Karın lapa lapa yağmasından kim hoşlanmaz?
Soğuk havayı yumuşatmasından…
Özellikle de on, yirmi santim tutmuşsa…
Gel keyfine..!
Çamların, damların üstündeki kartpostallık manzara…
Tüm çocuklar sokaklarda, üşüyeni, üşümeyeni…
Kuduruk sıpalar gibi, pamuk yorgana yatar gibi, debelenirler karın üstünde…
Karın keyfi bir gündür.
O da yağdığı gün. Ertesi gün şaşmaz don yapar..!
Avucunuzda sıkmaya çalışırsınız, yapışmaz…
Buzlu su kıvamındadır…
Bir günlük mutluluk yerini soğuk, buzlu, donlu yerine bırakmıştır…
“Yağma kar, yağma..!
Gelme kış, gelme…!
Köyümü, kentimi soğukta koyma..!”
Şarkı sözlerinde olduğu gibi kışın gelmemesini de istemeyiz…
Kuraklık olmasını istemediğimiz için…
Tam tersine kışın eski kışlar gibi sert geçmesidir arzumuz…
“Odunun var mı yakacak ..(?)
Kömürün var mı yakacak..(?)”
İşte, esas mevzu bu..!
Gelmesini arzu ettiğimiz şey, çetin kış zamanı yakacak yakıtımızın olmasıdır…
Başımızı sokacak bir çatının…
Bizi ısıtacak bir sobanın…
Üstünde kaynayacak bir tencerinin varlığı…
Eğer ki bunlar yoksa, kişinin en temel ihtiyacı olan, yeme içme, barınma yoksa maalesef ki kar fantezisi yapmanız da mümkün değildir…
Bugünlerde kirasını ödeyemediği için sokaklara atılan aileleri düşünecek olursak..!
Kimsesizleri, evsizleri, yaşlıları..!
Kulübeleri yıkılan, olmayan hayvanları..!
Kar fantezisi yapabilir miyiz..(?)
Amann, bana ne o kişilerden,
o canlardan diyebilir miyiz..(?)
Şayet diyorsan , İNSAN olma yetisini kazanamamışsındır..!
Bana ne dediğin evsiz, gün gelir senin sınavın olur..!
Bana ne dediğin sokak çocuğu, senin katilin olur..!
Bana ne dediğin hayvan, senin ahiretinin yargıcı olur..!
Çünkü her acı, insanlığın ortak mirasıdır…