye’de tekstilde bizim çalışan maliyetleri nedeniyle ciddi işçi kaybımız başladı. Mısır’a, Fas’a Tunus’a yönlenmeler başladı. Katmadeğeri yüksek ürünlere gitmemiz lazım. Fason üretmek yerine markalaşmalıyız. Tekstil ihracatları da yaş meyve sebze ihracatları da bizden çok daha fazla artıyor. Büyük bir çığ geliyor.” ifadelerini kullandı.
“Daha çok proje yapmalıyız”
Narenciyede alternatif ürünlere geçilmesinin önemli olduğunu konuşan Çakır, “İkilim değişiyor rakipler hızlı gidiyor bizim vakit kaybetmeden yeni altyapılar oluşturmamız gerekiyor. Mısır’ın ucuz işçiliğiyle nasıl rekabet edeceğimizi çalışmamız lazım. 10 yıl önce iklim değişiyor diyerek toplantılar yaptık ama ancak yumurta kapıya gelince biz ne yapacağız diyoruz. Üretmeliyiz ama doğru ve planlı üretmeliyiz. Mısır’ın en büyük sıkıntısı doğru altyapı yatırımı yok. Sanayiye yatırım yapacağına AVM’lere binalara yatırım yapmışlar. Halk çok fakir nüfusu çok yüksek. Nil Nehri kenarlarına çok güzel oteller var. Büyük zincir oteller en güzel yerleri almışlar. Yarın Mersin’de de hızlı bir ivme olacak. Sadece turizm değil her alanda. Büyükler gelip de bizim en güzel yerlerimize konuşlanıp paraları onların kazanmaması lazım. Yerellerin burada güçlenip beraber olup ayrışarak değil bir olarak tesisleri birlikte çalıştırmamız lazım. En son 20 kişi ile ciddi bir turizm sermaye grubu oluşturuldu. 2 bin yataklı tesis yapılıyor. Altyapısı oluştu. Yer alındı. Bizim birlikte olmamız için yemek de yememiz lazım, seyahat de etmemiz lazım. Dostlukların artması şehir için önemli. Daha çok proje yapmalıyız.” diye konuştu.
“Yanlış politikalarla siyaset yapılması doğru değil”
Ekrem İmamoğlu süreci sonrasında oluşan ekonomiyi de değelendiren Çakır, “Zorlu bir süreçten geçiyoruz dedik. Herkes acı reçeteyi içecek dedik. 2 yıldır onun mücadelesini veriyoruz doğru bir politika ve sistemle gidiyordu. Destekliyorduk. Hepimiz bu fedakarlığı yapacağız dedik. Acı reçete sonrası ışık görüyoruz demiştik. Gündemimiz siyaset değil ekonomi olmalı. Son yaşananlar dengeyi bozdu faizler bozuldu döviz dengesi bozuldu. Bizim yüzde 95’ten fazlamız KOBİ. Çoğunun öz kaynağı yok. Herkesin kredilerle döndüğü bir dönemdeyiz. Sanayicimizin, turizmcimizin krediye ulaşması lazım. Ulaşamazlarsa onları kaybedersek geri dönüşü yok. – Pandemide tedarik zincirinin kırılmasıyla ciddi avantaj sağladık. Sanayicimizin üretim kapasitesi arttı. Krediye ulaşamayınca sanayici duramaz zararına da olsa iş yapmaya devam etmek durumunda kalıyor. Sanayicimizi, iş insanlarımızı, turizmcimizi, tarımcımızı, KOBİ’lerimizi desteklemek zorundayız. Düşük faizli kredi olmalı. İş dünyasının toplumun fedakarlığı boşa harcanmamalı. Ciddi bir fedakarlıktan geçtik. Bu boşa harcanmamalı. Enflasyon 3 yılda yüzde 300’lerde oldu. Dövizin artışı yüzde 160 oldu. Burada ihracatçımız, turizmcimiz ve dövizle iş yapan herkese ciddi zarar oldu. Girdiler yüzde 300 artarken satışı yüzde 160 attı. Üreticimizi, ihracatçımızı kaybediyoruz. Yanlış politikalarla siyaset yapılması doğru değil. Ülke olarak artık ekonomi konuşmalıyız.” dedi.
“Öğrenciler fabrikalara gidiyor mezun olunca işleri hazır hale gelecek”
Eğitim ile ilgili de fikirleini aktaran Çakır, “Bizim göreve gelir gelme DAHİ Mersin projemiz oluştu. Okulların müfredatına müdahale ederek doğru işe doğru insan yerleştirmeyle ilgili projemiz vardı. 1.5 sene önce başlamıştık şu anda Türkiye gündemine taşındı. Mersin’in meslek projesi oldu. Yaptığımız işin doğru olduğunu YÖK Başkanının açıklamaları da gösteriyor. Tüm meslek komitelerimiz, fabrika ustalarımız okullara gidiyor öğrenciler fabrikalara gidiyor mezun olunca işleri hazır hale gelecek. Milli Eğitim İl Müdürlüğüyle yaptığımız güzel bir çalışma. Bakanlık da destek veriyor. İkincisi ihracatımızın yüzde 50’den fazlasını Avrupa’ya yapıyoruz. Mersin olarak ihracatımızın yüzde 42’sini de Asya’ya yapıyoruz. AB ihracatta dijital ve yeşil dönüşüm istiyor. OSB’lerle birlikte 2025’i yeşil dönüşüm yılı, sanayi yılı ilan ettik. Topumuzla tüfeğimizle birlikte sahadayız. Üniversitelerle bir araya gelip danışman havuzu oluşturduk firmalara yönlendirme yapıp tüm bölgeye yayacağız. Ciddi eğitimler veriyoruz bu alanda. Bu da Odamızın ana projelerinden. Yeşil dönüşümü sağlamalıyız ki Avrupa’ya ihracat yapalım. Türkiye İtalya ile Çin arasında en büyük sanayi üreticisi. Yeşil dönüşüme doğru hazırlanırsak sadece Avrupa değil dünyada her yere ürün satabiliriz.” diye konuştu.
“TÜBİTAK’ın ne kadar projesi varsa Mersin’e para aktarımını artırmak istiyoruz”
Çakır şöyle devam etti;
“Projelerimizi biraz anlatayım: Odak Mersin Projemiz var. Tüm çalışmaları bu çatıda topluyoruz. Eskiden platformlarımız vardı şimdi sanayi odak grubu, turizm, tarım odak grupları, projeler odak grupları oluşturuyoruz. Bunun içinde kamu, yerel yönetimler, STK’lar, üniversiteler, meslek kuruluşları bulunuyor. Bu gruplar ayda bir toplanıp sorunları ve çözümleri konuşuyor. – Güzel bir proje var. Proje Odak Grubunu topladık. Mersin’de herkes kendi projesini yazıyor. Yerel yönetimler bir proje yazıyor, odalar, üniversiteler kamu ayrı yazıyor. O grubu bir çatı altında topladık. Mersin’de ne kadar proje yazan varsa Mersin için öncelikleri belirleyip her kuruma bir görev vereceğiz neye ihtiyaç varsa. AB’nin dünya bankalarının TÜBİTAK’ın ne kadar projesi varsa Mersin’e para aktarımını artırmak istiyoruz. ADİM Projemiz de var, yeni aldık. Tarımda dijitalleşmeyle ilgili bir proje. Hem Avrupa ile hem İzmir Ticaret Borsası ile ortağız. Türkiye’deki 5 konsorsiyumdan birisiyiz. Sahaya ineceğiz tarım her şeyin başı. Sanayinin de başı turizmin de başı. Tarım olmadan lojistik de sanayi de hareket edemiyor. Önemli bir tarım ülkesiyiz. Tarım sanayisine yönelmemiz önemli. Bu da başarılı olduğumuz projelerden. Şu anda bizim Mersin olarak birlik ve beraberlik içinde olmamız önemli. Biz diyeceğiz. Çürük elmayı biz yiyeceğiz kürekleri aynı yöne doğru birlikte çekeceğiz. Mersin çok güzel bir sinerji yakaladı bunun bozulmasına izin vermeyeceğiz. MTSO olarak derneklerimizle, örgütlerimizle bir aradayız ve bir arada olmaya devam edeceğiz.”
“ABD’nin ne yaptığı bizi bağlamamalı”
“Komitelerimizle yemeklerimiz de olacak seyahat de edebiliriz bunlara takılıyoruz. Dünya uzaya gidiyor biz daha küçük işlerle uğraşıyoruz. Ayrışmadan projeler konuşmalıyız. Göreve geldiğimizde söz vermiştik proje konuşacağız diye bu konuda da iyi noktada gidiyoruz. İspanya’da bir AB projemiz vardı Maraş TSO’dan Tarsus, Mersin’den gittiler. Yolda bu arkadaşlarla 5 projeyle Mersin’e geri döndük. İnsanlarla bir araya gelip konuşuyorsunuz ve yeni networkler oluşuyor. Gidebildiğimiz kadar gidelim ama gidince sonuç çıkararak dönmeliyiz. Ülkem, şehrim, sektörüm, şirketim için neler yapabilirim bakmalıyız. Dijital dönüşümü her sektörden esnaftan büyük şirketlere kadar herkesin kullanmak zorunluluğu var. Tüm sektörlerin. Biz ülke olarak sanayi devrimini kaçırdık ama bu dijital dönüşümü kaçırmamalıyız. Bizim geleceğe hazır olmamız lazım. ABD’nin ne yaptığı bizi bağlamamalı. Türkiye olarak dijital ve yeşil dönüşüme hazır olmamız durumunda kimse bizi tutamaz. Kendi yapay zekamızı çıkarmamız lazım. Gençlere çok iş düşüyor. Kendi verilerimizi saklamamız lazım. Kendi verimizi doğru yönetirsek doğru noktalara geliriz. Bu konuda eğitimler veriyoruz. Üyelerimizin halkımızın takip edip bu eğitimlere katılması lazım.”
“Mersin’de Mut ve Tarsus ile birlikte zeytinyağı buralarda çok kıymetli”
“Uyuşturucu ve sanal kumar dünyanın ciddi bir sorunu. Hepimize iş düşüyor. Herkes kendi ailesinden başlamak üzere ve çevresinden başlayarak yardımcı olması gerek. MEB ile bir projemiz var büyükşehir de dahil oldu. 25 bini şu anda aştı çocuklara yönelik farkındalık oluşturmak adına bağımlılıkla ilgili bir tiyatro oyunu hazırladık ve öğrenciler için sahneledik. Bu çok önemliydi. Emniyetimiz de STK’larımızla birlikte çocuklarımızı bu zehirden kurtarmak zorundayız. Onları daha meşgul etmemiz. Takip etmemiz, çocuklarımızla bağ kurmamız lazım. Yanlışı görünce uyarmamız ilgililere söylememiz lazım. Geleceğimiz onlar. Madde bağımlılığı bizim odamızın da sosyal sorumluluk projesidir. Bu konuların üzerine gedilmeli ailelere de büyük görevler düşüyor Mersin’de Mut ve Tarsus ile birlikte zeytinyağı buralarda çok kıymetli zeytinyağını marka haline getirmek istiyoruz bu konularda çalıştaylar yapacağız bir hikaye yazıp Mut zeytinyağını marka haline getireceğiz. Belirli markalı ürünlerimiz var hepsini iyi hale getirmeliyiz. Coğrafi işaretlerimizi artıracağız ve uluslararası boyuta getireceğiz. Lojistik fuarı çok önemli herkesi davet ediyoruz. Zor dönemlerden geçiyoruz ama önümüzde ışık var işimizin başında durmalıyız birlikte olmalıyız ayrıştırıcı olmamalıyız. İş insanlarının toplumun fedakarlığı boşa çıkmamalı. Verimimizi artırmamız lazım.”